Alkollü içki satan büfe, bakkal, market gibi reklam yapılan yerlerin sayılarının istemiştim, eski hukuk danışmanımız onu öyle yazmış. Biz de imzalamışız, benim hatam. Benim istediğim reklam panolarıyla alakalı. Bira... İsmini vermeyeyim, filanca şarküterisi, bakkaliyesi diyor. Bu tamamen reklam.
Geçen yıl Meclis’te Çocuk Hakları ızleme Komitesi kurduk, okullardaki fast food ve gazlı içecekleri kaldırdık. Biz bu kadar mücadele ederken çocuk giriyor bir markete cips, çikolata alıyor; yanında içki! Modern dünyada her bakkalda içki satılmıyor. ıçki satılan, tütün ürünü satılan yerler ayrı. Mesela Norveç’te, ısveç’te her yerde içki satılmaz.
Türkiye’de içki kullanımı bakımından öyle bir başıbozuk ortam var ki. Buna dair tedbir almazsak biz ne işe yararız? Ama alkol reklamlarına kafayı taktım. Her caddede yüzlerce tabela varken mesafe alındığını kabul edemeyiz.

İÇENLER MÜSLÜMAN ZATEN

Restoranlara dair sınırlama yok, içkili olduğunu biliyor kişi, öyle giriyor. 18 yaşın altındakini sokmak yasak. Ailesiyle birlikte de girmemesi lazım. Bırak babasını, dedesiyle de girmesini istemem. Kanunda bu yok, bunun ortak akılla düşünülmesi lazım.
Afyon Valisi’nin ‘açık alanlarda alkol tüketiminin yasaklanması’ kararının detayını bilmediğim için yorum yapmayayım. ABD’de de öyle parkta içki içemezsiniz. Mutlaka alkol, sigara gibi büyük mutabakatın olabileceği bir alan gibi görünmüyor. Bazı kişiler bunu siyasi ve ideolojik olarak görüyor. Dini nedenlerle sınırlandırıldığını düşünüyorlar. Halbuki alkolü içenlerin büyük bir bölümü Müslüman zaten. O zaman bunun dini bir gailesi varsa onun da derdi, benim de derdim.

Uyuşturucu kontrolü lazım
TRAFİK


Bakınız trafik polisi çeviriyor vatandaşı, üfle diyor; alkolüyse yazıyor cezayı. Peki uyuşturucu kullananlar ne oluyor? Uyuşturucu çok mu masum? Alkolle otomobil kullanana ceza veriyoruz, uyuşturucuyla kullananı tespit bile etmiyoruz. Cihazsa cihaz almamız lazım. Ama bu konsepte henüz ulaşmış değiliz. Ne derece basit aygıtlar var bilemiyorum ama pratik yapılabilecek ölçümler var. Karayollarında uyuşturucu kontrollerinin mutlaka başlatılması lazım.

Kesekağıdını bile okurdum
SÜRMENE


ılkokulu Sürmene’nin Ortaköy ılkokulu’nda okudum. Bulduğum her kitabı okurdum küçükken. Hatta gazete kağıdından yapılmış kesekağıtlarını bile okurduk. Gazeteler vasıtasıyla dağıtılan hikâye kitaplarını, Kemalettin Tuğcu’nun kitaplarını Tommiks, Teksas ve Zagor’u da severek okuduk. Gençlik dönemlerinde de Muazzez Tahsin Berkant, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, elimize ne geçtiyse artık... Sürmene kültür-sanat ağırlıklı bir ilçe. Siyah-beyaz dönemlerden beri filmlerde oynamış önemli çok oyuncu, sanatçı var: Perihan Savaş, Hayati Hamzaoğlu, Fatih Akın... Kadir ınanır da köken olarak Sürmeneli.

Tıbbiye’de askeri öğrenciydim
DOKTORLUK


Küçükken doktor olmak istiyordum. ılkokuldaki ödevlerimi de hep sağlıkla ilgili konulardan seçerdim. Üniversite sınavında ilk yıl Diyarbakır Tıp’ı kazandım. Orada siyasi olaylar başlamıştı. Yeniden sınavına girip bu sefer Edirne Tıp Fakültesi’ni kazandım ama Cerrahpaşa’da eğitim görüp orada bitirdik. ıstanbul’da o zaman olaylar vardı ama askeri öğrenciydim. Askeri Fakülte Yüksek Okulları Yurdu vardı Kumkapı’da. Meyhanelerin ortasındaydı, gece gürültülü patırtılıydı. Üç yıl orada, üç yıl da Sarayburnu’nda geçti. Unutulmayacak hadise Rumen Independenta tankerinin Boğaz’da infilakıydı. Korkunç bir patlamayla uyandık. Bir de baktık ki, bütün Boğaz yanıyor. Acaba Birinci Ordu’ya mı sabotaj düzenlendi dedik. Sonra öğrendik geminin yandığını.

