Trabzon deyince gözlerimin önüne mavi ile yeşilin klasik bir aşk öyküsü gibi sevdası gelir. Deniz, sabah akşam dalgalarıyla yalar sevdalısının ayak uçlarını…

Trabzon’da yeşil alanlar yerlerini betona terk ettikçe, yeşil ile mavinin sevdası da Kerem İle Aslı gibi kavuşulması olanaksız bir aşk öyküsüne dönüşür.


Trabzon tarih ve doğanın birbiri içine girdiği dört bin yılda doğanın ve insanların umutlarla, özlemlerle bugüne taşıdığı bir şehirdir. Dört bin yılın destanlardan süzerek getirdiği kültürle ve doğayla iç içe oluşan görsellik, Trabzon’un bugünkü tarihi misyonunu da ortaya koymaktadır.

 Her Uygarlıktan izler var!

Trabzon, aynı zamanda bir uygarlıklar koleksiyonunun tam merkezinde durmaktadır. Miletoslular; Kolkhlar, Driller, Makronlar ve diğer yerli kavimlerin yaşadığı bu coğrafyada Trabzon uygarlığının kapısını altın anahtarla açtılar. Sonra Kimmerler, İskitler ve Pers akınlarından sonra Mithridates tarafından, yerli halkın da destekleriyle kurulan Pontus Devleti, daha sonra Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlı Trabzon'u nakış nakış bezediler. Her uygarlık, Trabzon’a izini bıraktı bir şekilde…

 İşte bu izlerin bizi sürüklediği yerde Trabzon’un görsel geleceğini şekillendiren eserleri görüyoruz. Bir yanda Ayasofya, diğer yanda Gülbahar Hatun Camii, ötede Atatürk Köşkü diğer eserlerle birlikte Trabzon’un kültürel mozaiğini sergilemektedir. Ki, bu mozaiğe Trabzon’un ilçelerini de kattığımızda, yukarda da belirttiğim gibi müthiş bir uygarlıklar koleksiyonunu görmüş oluruz.

 Elbet bu koleksiyona horon figürlerini ve kemençenin kıvrak nağmelerini de eklemeden duramayız. Ve bu kıvraklığı futbola uyarlayıp Trabzon’dan dünyaya duyuran Trabzonspor’da bu koleksiyonun 20. yüzyılda gelişen en iyi eseridir. Yeşil ve maviye, kendi bordo mavi uyumunu da kazandırmıştır.

 Bu koleksiyonu elde tutmak yeterli değildir elbette…  
Bu, her biri nadide eserleri en iyi biçimde sunarak Trabzon’un turistik destinasyon imajı çıkarılmalıdır bir an önce… 
Bu imajla Trabzon’un bilinemeyen, görülemeyen güzellerine de ilgi de çoğalacaktır.

 Elbet var olan değerlere dayanmak da yeterli değildir. Trabzon’un görsel geleceği içinde en önemli görev sanatçılara düşmektedir. Dört bin yıllık uygarlığın sanat eserlerinin arasında 21. yüzyıl Trabzon’unu mutlaka sanatla buluşturmak, Trabzon’u sanatla bütünleştirmek de gereklidir.

 Futbolu Anadolu’dan şahlanan temsilcisi olmak Trabzon için elbette çok önemli bir olgudur. Ama sanat alanında da yeni bir Trabzonspor mucizesi yaratmanın zamanı geçmiyor mu?

 Bu olgular çerçevesinde, yarınlara baktığımızda, yapmamız kadar yapmamamız da gereken noktalar olacaktır.  Trabzon’da maviyle yeşili daha çok buluşturmak gerekmez mi? Beton yığınlarına dönen Trabzon’da çarpık kentleşmenin önü alınamazsa giderek Trabzon’un görsel geleceğine de lekeler düşecektir.

 Trabzon, dört bin yıllık bir geçmişin adıdır. Günümüzde, Trabzon’un dört bin yıllık geleceğini de dikkate almak gerekmektedir artık. Bu dört bin yıllık gelecekte, hem dört bin yıllık geçmişin koleksiyonuna sahip çıkılırken; artık bu koleksiyona yeni eserler de eklemenin rotası çizilmelidir. Trabzon’un tarihsel, kültürel ve doğal dokusu mutlaka korunmalıdır.

Evet, Trabzonlu olmak ve Trabzon’da yaşamak ayrıcalıktır. Ama bu ayrıcalığın daimi olması şarttır. Bu gelecek kuşaklara karşıda temel sorumluluktur.

Trabzon’un düşman işgalinden kurtuluşunun üstünden 96 yıl geçti ve nice asırlara bu tarihin taşınmasını temenni ederim.

Ne zaman gelişiriz:

“Tarihimizin kağıtlarla değil, tarihi yapılarla kalıcı olacağını anladığımız zaman...”