Bugünkü yazım, bir izlenimden ibaret olacak.
İstinye’ de Trabzonspor taraftarlarının teRTEmiz futbol beklentilerindeki “RTE”ye dikkat..
Kimi işaretliyorsa ki tahmin ettiniz.
Bu ülkede;
Kimsesizlerin kimsesizi..
Mazlumların sahibi.
Güçsüzlerin koruyucusu ve de “Hakkıdır Hak’ka tapan milletimin” istiklal diyen bir milletin “Hakkı” olanı vereceği mercideki bir büyük adam;
Hakkı olan Hakkı teslim için artık güç sizde…
Diyerek İstinye direnişine dönelim..

Xxx

Ne dedik “TeRTEmiz” futbol.
Trabzonspor taraftarı alanlarda. Yeni yılın ilk günkü bu onurlu sesleniş, haykırış ve isyan öyle zevk için yapılmış bir şey değil.
İstinye denilen yer İstanbul’un bir ucunda.
Trabzonspor’un kitlesel taraftarları ise öteki ucunda.

ALLAH DEYİP GERİSİN GERİ DÖNERDİ….
O gün otobüs seferleri, taksiler özel ve tutulan araçlarla “Dört tekerlek” üzerindekilerle “İki ayağının” üzerinde “Tabanvaya” dayananların hepsinin yüreğinde tek bir inanç vardı.
“Bileğimizin hakkı ile kazandığımız şampiyonluğu verin..”
Bu satırın yazarı o gün İstinye’de TFF’nunun önündeki geniş alana, taraftarlardan farklı bir yöntemle varmadı.
Taksim-İstinye arasında belediye otobüsüne bindi. Yürekleri bordo alın terleri mavi akan insanlarla bir görüşte dost oldu.
Uzun yolculuğa İstanbul trafiğinin çilesi eklenmişti. Eğer benim gibi otobüstekilerin çoğu da bu isyanın bir parçası olmak niyetinde olmasalardı, trafik illetinden “Ya Allah” deyip gerisingeri dönerlerdi.
Dönmedik.. Dönemedik..
Dönseydik, sahadaki alın terine sırt dönerdik.

BİZİ FARKLI KILAN ONİKİNCİ ADAMLIĞIMIZ
Oysa biz tribünde on ikinci adam olarak hakkımızı istiyorduk.
Trabzonspor taraftarının bu anlamda bir ayrıcalığı var.
O da şu..
Bugün, geçen sezonun lig şampiyonluğunu hak eden kadroda yer almayan hatta rakip takımda forma sırtlayanların ve sırtlamayanlar için yürümüyordu..
Kendi için. Kendi onuru için. Kendi rengi için.
O nedenle 12’inci adam olarak İstinye’deydik..

ŞİMDİ YAZILARIMIN ARASINA SIKIŞTIRILMIŞ FOTOĞRAFLARA BAKIN..



Hepsinde bir güzellik, anlam, çağrı, fair play ve bir hak teslimi var.

Hepsinde bir omuz omuza yoldaşlık var.
Kardaşlık, sırdaşlık, arkadaşlık ,renktaşlık var.
Bir amaç uğruna savaşçı ruhluk var..
Hak teslimi var.
El ele kol kola yürek yüreğe atış var.
Nefes nefese kaynaşma var.
Ten tene dokunuş.
Horonda çoşuş var..




Ve hepsinden önemlisi, Karadeniz zekası, esprisi ve de “Çuuuukkk” diye oturtan “Nüktesi” var.

Bu fotoğraflara iyi bakın.
7’den 70’e kadınlı erkeği.
Gençi yaşlısı bir amaç uğruna birliktenliği var.
Kimi “Harçlığı” ile geldi. Kimi, son kuruşunu verdi. Kimi ailecek yürek serdi alanlara.
Kimi nafakasından keserek indi sahaya..



Hiçbir güç hiçbir kuvvet hiçbir mantık hiçbir fikir ve hiçbir düşünce;

TRABZONSPOR’UN HAKKINI ARAMA
Mücadelesinden hariç bu inançlı kesimleri 1 Ocak sabahı bu alanlara yığamazdı..
Onların Trabzonsporluluğunda
Siyasal rant yok.
Sosyal rant da..
Mavi dolarlar hiç yok.
Aracı yüzdesi de.
Yönetim kartviziti de.
Krampon cilası da.
Onların Trabzonsporluluğunda
“Yürek var..”
BU FOTOĞRAFLARA İYİ BAKIN..



Sıkılı yumruklar arkasındaki Federasyon amblemine..

Minik kızın yüzündeki talebine
Taraftarın, teRTEmiz isteğine…
HANGİ KUVVET ZİRVİR VURACAKMIŞ…
Bu fotoğraflara iyi bakın pastadan pay almaya çalışanların “DÜŞMANIMIN DÜŞMANI DOSTUMDUR” akıllılığı ile Sarı-Kırmızılı kaşkollulara dikkat..
DÜŞMANIMIN DÜŞMANI DOSTUMDUR..
Bizim için de öyle….