Bedelli askerlikle ilgili ayrıntıları da açıklayan Erdoğan, 21 günlük temel askerlik eğitiminin olmayacağı ve 30 yaşından gün alanların yararlanacağı bedelli askerlik ücretinin 30 bin TL olacağını söyledi.

Başbakan'ın açıklamalarından yaklaşık iki saat sonra, bedelli ve dövizle askerlikle ilgili düzenlemeleri içerin Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

ASKER SAYIMIZI DİKKATE ALDIK

Bedelli askerlik yasa tasarısının ayrıntılarına girmeden önce şu hususu da vurgulamak zorundayım. Bedelli askerlik 9 yıl boyunca Ak Parti olarak bizim gündemimizde oldu. Bu konuda şartların oluşmasını özellikle de terörle zafiyete yol açacak bir durumun oluşmamasını dikkatle gözledik. Bunun ilgili kurumlarla istişaresini hep yaptık. İstişare halinde olduk. Asker sayımızı dikkate aldık. Bugün bu tasarıyı hazırlamamamız uzun bir ön çalışmamızın neticesidir. 

“BEDELLİ PARASI ŞEHİT YAKINLARI VE GAZİLER İÇİN HARCANACAK”

Anayasamızın 72. maddesi vatan hizmetinin her vatandaşın hakkı olduğu deniliyor. Dövizle ve bedelle yapılabileceği belirtilmiş durumda. Bedelli daha önce üç kez mümkün hale gelmişti. 1999’da bedelli askerlik Marmara depreminin zararlarına katkı sağlamak için çıkarılmıştı.

Biz ise iki önemli hedef gözetiyoruz. Bakaya sayısının bedelli askerlikle azaltılmasını ön görüyoruz. Bedelli askerlik kanunuyla çok önemli sosyal hizmetleri gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Kanun tasarısına koyduğumuz bir maddeyle bedelli askerlik geliri, şehit yakınlarına, gazilere özürlülere muhtaç erbaş ve er aileleriyle TSK’ya, Jandarma Genel Komutanlığı’na ve emniyet hizmetlerine mensup vazife malullerine yönelik sosyal hizmet faaliyetlerinin finansmanına aktarıyoruz.

Hatta milli bütçeden, özürlülere yönelik ayırdığımız rakamı da artık bu fona aktaracağız. Burada önemli bir ayrıntı, ön gördüğümüz yaş sınırıyla, askerlik ve güvenlik hizmetlerinin aksamasına asla izin vermiyoruz. 

DÖVİZLE ASKERLİK 10 BİN DOLAR OLUYOR

TSK’nin ihtiyaç duyduğu erbaş ve er sayısını dikkate alıyor ve düzenlemeyi buna göre yapıyoruz. Oturma ve çalışma iznine sahip olarak, işçi, işveren sıfatıyla toplam en az 3 yıl süreyle fiilen yabancı ülkelerde bulunanlar 38 yaşına kadar başvurdukları takdirde 5 bin 112 Euro karşılığı dövizle askerliği yerine getiriyorlardı. Başvurmayanlar ise 7 bin 668 Euro karşılığı bu hizmeti yapıyorlardı. 21 günde temel eğitimi alıyorlardı.

Hazırladığımız yeni tasarıyla, dövizli askerlik hakkı kazananlar için 38 yaş sınırı gözetilmeksizin 10 bin Euro bedelle askerlik hizmetini yapma hakkını getiriyoruz. 21 gün olarak aldıkları temel eğitimi de kaldırıyoruz.

BEDELLİ ASKERLİK 30 BİN LİRA

Geliyorum bedelli askerliğe.

Her ne sebeple olursa olsun henüz fiili askerlik hizmetine başlamamış 30 yaşından gün almış olanlar bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bedelli askerliğe hak kazanacaklar.  

TEMEL EĞİTİM OLACAK MI?

