Türkiye’nin eğitim kalitesinde katedilen mesafenin tartışmalı olduğu 2009 PISA ölçümleri ve geçen hafta yayınlanan OECD raporundan sonra Dünya Bankası internet sitesinde yer alan bir makaleyle de ortaya konuldu. Makalede, 15 yaşındaki ortalama bir Türk’ün benzer ülkelerdeki akranlarından bir tam yıl geri olduğu iddia edildi.

ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNİN GERİSİ

Dünya Bankası’nın uluslararası sitesinde yer alan makalede şöyle denildi: "Geçen on yılda Türkiye hem kız hem de erkek çocukları, ilkokula kaydetmede büyük ilerleme gösterdi. Ancak şimdi eğitimin kalitesi sorgulanıyor. Araştırmalar Türk gençlerinin diğer kıyaslanabilir ülkelerdeki akranlarının gerisinde olduğunu gösteriyor. Türkiye geçen on yılda özellikle kızların okullaşma oranının artırılmasında büyük başarı sağladı. Ülke, anne babalara yol gösteren, anaokullarındaki çocuk sayısını artıran, okula başlamada ‘Yedi Yaş Çok Geç’ kitlesel kampanyasıyla daha fazla çocuğun okula erken başlamasında başarılı oldu."

"SORUN ŞİMDİ DAHA KARIŞIK"

Ancak sorunun şimdi daha karışık durumda bulunduğu belirtilen makalede, Ana Çocuk Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayla Göksel’in, "Bugün karşı karşıya bulunduğumuz en büyük sorun doğru eğitimin verilmesi. Çocuklara bilmeleri gerekenleri öğretiyor muyuz? Çocuklarımıza emek gücü içinde ve hayat mücadelesinde ayakta kalmaları için ihtiyaç duydukları bilgiyi veriyor muyuz? Galiba önümüzde karşılaşacağımız diğer büyük sorun bu" sözlerine yer verildi. Göksel’in Türk eğitim sisteminin temelindeki felsefenin ezbercilikten eleştirel düşünceye ve muhakeme yeteneğinin artırılmasına evrimleşmesi gerektiği iddiasına da değinildi.

"BÜYÜK RESME ODAKLANIN"

Türkiye’nin eğitim politikasındaki zorluklarla mücadele etmesine Dünya Bankası’nın da destek olduğu belirtilen makale’nin "Büyük resme odaklanmak" başlıklı bölümünde önceliklerden birinin daha iyi öğretim ve öğretmenlere daha iyi ücret ödenmesi olduğu belirtildi. DB’nin üzerinde odaklandığı diğer konular, erken çocukluk eğitimi, müfredat reformu, aşırı kalabalık sınıflar, zengin ve yoksul bölgeler, şehir ve kırsal kesim arasındaki kalitesi uçurumu olarak sayıldı. Bu sorunların Türkiye’nin gelecekteki iş gücünü nasıl biçimlemeyi istediğine ilişkin daha büyük soruları gündeme getirdiği belirtilen makaleye şöyle devam edildi: "Bazı eğitimciler Türk öğrencilerini dünya sahnesinde görüyor ve onları küresel piyasada yerlerini almaları için hazırlamak istiyor. Bu eğitimciler sınıflarda düşünce ve sorun çözmeye odaklanmaya yönelik müfredat reformu yapılması için bastırıyorlar. Türkiye’nin Milli Eğitim Bakanlığı da değişim için bastıranlardan. Bakanlık yetkililerinden Ünal Akyüz, ‘Ezberleyen değil, dünyadaki bilgiyi keşfedebilecek ve bu bilgiyi kullanacak öğrencilere ihtiyacımız var’ diyor.

Türk öğrenciler geride kaldı.

Araştırmalar 15 yaşındaki ortalama bir Türk’ün, diğer benzer ülkelerindeki kız ya da erkek yaşıtlarının bir tam yıl gerisinde olduğunu gösteriyor. Ve Türkiye’de eğitimin kalitesi de eşit dağılmamıştır. Kentlerdeki okullar daha güçlü. Daha varlıklı çocukların daha iyi okullara gitme ve burada da daha iyi eğitim görme durumu var. Daha önceki sınıflar da herkes için büyük önem taşır. İlkokul eğitimindeki başarısızlık öğrencileri, yaşamlarının geri kalan bölümünde izleyebilir."

SADECE TACİKLER EĞİTİME TÜRKLERDEN FAZLA ÖNEM ATFEDİYOR

Eğitimde Reform İnisiyatifi yöneticilerinden Bathuhan Aydagül’ün "Son sekiz yılda ilk kez bir bakanın sorunu doğru tanımladığını duydum. Bakan ‘Çocuklarımızı eğitemiyoruz, öğretmenlerimizi iyileştirmeliyiz’ dedi" sözlerine de yer verildi. Anketlerin Türklerin eğitime değer verdiklerini ve hükümetin de ona en büyük önceliği vermesi gerektiğine inandıklarını gösterdiği de belirtilirken Avrupa’daki bütün ülkeler ve Orta Asya’dan sadece Taciklerin eğitime Türklerden yüksek öncelik verdikleri belirtildi.

AKILLI ÖĞRENCİLER İÇİN AKILLI TAHTALAR

DB internet sitesindeki "Küçük Hibe, Büyük Motivasyon" başlıklı bir başka makalede ise Türkiye’de ilkokullar için 4 bin, yüksek öğretim için ise 30 bin dolar düzeyindeki hibelerin görece küçük olduğu belirtildi. Makalede eğitimcilerin, bu miktarların bile Türk eğitim sistemini iyileştirmede ve okullaşmayı artırmada büyük önem taşıdığı görüşünde oldukları belirtildi.