18-20 milyar dolarlık bir boyutu var. Çocukların sırtından vurgun yapılacak. Yolsuzluğu meşrulaştıran bir yasa bu. AKP, 4 artı 4 artı 4 artı'yı konuşur, ama bu yolsuzluğu hiç konuşmaz" eleştirisinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Plan Bütçe Komisyonu üyeleri ile birlikte ekonomi basını ile düzenlediği sohbet toplantısında, gazetecilerin ekonomi gündemine ilişkin soruları yanıtladı.

TÜİK'in rakamlarla oynayıp oynamadığına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "TÜİK'in rakamlarla oynağdı kanısındayız. 2 milyon hektar arazi son 9 yılda ekilmedi. Çok basit bir örnek vereceğim, patates üretimi 6 milyon tondu, 4,5 milyon tona düştü. Nasıl oluyor da tarımda istihdam canlanıyor? Tahıl üretimine baksanız düşüş var. Diğer üretim alanlarında da düşüş var. O zaman istihdam nasıll arttı tarımda?" yantını verdi.

"İŞSİZLİK RAKAMLARINDA OYNANIYOR"

Kılıçdaroğlu, "Sadece işsizlikle ilgili verilerde mi, yoksa genel verilerde mi oynadığını düşünüyorsunuz?" şeklindeki bir başka soruya, "İşsizlikle ilgili. Çünkü inandırıcı gelmiyor" karşılığını verdi. Bu durumun plan ve bütçe komisyonu üyeleri tarafından da sorgulandığını ve TÜİK'in bütçesi görüşülürken de konunun dile getirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, buna karşılık kendilerine, şuana kadar tatmin edici bir yanıt verilmediğini bildirdi.

"NİĞDE'DE PATATES ÜRETİCİLERİNİN HEPSİ HACİZLİ, DERİNKUYU AKP İLÇE BAŞKANI DÂHİL"

CHP'nin ekonomiye vurgu konusuna ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, bu konuda belki seslerini yeteri kadar yansıtamadıklarını ancak, basında da dile getirdikleri ekonomi konusunun yeteri kadar yer almadığı eleştirisinde bulunarak, şunları söyledi:

"Ben Niğde'ye gittiğimde patates üreticileri ile buluştuk ve orada bir miting yaptık. Fakat basında patatesle ilgili bir satır bile yer almadı. Orada söylediğim başka şeyler yer aldı, ancak ekonomiyle ilgili bölüm pas geçildi. Bunun nedenini bilmiyoruz ama biz dile getiriyoruz. Anadolu'nun gündemi çok farklı. İstanbul gibi değil. Patates üreticilerinin hepsi hacizli.

Derinkuyu AKP ilçe başkanı dâhil. Hepsinin mal varlığı hacizli. Bu tablo, üretimin teşvikini değil, tam tersi üretimsizliği esas alan bir tablo, bir politika. Ne kazanabiliyorlar ne satabiliyorlar. Ben şu örneği de verdim: Patates üretimiyle ilgili 10 yıl önce, bir kilo patates 35 kuruştu. 1 litre mazot da 1 TL'ydi. 10 yıl sonra, 1 kg patates 40 kuruş, 5 kuruş artmış, 1 litre mazot 4 TL'ye çıkmış. Şimdi bu üreticiye baktığınız zaman Niğde'de patates üreticisiyle bir konuşun. Bir tek dayak yemediği kalır. Herkes burnundan soluyor. Fakat bakıyoruz medyaya patatesten bahsedilmiyor. Oysa sadece Niğde, patates üretiminin yüzde 20'sini gerçekleştiriyor. Müthiş bir dram var o bölgede. Belki ekonomi üzerinde biraz daha ağırlıklı durmak gerekiyor."

"MB'NİN BAĞIMSIZLIĞINDA DURMUŞ YILMAZ DÖNEMİ HARİÇTİR"

Kılıçdaroğlu, "Son yıllarda Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusundaki endişelerin altını siz de çizdiniz. Bu son yıllara Durmuş Yılmaz dönemi dâhil mi, yoksa başka dönemlerden mi bahsediyorsunuz?” şeklindeki bir soruya Kılıçdaroğlu, "Durmuş Yılmaz dönemi hariç. O gerçek bir Merkez Bankası başkanıydı" yanıtını verdi. İşsizliğin umudunu kaybedenlerle birlikte yaklaşık 1.5 milyon kişi olduğu ve bu kişilerin ekonomik anlamda umudunu kesip kesmediğine ilişkin bir soruya Kılıçdaroğlu, "Öyle görünüyor. İş aramıyor. Fakat soruyorlar bu kişilere, 'iş bulursan çalışır mısın', o da, 'evet çalışırım diyor', onları işsiz kapsamından çıkartıyorlar" dedi.

"VURGUN YASASI O"

Bir gazetecinin, "4 artı 4 artı 4 meselesinde de bir ekonomik ayak var diye konuşuluyor kulislerde. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?” şeklindeki bir sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Olmaz olur mu? Asıl ekonomi orada. Vurgun yasası o. 2030'a kadar, eğitimle ilgili aşağı yukarı tüm alımlar kamu ihale yasasının kapsamı dışında olacak. O nedenle vurgun yasası diyoruz. Çocukların sırtından vurgun yapılacak.

Yolsuzluğu meşrulaştıran bir yasa bu. Bakın AKP, 4 artı 4 artı 4 artı'yı konuşur, ama bu yolsuzluğu hiç konuşmaz. 18-20 milyar dolarlık bir boyutu var. Yani, 18-20 milyar dolarlık bir parayı, ihale yasası kapsamı dışında arzu ettiklerinize dağıtacaksınız. Ailelerden okul için katkı payı isteniyor biliyorsunuz. Her ne kadar istenmiyor dense de, çocuğunu gönderen her aileden para isteniyor.