6 ay içinde 30 bin lira ödeyebilecekleri gibi, yarısını başvuru sırasında, diğer yarısını da 6 ay içinde ödeyerek bu hakkı kazanmış olacak. Temel askerlik eğitimi de almayacaklar.

“VİCDANİ RET GÜNDEMİMİZDE YOK”

Şunu da vurgulamak durumundayım. Vicdani ret olarak adlandırılan bir düzenleme asla gündemimizde olmamıştır. Çıkan haberlerspekülasyon. Askerlik bu millet için en kutsal vazifelerden biri olarak kabul edilmiştir. Biz askerimize Mehmetçik derken bunun bir anlamı var, bu küçük Muhammed anlamında Mehmetçiktir.

MİLLİ SAVUNMA BAKANI: 460 BİN KİŞİ YARARLANABİLİR

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlikten 460 bin  kişinin yararlanabileceğini ve bedelli askerlik için ikinci taksidi ödemeyenin hakkının yanacağını söyledi.

İşte Erdoğan'ın gündeme ilişkin diğer açıklamaları: 

Yoğun bir hafta geçirdik. Salı günü grup toplantımızın ardından Adalet Bakanlığımızın düzenlediği bir konferans için Avrupa Konseyi Genel Sekreteri ile ardından da Macaristan Cumhurbaşkanı ile görüşme yaptık. Çarşamba günü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın düzenlediği önemli bir toplantıya katıldık.

150 bin hanım kardeşimizin eşlerinin vefatı nedeniyle mağdur duruma düştükleri tespit edildi. Araştırma sonuçlarından yola çıkarak bu hanım kardeşlerimize, sosyal devletin bir gereği olarak elini onlara ulaştırma noktasında çalışmalara başlatıldı. 2012’den itibaren inşallah 150 bin hanım kardeşimize bir takım destekler sağlayacak, bazı kamu hizmetlerinde kendilerine pozitif ayrımcılık sağlayacağız.

“VAN’I NORMALE DÖNDÜRMEK İÇİN GAYRET İÇİNDEYİZ”

Ne kadar güçlü olursanız olun, ekonomisi ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir ülkenin kolay kolay üstesinden gelemeyeceği yani anında çözüm yoluna konulamayacağı bir afetle karşılaştık. Yaşanan aksaklıkların bir çoğu Japonya’da da Şili’de de yaşandı. ABD, 1800 kişinin öldüğü Katrina kasırgasının vurduğu eyaletlere yardım götüremedi. Başka ülkelerin başarısızlıklarını kriter olarak alacak değiliz. Ama bir gerçeği de vurgulamak zorundayız. Hükümet olarak millet olarak Van’ı normale döndürmek için gerçekten samimi bir gayret içindeyiz. Art niyeti olmayanlar bunu zaten görüyor.

"BÖLGEYE ULAŞTIRILAN YARDIM 28 MİLYON LİRA"

Başbakanlık kaynaklarından bölgeye ulaştırılan yardım 28 milyon lira oldu. Bölgeye şu ana kadar 71.514 çadır, 334 bin battaniye gönderdik. Van’a gönderdiğimiz yardımın nakit karşılığı 340 milyon lira olarak gerçekleşti. Günlük ortalama 50 bin kişiye üç öğün sıcak yemek dağıtımı yapıyoruz. 8415 kişiyi de kamu kurumlarına ait tesislere geçici barınma imkanı sağladık. Van Merkez, Erciş ve köylerde şu ana kadar 50 bin ton kömür ve 500 kamyon dağıtımı gerçekleştirdik.

Hatta bu arada daha farklı şeyler bakabilir miyiz diye de çelik evler gibi arayışlarımız var. Bende bu hafta böyle evleri yerinde gördüm. Bu incelemelerle birlikte buralarda alacağımız konutları da yine en uygun şekilde değerlendireceğiz. İnşallah bu Van’ın öğretmen sağlık elemanları, bunun yanında köylerde kullanabileceğimiz gerçekten gayet güzel konutlar.

