Bu ana dek Trabzonspor’la ilgili birçok kitap yazıldı. Bu kitapların hepsi birbirinden değerli fakat bir tanesi var ki, eski futbolcular ve yöneticilerin anılarının yer aldığı “ Trabzonsporlu Efsaneler” adlı kitap, her Trabzonsporlunun okuması ve de kütüphanesinde bulundurması gereken bir eser.

Gazeteci, aynı zamanda eski teknik direktör Arif Sırtkaya’nın kaleme aldığı kitabı okurken adeta eski günleri yaşayacaksınız. O günleri göremeyenler de Trabzonspor’un /Trabzonsporluluğun ne anlama geldiğini, başarılı olmanın sırrını çok daha iyi anlayacaklardır.

Çok beğendiğimiz kitabın bazı bölümlerinden alıntılar yaparak sizlerle paylaşmak istedim.

Buyurun hep birlikte geçmişe bir yolculuk yapalım…

 ***
Başk. Ahmet Celal Ataman: “ Tüm şampiyonluklar birbirinden ayırt edilemez; bir baba bir çocuğunu diğerinden ayırt edemediği gibi. Bir anlamda başarılarımızın sırrı saygı, sevgi ve birliktelikten geliyordu”
 *
Ahmet Suat Özyazıcı, “ Bana göre futbol, Trabzon için bir ibadettir. Trabzon insanına güvenirseniz, başaramayacağı iş yoktur. Şampiyon olduğumuz o yıllarda benim sürekli boynum ağrırdı. Çünkü hep rakip kaleye bakardım”
 *
Şenol Güneş “ Üstünü-başını yırtarsın” diye futbol oynamama kızan babama Sebatspor’dan aldığım 50 lirayı verdim. Tekrar babama gittim, 25 lirasını geri istedim ve çanta aldım. Ondan sonra babamın futbola merakı daha da arttı. Hayalim forvet olmaktı, istemeyerek 20 yıl kalecilik yaptım”
 *
Turgay Semerci “ … Fenerbahçe’yi Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda yendiğimiz maçı asla unutamam. Kenan Evren bana ‘ Çok faullü oynuyorsun’ diye sitem etti. Ben de hayır paşam, ben gereğini yapıyorum dedim”
 *
Necati Özçağlayan “ Çoğu takımlar bize karşı oynarken ‘orta sahayı geçemeyiz’ diye düşünürdü. Bizim takım müthiş bir takımdı”
 *
Kadir Özcan “Milli Takım dönüşü İstanbul’da Fenerbahçe başkanı Cankurtaran, beni odasına çağırarak ‘seni alacağım’ dedi. Olay gazetelerde yayınlanınca İbrahim Cevahir ağabey Cankurtaran’ı arayarak ‘ Orada bir eniğimiz var, onu derhal yerine gönder’ deyince, Cankurtaran, ‘sen git, seni sonra arayacağım’ dedi. Hala arayacak..!”
 *
Bekir Barçın: “ … Karda da aynı formayı giyiyorduk, sıcakta da… Yöneticiler sıkı sıkı tembih ediyorlardı, ‘ sakın formanızı seyirciye atmayın, çünkü giyecek başka formamız yoktu”
 *
Hüseyin Tok: “ Ligdeki ikinci yılımızda İstanbul’da TSYD kupasını kazandık. Zaten bir daha da o kupaya bizi almadılar, ‘sezon öncesi moralimizi bozuyorsun’ diye”
 *
Ali Kemal Denizci: Fenerbahçe’ye ağlayarak gittim, imza atmadan önce son bir kez yöneticileri aradım. ‘ Sen deli misin?’ sana da bize de servet veriyorlar, ‘ imzanı at’ yanıtını alınca istemeye istemeye Fenerbahçeli oldum”
 *
Necmi Perekli: “ Gençlerbirliği kalecisi Varol,  maç öncesi gazetelere “ Değil bana, Gençlerbirliği’ne gol atmak kimsenin haddine değildir, diyordu. O maçta 3 gol attım; Varol, maç sonrası kaleciliği bıraktı.”
 *
İlyas Akçay: “ Şampiyon olduğumuz yıl 6 gol yedik. Bu 6 gol deplasman maçlarında oldu. H. Avni Aker’de bize gol atabilen takım çıkmadı. 10-0 kazanabileceğimiz Eskişehir maçını 1-0 kaybedince, soyunma odasındaki sobayı tekmeleyip şampiyon olacağımıza söz verdik…”
 *
Turgay Beyazıt: “ Golü attım, çok heyecanlanmıştım, âdete titriyordum. Herkes bana sarıldı, ağlıyordu, bir yumruk olduk sahada. Trabzonlu ruhu bu işte dedim kendi kendime. Düşünebiliyor musun Deli Bekir bile ağlıyordu”
 ***
Hüsnü Özkara “ Trabzonspor’da oynamak, hatta antrenmana çıkmak bizim için ibadet gibi bir şeydi”
 *
Necdet Ergün “ Ayağımda nasır olduğu için bir kenarı delik ayakkabıyla oynardım. Malzemeci bir maçta o ayakkabıyı vermedi; TV maçı veriyor ayıp olur demişti”
 ***
Eline sağlık, kalemine kuvvet sevgili Arif Sırtkaya.
Teşekkürler efsaneler; bu şehir milyonlarca insan tarafından görülmemesine rağmen bu derece seviliyorsa, Trabzonspor’un sevenleri her geçen gün artıyorsa sizlerin sayesindedir…