CHP’nin önceki günkü PM toplantısında üyelere “Gerçek Türkiye’nin Grafikleri” başlıklı 150 sayfalık bir kitapçık dağıtıldı. 2002-2012 dönemine dair “Büyüme hızı”, “Protestolu senetler”, “Türkiye’ye gelen net finansman”, “iş bulma güveni”, “tarım ürünlerinin üretimi”, “Yükseköğretimli nüfusun oranı” gibi 150’ye yakın grafiğin yer aldığı bir kitapçığın girişinde Kemal Kılıçdaroğlu imzası ile bir sunuş yazısı kaleme alındı. Kılıçdaroğlu önsözde şu ifadelere yer verdi:

SİYASET ALGI YÖNETİMİ:

Siyaset, elindeki araçları kullanarak, illüzyonlar yaratabilir ve halkı buna inandırabilir. Böyle bir durum bazen gerekli de olabilir, makul de karşılanabilir. İletişimcilerin algı yönetimi dediği kavram esas itibarıyla budur. Yani halkın, nesnel gerçekliği doğru algılamasını sağlamak değil, istenilen şekilde algılanmasını sağlamaktır. Böyle olduğu için günümüzde siyaset tamamıyla algı yönetimine indirgenebilmektedir.

KENDİ YALANLARININ ESİRİ:

İtiraf edeyim ki, genel eğilim halkın gerçekleri bilmesi gerekmediği yönündedir. Böyle durumlarda siyaset toplumun sergileyeceği reaksiyonla yüzleşmek ve onu gerçekçi biz çözüme kanalize etmek yerine, halka genel durum ve gidişatla ilgili yalan söylemeyi tercih etmektedir. Bunun sürdürülebilir bir durum olmadığından kuşku yoktur. Siyaseti algı yönetimine indirgeyen iktidarlar kaçınılmaz olarak kendi yalanlarının esiri olmakta, sorun çözme yeteneklerini kaybetmektedir.

ŞAŞIRTICI BAŞARI:

Siyasi iktidarların, rakamların ölçümlenebilir alanlarda bile gerçeği tersyüz edebildiklerini, şaşırtıcı bir başarıyla halkı kendilerine inandırabildiklerini görüyoruz. Günümüz ekonomi bürokrasisi reel rakamlardan gerçekle ilgisi olmayan sonuçlara ulaşmakta bir sihirbaz yeteneğine sahiptir ve siyasi iktidarlar onların bu yeteneğini sonuna kadar suiistimal etmektedir. Başbakan bugün çıkıp, ‘memura zam verirsek Yunanistan gibi oluruz’ diyebiliyorsa, artık bu yalanın sürdürülebilirliği kalmamıştır.

Kaynak: Vatan