“İSTİSNAİ OLAYLARI VAN’IN GENEL MANZARASI GİBİ SUNMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Bunlar dışında istisnai bazı olayları, bazı talihsizlikleri Van’ın genel manzarası gibi sunmaya çalışıyorlar.

Cumhuriyet tarihi boyunca bu kadar hızlı etkili ve yoğun müdahale gerçekleşmemiştir. Tersini iddia edenler varsa buyursunlar ispat etsinler. Elbette çalışmalar denetlenecektir. Ama afetin boyutunu görmeyip, depremi siyasi ranta dönüştürme gayretine girenleri de ben milletin vicdanına hareket ediyorum.

“CHP HÜKÜMETLERİ NE YAPTI?”

Şimdi ben tarihle konuşuyorum. CHP bu ülkede 1950 yılına kadar tek partiydi. Başka muhalefet yoktu.

1942-43-44-46 depremlerinde 12 bin kişiye yakın insan hayatını kaybetti. CHP hükümetleri ne yaptı? 1939’da Erzincan’da 33 bin kişi hayatını kaybetti. CHP ne yaptı? 1966 depreminde evlerini kaybeden vatandaşlarımızın konutlarını, 16 başbakan değiştikten sonra, hak sahiplerine biz teslim ettik biz.

1999’da Sakarya, Kocaeli, Yalova, İstanbul depremleri sırasında iktidarın ortağı olan CHP ne yaptı? Ankara’da hükümettekiler enkaz altında kaldı. Gerçek boyutunu fark etmeleri bile haftalar aldı. Orada da bile süreci biz tamamladık, tamamlıyoruz.

“YARALARI SARMAK İÇİN NE YAPTINIZ?”

Ben buradan BDP’ye de soruyorum. Onlar da konuşuyorlar biliyor musun? Bölgede Büyükşehir, il ilçe belediyeniz var. Van Belediyesi sizde. Yaraları sarmak için ne yaptınız? Van depremle mücadele ederken, yaralarını sarmak için uğraşırken, BDP milletvekilleri Van’ı bıraktılar terörist cenazelerini provoke etmek için birbirleriyle yarıştılar.

TÜRK HACILARA SALDIRI ELEŞTİRİSİ

Suriye’de bazı kendini bilmezler, Türkiye’ninkiler de dahil olmak üzere diplomatik temsilciliklere saldırılarda bulundu. Önceki grup toplantıda Esad’dan sorumluları bulmasını istemiştik. Ben grup toplantımızda bu saldırılar karşısında “Yabancı ülke vatandaşlarını ve diplomatlarını korumak her ülkenin onurudur, namusudur. Bunlar üzerinden mesaj vermek acziyettir” dedim. Suriye yönetimi bu hatırlatmamıza rağmen gerekeni yapmak yerine, topraklarından geçen Hacı’lara yapılan saldırılara dahi mani olmamıştır. Otobüsler silahlı saldırıya uğramış, bazıları

“ALLAH AŞKINA SEN KİMİNLE SAVAŞIYORSUN?”

Buradan Beşar Esad’a bir kez daha hatırlatıyorum. Yabancı ülke vatandaşları, hac yolculuğuna çıkanları korumakta bir ülkenin onuru ve namusudur. Esad çıkıp ölene kadar savaşırım diyor. Allah aşkına sen kiminle savaşıyorsun? Kendi halkına karşı ölene kadar savaşan Nazi Almanya’sına bak, Hitler’e bak. Mussolini’ye bak. Bunlardan ders almıyorsan, daha 32 gün önce aynen senin kullandığın ifadeleri kullanan Libya’nın liderlerine bak.

