Bütün günahlar ve sevaplar..

Ve karanlığa inen sisler.

O sisleri dağıtan nefesler.

O nefeslere anlam katan sesler..

O seslerdeki çığlıklar..

Hep gece ile gündüzün ortasında suratını gösterir.

Gece yarısı sabaha dönerken “Emekli vekile zam” yapılır.

Gece yarısı “Veto” ile geriye postalanır.

Gece yarısı “Baskınlarda” şehit.

Gecenin yarısı, sen söyle sen işit.

Xxx

Biliyorum bıçak sırtında bir yazı olacak.

Kimi “Irkçı bir yazı” diye tu kakalayacak.

Kimi, yangına benzinle gittiğimi saçmalayacak

Kimi, masum insanlar üzerine bunu da mı yaptın diyecek.

Ama hiç kimse için şekilden şekle girmeyecek..

Derinden damara inecek

Bir yazı yazmaya kararlıyım..

Xxx

Belki duygusal bir tepki olacak benimki.

Belki, söylenemeyeni dillendirecek şekli.

Belki de sessiz yığınlığın çığlığı olarak “Tekli..”

Xxx

Diyorum ki, yurdum Türkiye’nin bir coğrafyasında;

Göz göre göre..

Herkes tarafından biline.

Bilinip kollana.

Kollanıp yollana.

Yollanıp yolunu bulana.

Bulunup, bana kurşun olarak postalana

KAÇAKÇILIK

Meşru bir meslekmiş.

Xxx

O 33 kişi masumane bir iş yapıyorlarmış.

“Kaçak malları” yurda sokuyorlarmış.

Sokup, rekabete düzen veriyorlarmış.

O kaçak paketlerde..

Çay  var.

Benim çay’ımı rezil etti.

O paketlerde sigara var

Akçaabat’ın tütününü yerle bir etti.

O katırlarda “Mazot” var

10 numaralı facialar

O katırlarda, bazen tesadüfen “Bazuka, havan topu”

Benim Mehmetciğimi şehit etti.

Xxx

Biliyorum bıçak sırtında bir yazı bu.

Alkış istesem, damardan girer sallardım “Operasyon kazasına..”

Modaya uyar, veryansın ederdim Ulus Devlet anlayışına.

Ama hayır yapamam.

33 bizim can..

Acı bir kan..

Ama ne zaman kaçakçılık masum bir meslek oldu.

Bunu merak ettim..