Şota, katıldığı bir spor programında kendine has üslubuyla keyifli sözler eyledi. İzleyenlerinin meraklı bakışlarına, zaman israfı olmayacak değerlilikte cevaplar verdi. Şota önemli bir adam, önemli zeka, önemli bir spor insanı... Şota deyince akıllarda mizah, akıllarda gülümseme beliriyorsa çok söze de gerek yok onunla ilgili.
Trabzon macerası başarılarla dolu ama şampiyonluk yaşayamayan, efsaneleşmenin eşiğinden dönmüş o "kadronun kralının" gol kralı. Trabzonsporluların unutamadığı, takımın başında (kimbilir birgün) görmeyi ümit ettiği bir isim. O gece programda 'çalışmayacağım tek yer Trabzon' dediğinde önce herkes bir şaşırdı.
Şota neden böyle konuşmuştu?
Şota, bize ne demek istemişti?
Şota'yı bu hale getiren neydi?
Şota o kadar sevilirken, neden Trabzon'da asla, demişti.
Neydi Şota'yı korkutan?
Durum, Şota'nın "o sevgiyi de kaybederim neme lazım" korkusuyla almak istemediği riskle izah edilebilir. Edilebilir de işin kolayına kaçılmış olur bu tip tanımlamayla...
Ve de asıl mesaj es geçilmiş olur. Şota'nın sözlerindeki izleri Bursa'da aramak gerekiyor...
İzlerin en büyüğü orada çünkü... Ona hâlâ Trabzonspor'u çalıştırıyormuş gibi bakan, öyle davranan sistem ve onun hakemlerine rağmen; ülkenin en iyi futbol üretimine sahip takımını, ülkesinin milli takımına en çok oyuncu veren düzeye getiren Şenol Güneş orada çünkü... Efsanen, ülke teknik ve adamlığında" kariyerse kariyer" diyebileceğin nadir adamlardan biri yani kıymetlin şimdi başka yerde derdini anlatmak derdindeyken...

***

Şota'nın sözlerindeki izleri, her mekanda duvarlarda gururla poster yaptığın; "2010-2011 sezonu şampiyonu Trabzonspor" kadrosunda...
Ve tüm hayati sağlık risklerine rağmen sahada savaşı asla bırakmayan o çocukların gidişlerine duyulan öfkeyi uzatmadaki inatta aramak gerekiyor belki de.
Af kapısını bir türlü aralayamamamızda aramak gerekiyor belki de... Millet kimlere sahip çıkarken, sen değerlerini bir bir kıymetsizleştirirken; Şota "ben bu riske göz göre göre neden gireyim" diyor...
Şota "futbol sadece futbol değildir ama Trabzon'da bu daha bir değildir"i en iyi bildiği için, asla diyor. Futbolun temel konusu "takım olabilmek, zaman ve buna bağlı sabır" kavramının Trabzon'da sıfır olduğunu söylemek istiyor. Şota, Trabzon şehrinde bir çırpıda sayılabilecek teknik adam sirkülasyonunun son kurbanı "ben olmayayım, almayayım" demek istiyor.
Herkes yapabilir ama Trabzon'a yakışmıyor vefasızlık, diyor... Ben bunu anladım!