O zaman insana sorarlar. İsrail’in işgal ettiği Golan tepeleri için neden ölene kadar savaşmadın. Kahramanlığını orada neden göstermedin? Neden gösteremiyorsun? Buradan altını çizerek ifade ediyorum. Bizim hiçbir ülkenin topraklarında gözümüz yok. Ama bir halka zulmedilirken, özellikle kardeşimiz bir halka zulmedilirken, Suriye’yi görmezden gelmeye asla ve asla niyetimiz yok.

“HACILARA SALDIRANLARI BUL VE YARGIYA TESLİM ET”

Beşar Esad’a çağrımı yineliyorum. Türkiye’nin temsilciliklerine bayrağına saldıranları, hacılara saldıranları bul ve yargıya teslim et. Daha fazla kan dökmeden artık o koltuktan çekil. Türkiye olarak en uzun sınıra sahip olduğumuz, halkını kardeş bildiğimiz Suriye’deki gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdüreceğiz.

Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren bir mesele de Almanya’da yaşandı. 2000 yılından bu yana yapılan saldırılar aydınlanmaya başladı. Şu ana kadar 8 Türk ve 1 Yunan’ın aşırı sağcılar tarafından katledildiği ortaya çıktı. Ancak saldırının derin bir yapılanmanın izlerini taşıdığı basında yer aldı.

Almanya’da Türkiye, Türkler ve yabancılar üzerine çeşitli tertipler düzenlendiğini biliyoruz. Sadece Alman Vakıfları değil, kredikurumlarının da bu tür işler içinde olduğunu hatırlattım. Eğer bu konuda farklı bilgilere ulaşmak istiyorsanız, lütfen bunları yakından takip ediniz dedim.

Ana muhalefet partisi CHP’nin hem Osmanlı tarihiyle ve kişisel tarihiyle olan çatışmasını ibretle izliyoruz. Bunlar umarım Elif’le Mertek arasındaki farkı görür. 
Nadan ile sohbet zordur bilene çünkü nadan ne gelirse söyler diline. Bunlarında eline bir iki belge tutuşturuyorlar, önünü ardını araştırmadan çıkıp Meclis kürsüsünden söylüyorlar. Genel Başkanları da seçim sürecinde sahte maille oyuna getirilmişti.

Sevsinler senin gibi birleştiriciyi. Hepsi ortada. Şimdi ne diyor? Dersim konusunda başbakan özür dilesin diyor. Yahu dersim konusunda özür dileyecek birisi varsa o da sensin. Senin partinin ödettiği faturadır dersim faturası. Sen ödeyeceksin. Sadece siz varsınız. CHPeğer bu dönemde de Dersim ile yüzleşmez ve özür dilemezse muhtemelen böyle bir fırsatı bir daha yakalayamayacaktır.

Yarın Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında bazı yeni belgeleri de kamuoyuyla paylaşacağım. Detaya girmek suretiyle yarınki konuşmamı Dersim’e ayıracağım. Yahu arşivin yolunu bilmiyorsan adresini söyleyelim.

MUSTAFA MUĞLALI KIŞLASI'NIN ADININ DEĞİŞMESİ

Öncelikle bir hatırlatmayı gerçekleştirdiğimiz bir düzenlemeyi paylaşmak istiyorum. Bazı kışla isimleri acı hatıraları diri tutmak noktasında son derece haklı olarak şikayet konusu oluyor. Bunların başında da 1943 yılında Van’ın Özalp ilçesinde 33 vatandaşımızın katledilmesinde sorumlu olan Mustafa Muğlalı’nın bir kışlaya verilmiş olması geliyordu. Bu isim Van’daki kışladan kaldırıldı. Bu uygulamaya son verildi.

15 Kasım’dan itibaren de kara kuvvetleri komutanlığında 34, jandarma genel komutanlığı’nda da 31 kışlanın ismi değiştirildi. Tabur ve daha alt düzeydeki birliklerimize şehitlerimizin isimleri verilecek. Bu yeni uygulamada emeği geçen herkese şahsım milletim adına teşekkür ediyorum.