Asker hekimin de üniforması beyaz
GÜLHANE


1981’de mezun olduktan sonra askeri staj için Ankara’ya geldim. Aşağı Eğlence’de kaldım. Kızılay, Çankaya ile pek ilişkim yoktu. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde çalışır, Aşağı Eğlence’de otururduk. Kırklareli’ne gittim, iki yıl da kıta hizmeti yaptım. Sonra Gülhane’ye dönüp, dahiliye ihtisasımı yaptım. ıhtisasımın son aylarında Amerika’ya gittim. Ünlü Walter Reed Army Medical Center askeri hastanesinde kaldım birkaç ay. 1993-96 arasında yardımcı doçentlik süremi yine Gülhane’de geçirdim. Askeri hekimliğin kendine göre şartları olsa da hekim hekimdir. Bizim de üniformamız beyaz gömlekti.

Eşime kimlik kartı verilmedi
28 ŞUBAT


Silahlı Kuvvetler’de 15 yıl çalıştım. Mecburi görev süremin dolduğu sırada 28 Şubat çok sert esiyordu. ıngilizce öğretmeni eşim başını örtüyordu. Ben de çocukluğumdan beri namaz kılıyordum. Çok sorun yaşadık. Mesela eşime kimlik kartı verilmedi. Orduevi’ne, her yere onunla giriliyordu. Bize o dönem çok baskı yapıldı. O günleri hiç hatırlamak istemiyorum. Bir şey olmasından endişe ettim, ayrıldım. Önce Bursa’ya gittim, Yüksek ıhtisas Hastanesi’nde görev aldım. Sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde bilim adamları yetiştirdim, yanıma aldığım arkadaşlar şimdi profesör oldu.

Türkeş ve Erbakan’ın doktoruydum
ANKARADENİZLİYİM


Rahmetli Türkeş’in aile doktoruydum. Sonra Başbakan olduğunda Erbakan Hocamızın doktorluğunu yaptım. 2002 seçimleri öncesi “Madem hırsızlardan dertleniyoruz, taşın altına elimi koyayım, aday olayım” dedim. Kurucu değildim ama irtibatım vardı. Tayyip Erdoğan Bey ile de tanışmamıştım henüz. Aday adayı olarak müracaat ettim. Trabzon’dan sekiz milletvekili seçilecekti, beni altıncı sıraya koydular. “Kim seçilirse ona desteğimiz olsun” diye istifayı düşünmedim bile. Seçimler 3 Kasım’daydı, 4 Kasım’da hastaneye dönerim diye hastalarıma randevu bile vermiştim. Ama üniversiteden bazı hocalar, akşamüstü seçileceğimi söyledi. Nitekim seçildik. ıkinci dönemde Trabzon’dan ikinci sıradan aday olup seçildim. Bu dönemde de Ankara’dan aday oldum. şimdi ikisini birleştirip, Ankaradenizliyim diyorum.

Sorun okumuşlarda
SİGARA YASAĞI


TBMM Sağlık Komisyonu Başkanlığı’nı da üç dönemdir sürdürüyorum. Sigarayla mücadeleye Meclis’e girdikten hemen sonra başladım. ılk metinleri 2003’te yazdım. Sigara yasaklarının başlamasından sonra sigara tüketimi yüzde 20 civarında düştü. Acil servislere müracaat eden kalp krizi ve akciğer hastalıklarında yüzde 20-25 azalma gördük. Sigara yasağının uygulanmasında köydeki kahvede, Mehmet Ağa’da sorun yok. Sorun, okumuş yazmış, kültürlülerin ve yetkililerin gittikleri kahvehane, bar ve lokanta gibi yerlerde. Utanıyorum söylemeye ama poliste, adliyelerde makamında sigara içenlere rastlıyorsun. Her şeyden önce siyasi kararlılıkta Başbakanımızın müthiş desteği oldu. Başbakanımız sigara içen birini görünce hemen bırakma sözü verdiriyor, sonra pakete ismini yazdırıp tarih attırıyor, paketi alıyor. Geniş bir arşivi var. Hatta bir ara, “Sayın Başbakanım, bunları sergileyelim” dedim. Sigara yasağıyla ilgili taslağı hazırlarken yazılı ve görsel medya inanılmaz büyük destek verdi. Bunu medyaya rağmen başaramazdık.