Trabzonspor camiası en kritik virajını kazasız belasız döndü.
Mali genel kuruldan camia alnının akı ile çıktı.
Şike iddianamesi ile o iddianamede Trabzonspor’un varoluşu ile günahsızlığı, saha sonuçlarındaki negatif gidişata rağmen, genel kurul delegeleri tarafından yönetim ibra edildi.
Oysa, çok değil daha 10 gün önce bu genel kurulun bir kurum içi hesap günü olacağı konuşuluyordu.
Planlama da ona göre yapılmıştı.
Ancak;
Önce şike iddianamesindeki günahsızlığımız
Sonra Fener mağlubiyetindeki “Onurlu” oyunumuz.
Ardından Ordu ile gelen farklı mağlubiyet
Ve en önemlisi camianın sağ duyusu “dere geçilirken” at değiştirilemeyeceği “Temelli” kavrandı.
FENERBAHÇE’YE TEŞEKKÜR
Trabzonspor, Trabzonspor olalı- Fenerbahçe, Fenerbahçe olalı Trabzonspor’a böyle büyük faydası olmamıştı.
Fenerbahçe’nin her türlü çirkefliğinde baş düşman Trabzonspor’u görmesi.
Başkanına ağır küfürler etmesi.
Federasyon oluşurken Trabzonsporlu birine vize vermemesi
Şenol Güneş’ten Aziz Yıldırım’ın şikayet etmesi;
Trabzonspor’da unuttuğumuz birliği, beraberliği bütünlüğü ve onun ruhunu yeniden tahsis etti.
Mali genel kurulun bütün damarlarında bunu hissettik.
İyi ki Fenerbahçe var(!)
Kendiliğinden bir araya gelen genel kurul üyeleri Trabzonspor sevdasında yığınla eksiği olan yönetime “Sahip” çıkarak eşe dosta birlikte hareket ettiğini gösterdi.
NİYE KONUŞMADILAR
Trabzonspor mali genel kurulunda merak edilen en önemli konuların başında;
Şener’i iddianamede adı var diye istifaya çağıran ve şike sürecinde avukatlara yüksek meblağ ödendiğini iddia ederek Trabzonspor’un mali kaynaklarının bir anlamda ciddi harcanmasını iddia eden Ali Sürmen, genel kurula geldi ama konuşmadı.
Yönetim her bir biçimi ile ibra edildiğinde Sürmen’le salon dışında karşılaştık.
Direkt sordum…
-Niye konuşmadın?
Cevap verdi;
“Konuşacak ortam yok. Biz konuşacaklarımızı yazdık. Toplumu o yönde bilgilendirdik. Bu mali genel kurulda üyelere dağıtılan kitapçıkta, bahsettiğim avukat ücretlerini gördün mü..? Benim bu konuyu gündeme getirmemde başkan art niyet aranmamalı. Çünkü bu konunun uzmanı benim. Uzmanlık alanımda konuştum, yazdım. Başkan benim bunu seslendirmemde art niyet arıyorsa, o zaman yöneticiliği bıraktıktan sonra kendisi için Yargıtay’da takip ettiğim davalara baksın. Kaç kuruş talep ettiğimi de söylesin..”
Genel Kurulda konuşması merakla beklenen diğer bir isim ise Hayrettin Hacısalihoğlu’ydu.
Ona da aynı soruyu sordum..
-Niye konuşmadın
Hacısalihoğlu da Sürmen’e benzer bir mantıkla sorumu cevaplandırdı. O konuşurken araya Süleyman Atal girdi, esprili bir şekilde şöyle dedi..
“Ali Savaş, burada gazetecilik yapma. Niye bu soruları da sorduğunu biliyoruz..”
Atal haklı, gazetecilik yapacağız elbette.
Hayrettin Hacısalihoğlu, Atal’ın yandan söze girmesine aldırmadan soruma şöyle cevap verdi..
“Ben de söyleyeceklerimi yazdım. Yazıyorum. Konuşuyorum. Kamuoyunu bilgilendiriyorum. Burada konuşmanın bir faydası olmayacağını gördüm..”
Yine sordum
-Ama buradaki genel kurul üyeleri, Trabzonspor’un kaderini belirleyecek üyeler. Keşke yazdıklarınızı burada da onlara anlatsaydınız
Hacısalihoğlu şöyle dedi..
“Trabzonspor için bizim konuşacağımız konuşmayacağımız konuşmamız gereken yer ve zamanları elbette biliyoruz. Yönetimin ibra edilmiş olması yönetim ile ilgili tespitlerimizin geçersiz olduğu anlamına gelmez. Hele Başkan Şener’in hatalarının artık yok olduğunu da göstermez..”
VE SON SÖZ
Trabzonspor’un bu mali genel kurulunda;
Camia aklı selim hareket etti
Yönetime desteğini verdi
Bu desteğin anlamlı kullanılmasını istedi
Kendi dışında kapalı kapılar ardındaki senaryolara pirim vermedi.
Ve, şu kritik süreçte, tek yumruk olduğunu gösterdi…