Yok yok öyle birileriyle polemiğe girmeyeceğim, hani derler ya seni tanımayanların söyledikleri laflara itibar etmeyiniz, köpekler yalnızca tanımadıklarına havlarlar.

Ben öyle tanımadığım kimseyle ilgili birinden gelen yalan yanlış şeyleri kaleme alacak, kendi çıkarları uğruna, patronuna yalamalık uğruna kendi karakterli insanların namusum dediği mesleğin etik değerlerini satacak adamlardan değilim. 

Çünkü kimin ne olduğunu bu şehirde çok iyi bilirim. 

Ben birilerinin tasmalı köpekleri ile, sahibi için havlayan itlerin isimleri ile bu sitenin satırlarını meşgul edemem. 

Biz öyle birilerinin sadece kendi çevresinin okuduğu 3-5 bin kişiye hizmet etmiyoruz. 

Biz dünyanın 170 ülkesinde her ay 3 milyona yakın hemşerimize bu şehirden haber veriyoruz ve birilerinden çok daha önemli meseleler var kıymetli okurlarımıza ulaştırmamız gereken. 

Köpek dedim de, haksızlık olmasın. Çevremde çok saygılı eğitilmiş eşimin dostumun köpekleri var.

Onlara da hakaret etmek istemem. Onlar benim için daha değerlidir. Mesela Tango var bir tane öyle atılan her kemiği yemez, yanlış avın peşine gitmez, sadık ve itaatkardır. Avını bulunca sahibine götürür.

Ama sahibine öyle odun falan getirmez av getirir.

Bu köpekleri yukarıda bahsettiklerimden ayrı tutuyorum. 

Patronu para kazanacak diye, meslek etiğini öne sürüp, tüm çirkinlerini örtmeye çalışmak suretiyle gazetecilik mesleğinin arkasına sığınıp patronunu üsten aşağı yalayıp yutan etrafa da salyalarını akıtan tetikçiler, siz hep birilerinin adamı olup birileri adına başka birilerine havlayacaksınız ama tasmanız çıkarılıp da sokağa atıldığınızda, birileri gelip de kapınıza dayandığında, yine size bu Trabzon sahip çıkar  korkmayın.

Ne olursanız olun gelin, bizim kapımız dost kapısıdır, herkese sonuna kadar açıktır.

Ama adam olun da gelin öyle havlayarak değil, oyana bu yana salyalarınızı akıtarak, kuyruk sallayarak değil.

Tek korkum kudurup ölmeniz o nedenle tavsiyem aşılarınızı yaptırın.

Ha birde aranızda anlı secdeye gidip de bu tetikçilik, iftira ve yalanlarına alet olanlar varmış. 

Onlara da tek sözüm İslam Düşünürü Muhiddin İbn Arabi’nin o meşhur sözü olacak ‘Sizin taptığınız, benim ayaklarımın altındadır’.  Lütfen manasını bilmeyenler bu sözün manasını iyi araştırıp öyle yorumlasın.

Bu  nedenle boşuna Allah’ı da kandırmayın. Çünkü siz kötüsünüz, çıkarlarınız uğruna her şeyi satarsınız ve Allah kötüleri sevmez.

SEÇİMDE HALKA SORDULAR YA ŞİMDİ?

Biz yine Trabzon'unumuzun meselelerine eğilelim.

Trabzon’da yaşanan sel felaketleri sonrası, Trabzon’u ana arter yollarında asfalt kopmaları çökmeler ve benzeri birçok zarar meydana geldi.

Peşine hemen Of afeti patlak verdi.

Tamam afetin büyüklüğüne sözümüz yok da Trabzon’un belediyeleri o kadar mı küçükmüş.

Yahu kopan asfaltı tamir ediyorlar, çukur iken inanın daha az tehlike arz ediyor.

Böylesine işi bilmez, baştan savma çalışmak olmaz ki.

Trabzon’da bu bir değil iki değil 3 değil.

Her yağmur yağdığında su basan yer de aynı, heyelan olan yerde aynı, elektriği kesilen yerde aynı.

Allah aşkına yahu Trabzon yağmurların şehri. Böyle nam salmış Türkiye’ye. Bunu dünya duydu, ama Trabzon’u yönetenler duymadı

Ben bu şehirde muhtar olsam, zoruma gider, alırım kazma küreği çıkarım sokağa fakat tekrar ediyorum ne yazık ki bu şehri yönetenler insanları toplu yemek, istişare adı altında kendinden olanlara parti toplantısı ve halk günlerinde halkı ayaklarına getirmenin dışında şehri anlayacak, tanıyacak, sorununu görecek bir faaliyette bulunmuyorlar.

Seçim dönemlerinde Trabzon’a soranlar, halka soranlar seçimden sonra bırakın halka sorduklarını kendi söylediklerini bile ‘e zamanı var diyerek’ ötelemeye başladılar.

Hep aynı soru ve sorunlar, artık Trabzon’u yönetenlerin şehre biraz daha zaman ayırma, şehirle yüzleşme vakti geldi diye düşünüyorum.

Hadi artık sadece seçimden seçime olmaz, halkın ayağına bu kez aldığınız oyların karşılığını vermeye gidin. 

Ve tekrar tekrar söylüyorum şu şehrin meydanına sahip çıkın.

Meydan parkının zemin ışıkları, söktüğünüz elektrik direklerinin sokak ortasında kalan koca koca vidaları, şehrin kalitesini sıfıra indiren çarşaf çarşaf brandalarınız, karanlığa terk ettiğiniz Atatürk Heykeli, yanmayan olimpiyat ve bir türlü onarılmayan kent bilgi sistemi, tarih dediğiniz Arnavut kaldırımı ortasında duran o çirkin asfalt yama ve görmek istemediğiniz birçok şeyi gözünüze sokmamıza gerek yok. Birazcık bu şehrin kalbine inin.