Taraftar, telefon kulübesinde pelerinini giyip halkını kurtaran Süpermen gibi, Süleyman Hurma'nın da Trabzonspor ceketini giyip, kulübün üzerinden kendi gördüğü dozeri aldığını düşünüyor. 
Üç direğin analitiği de iyi gidince, Hurma'ya, fotoğraflarda sol cebinden fışkıran sigarasını keyifle tüttürmek kalıyor.
Skor afyonu, sadece skor kaygısı olanların başını döndürebilir. Kırmızı çapariyi görünce kancayı yutan istavrit balık misali skorun peşine takılacak değiliz.
Kaygımız skor değil, Trabzonspor. 
*
İyi de; geldiği günden bu yana, kulübün damarlarıyla uğraştıktan sonra, nihayetinde kalbine kendi pilini yerleştiren bu adam kim?
Sadece kümeye attığı takımlarla meşhur değil Süleyman Hurma.
Fenerbahçe taraftarı da olduğu iddia ediliyor.
Fenerbahçeli Trabzonspor kongre üyesi... Ne güzel değil mi?
Muzaffer komutan edasıyla, "Trabzonspor'un kupası, Fenerbahçe'nin müzesinde" diyorsun da, Kadıköy'den gelen, "Bizim Fenerbahçeli, Trabzonspor'un kozmik odasında" sesini duyuyor musun?
Trabzonspor'un düzgün bir tüzüğü olsa, Hurma bu kapıdan içeri girebilir miydi?
*
Ya da boşverin bunları.
Trabzonspor Marin'i aldı.
Pırpır çocuk. 
Kesin iş yapar.
Bir güzel adam: Cardozo
Futbol için mühim tüm uzuvları sakat; beli, dizi... Bu sakatlıkları ne ameliyatla düzelebilir ne de alternatif tıpla.
Kronik yani...
Sahada, pusulasını denize düşürmüş gemi gibi yönünü aradığı da oluyor, 1 metre önündeki topa refakatçi rolü üstlendiği de...
Yüzünden okunuyor çaresizliğin hüznü; dizine de beline de yakası açılmamış küfürler savuruyor ama nafile...
Yine de her şeyini vermeye çalışıyor Paraguaylı. 
Geçtiğimiz sezon, "Sakatlığım var" dedi, "Çık oyna" dediler, gık etmedi, 20 gol attı. 
Sol memesinin altında kalp taşıdığını gösterdi; kapı gibi sözleşmesinin arkasına bir korkak gibi sığınabilirdi, yapmadı.
Sezona hazır girebilmek için yaz mevsimini de çalışarak geçirdi...
Dedik ya kronik...
Dedik ya çaresiz...
Yine sakatlandı!
Antrenman dahi yapmadan Bursa maçında giyotine sürüldü... Haliyle, ancak yürüyebildi sahada Cardozo.
Ancak... Akhisar maçında ders verdi uzun adam.
Kariyerinin verdiği gücün altında, kulübede aşağılık kompleksine girmedi; oyuna dahil olduktan sonra Türkiye'deki birçok santrfora döve döve öğretemeyeceğin usta işi vuruşu yaptı ve mesajını evrene yolladı:
Sakatlığım her an, her saniye konuşulsun ama golcülüğüme dil uzatanlar için golf sporu daha cazip.
Atarını sevsinler Yakup Aslan!
Türkiye'deki, mobese görse açıklama yapan yönetici profilinden çok sıkıldım.
Yönetim toplantısında 30 saniye söz hakkı olmayan adamların, mikrofonu gördükten sonra 30 dakika konuşası geliyor.
Konuyu, 'yönetici' ve 'konuşmak'tan açmışken, Trabzonsporlu yönetici Yakup Aslan'a getirelim.
Gündemde olmanın/kalmanın en kestirme yolunun taraftara yönelik popülist çıkışlar olduğunu gayet iyi biliyor Sayın Aslan. 
Akhisar maçında da Cavanda kendisini yere atarak resmen mikrofon uzattı Aslan’a.
Kaçınılmaz fırsatı iyi değerlendirip, haksız penaltıya atıfta bulunmuş kendileri: 
"Haram puana ihtiyacımız yok!"
Sanırsın İncirlik Cami müezzini. 
Öyleyse, Sayın Aslan'a haram-helal-mekruh üçgeninde bir sorum var:
Trabzonspor'un kupasını çalanların önüne fener tutan Demirören ekibine merdiven olan yönetimde bulunmak caiz midir?
İshak ve Soner'e
adamlık dersi vermek!
İshak ve Soner transfer edilirken sevinçten amuda kalkanlar, şimdi 'gitmediler' diye bu ikiliye nefret kusuyorlar.
Amuda kalkmak ile nefret kusmak arasındaki gel-git, bir paradoks gibi dursa da, aslında bu durum Trabzonspor'un çekilmiş en net fotoğraflarından...
*
Şu fotoğrafa biraz daha yakından bakalım... 
Bu adamlara niye kızıyorsunuz?
Soner, 1 milyon 100 bin dolar'ın altına imza atarken başkanın kafasına silah mı dayadı?
İshak, 2 milyon 351 bin TL'ye imzalarken, "Mazbatanız elimde. Ya bu parayı verirsiniz ya da yöneticiliği unutun" mu dedi?
Yüzde yüzü garanti olan bu alacaklarının dörtte birine tekabül eden tekliflere 'evet' demelerini mi bekliyordunuz?
Sizler, çalıştığınız işyerinden 250 lira daha az teklifle size gelen adamı kürekle kovalamaz mısınız?
*
Birader;
Bu paralar onlara verilirken sorgulamak yerine kaşık havası oynuyordunuz.
Şimdi oynamaya devam edin.
Trabzonspor'un malı deniz...