Para yoksa da, annesine deniyor ki, 'gel okulu temizle, sen de işini böyle yap'. Bu kaldırılmıyor mesela. Yasal bir düzenleme de yapılmıyor. Fakat, 18-20 milyar dolarlık bir alım için pekala düzenleme yapılabiliyor, 'kamu ihale yasasının kapsamının dışındadır' deniyor."

Kılıçdaroğlu, AB ilerleme raporunda önümüzdeki dönemde bu konunun da eleştiri konusu olabileceği öngörüsünde bulundu.

"TÜRKİYE'DEN YÜKSEK FAİZ ALIYORLAR, ÖVMEYİP DE NE YAPACAK?"

Kılıçdaroğlu, "Yurt dışından gelen fonlar oluyor, onlarda bir takım pembe tablolar çiziyorlar? Dışarıya çok mu iyi anlatılıyor? Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? sorusu üzerine, "Dışarıdan pembe tablo çizilmesi gayet doğal. O kadar yüksek faizi başka bir ülkeden alamıyorlar. Türkiye'den alıyorlar. Övmeyip de ne yapacak" dedi. Dünya ekonomisi konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, Çin ekonomisinde durgunluk başladığını, büyümenin düştüğünü söyledi.

Bu durumun Çin'in ithalatının düşmesi anlamına geldiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bu dünya ekonomisini birinci elden ilgilendirir. Bütün ekonomistler yorum yapmaya başladılar. Bana söyler misiniz, bizde hangi bakan, acaba bu konuları, dünya ekonomisini izliyor? O kadar açık bir yapı ki tümüyle sıcak paraya endeksli bir ekonomi politikamız var. Sıcak para gitti, ekonomi batıyor, sıcak para geldi durum iyi. İdare edip gidiyoruz. Önlem? Bana çıkıp birisi, ekonomi konusunda şu önlemi aldık desin. Önlem tümüyle sıcak parayla ilgili. Paranın gelmesi ve Türkiye'de kalması gerekiyor, onun için de yüksek faiz vermeleri gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ

CHP Milletvekili Faik Öztrak, üçüncü köprüyle ilgili bir soru üzerine, hükümetin üçüncü köprüde ihaleye çıktığında teklif almakta zorlandığını, ancak geçmişte de başlamış olan ve kredisi bulunamamış bir takım yatırımların da olduğunu söyledi. Öztrak, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Hükümetin yapmaya çalıştığı şey, yap-işlet-devret kapsamındaki projelerle ilgili olarak, 'eğer bu proje yap-işlet-devret’i alan firma tarafından bir şekilde yürütülemezse ve bir sıkıntı çıkarsa, bu şirketin almış olduğu kredinin kullanılan kısmını ve kullanılacak kısmını Hazine üstlenebilir' diyor. Bakan da şunu iddia ediyor, 'bu aslında Hazine garantisi değildir' diyor. Hayır, tamamen Hazine garantisidir. Koşullu bir yükümlülüktür. Çünkü şunu söylüyorsunuz, 'bu krediyi özel kesim ödeyemezde batırırsa, Hazine olarak arkasında ben varım. Ben bunu devralacağım' diyorsunuz. Apaçık, düpedüz garantidir."

"İLK DEFA ÖZEL SEKTÖRÜN ALDIĞI KREDİYE GARANTİ VERİLİYOR"

Böylelikle, Türkiye'de ilk defa özel sektörün aldığı krediye de garanti verildiğini iddia eden Öztrak, ayrıca bunun sadece yeni projeler için uygulanmadığını, geçmişteki projelere de uygulandığını belirterek, "Henüz kredisini bulamamış, fakat ihaleyi kazanmışlar için de bunu uygulayacak. Bu şu demek: Daha önce Hazine garantisi yokken, teklif verenler, aslında Hazine garantisi olmayan duruma göre kredi maliyetlerini dikkate alıp teklif vermişlerdi. O nedenle yüksek teklif vermişlerdi. Şimdi Hazine garantisi geldiği için kredi maliyeti düşeceği için birincisi, eğer kazanan firma varsa, o firmanın karı artacaktır. İki, bu açıkça diğer firmaları, bu bilgiye sahip olmamaları nedeniyle ihaleye girememeleri anlamına gelir ki bu ihaleye fesat karıştırmaktır" dedi.


CHP Milletvekili Faik Öztrak, yine bu konuda bütün Genel Kurul'daki görüşme boyunca Bakanlar Kurulu masasında oturan kişinin Ulaştırma Bakanı olduğunu söyledi. Öztrak, "Garantiyi veren Ali Babacan değildir. KDV istisnasını veren Maliye Bakanı değildir, Ulaştırma Bakanı'dır. Hükümetin içinde öyle görünüyor ki bir koalisyon var. Bu yatırımcı bakanlar koalisyonu şu anda baskın bir hale gelmiş vaziyette, ancak çatırdıyor gibi de görünüyor" dedi.

CHP'li bir milletvekili de, geçmişte TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bütçe ve yasalar görüşülürken, mutlaka ekonomi muhabirlerinin bulunduğunu, bu yıl sükut-u hayale uğradığını ve hiç bir gazetenin ekonomi muhabirinin Plan ve Bütçe komisyonunda olmadığını belirterek, "Dolayısıyla CHP'li üyelerin yaptıkları çalışmalar, basına bu nedenle yansımıyor" eleştirisinde bulundu.