Devletin insana hizmet için var olduğunu belirten Güven, "Önce vatan değil, önce insan. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. İnsanı yaşatmıyorsak, hiçbir anlamı yok" diye konuştu.

Son kararname ile Siirt'ten Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne atanan Recep Güven, bugün gazetecilerle kahvaltıda bir araya gelerek tanıştı. Diyarbakır Polisevi'ndeki toplantıya yardımcılarıyla birlikte katılan Güven, 1991-96 yılları arasında Diyarbakır'da görev yaparken can güvenliği sorunu nedeniyle saat 16.00'dan sonra sokakların boşaldığını hatırlatarak şöyle dedi:

"En zor yıllar olarak bilinir. 'Keşke yaşanmasaydı, hiç olmazsaydı' dediğimiz bir süreçte Diyarbakır'da hizmet vermeye çalıştık. Ben Polis Akademisi'nde tiyatroyu kuran insanım. Ufak tefek şiirler de yazardım. Diyarbakır'da ne tiyatroya gidebildim, ne şiir yazabildim, ne Ahmed Arif'i okuyabildim. Ankara'ya gidince Diyarbakır yavaş yavaş çıkmaya başladı. Bastrılmış duygu, hüzünlerim, belki hafif bir travma, milör travma diyebiliriz. İnsanların çektiği acıların biz de yüreğimizde hissettik. Boşaltılan her köyün aslında geleceğimize tehdit olduğunu, meçhule giden insanların herhangi bir sisteme tabi olamayacağını da biliyorduk. Belki mecburiyet, acil bir karardı. Geçmişi eleştirmek diye bir olumsuzluğa girmek istemem. Ama bugün yaşadığımız sorunun temelinde bu var."

Emniyet Müdürü Recep Güven, ailesinin 1958 yılında Üsküp'ten gelmek zorunda kaldığını, annesini 47 yıl sonra bu kente götürdüğünü, mezarlığı bulamayınca orada yıkılıp, oturup ağladığını anlattı. Güven, Doğu ve Güneydoğu'daki zorunlu göçün ciddi travmalara yol açan bir sıkıntı olduğunu ifade ederek, şöyle dedi:

"Kimimiz susarak, kimimiz uygulayarak, kimimiz kaçarak, kimimiz vurarak bu sorunu karşılıklı büyüttük elbirliğiyle. Kendi insanımızla aramızda kocaman sorunlar çıkardık. Şimdi toparlanma ve normalleşmeye çalışıyoruz. Yükümüzün çok büyük olduğunu, sadece polisle çözülmeyecek bir sorun olduğunu da biliyorum. Güvenlikçi yaklaşımlarla bu işin çözülmeyeceğini en iyi bilenlerden biriyim. 20 yıl istihbaratta görev yaptım. Hasan Cemal'in 'Barışa emanet olun' kitabını okuduktan sonra arkasında fotoğraflar bölümüne şerh düşmüştüm. 'Haklısın, ama biz çok küçüktük. Biz o zamanki sistemin hem mağduru, hem mahkumu, hem mecburu olmuştuk. İnşallah bundan sonrası elbirliğiyle bu hale getirdiğimiz sıkıntılardan, el birliğiyle çıkmaya çalışırız."

"İKİNCİ GAFFAR OLMAK KOLAY DEĞİL"

Emniyet Müdürü Güven, ne kadar hizmet edilirse o kadar kazanılacağını bildiğini, sıkıntılı bir ortamda gelmiş olmanın ağır yükü altında olduklarını belirtirken, şehit edilen Emniyet Müdürü A.Gaffar Okkan'ın görev yaptığı dönemin çok zor olduğunu, buna rağmen herkesin gönlünde taht kurduğunu söyledi.

Recep Güven, "İkinci Gaffar olmak kolay değil. Onun seviyesine ulaşmak her babayiğidin harcı değil. O en zor zamanda, en zor kararları verebilen, vizyon sahibi güzel bir insandı. Bu yüzden gönüllerde taht kurdu. Çok ciddi sorun, sıkıntılarımız var. Sorunları orta yere koyduk, yol haritası çizdik. Halk bize ciddi yardımcı oluyor. Bombayı ve asayiş şubesine gelen saldırıyı vatandaşın sayesinde engellemiş olduk. Beni şaşırtacak kadar ihbar geliyor. İnsanlar huzurlarına sahip çıkıyorlar" dedi.

Emniyet Müdürü Recep Güven, Bahçeşehir Üniversitesi'nde 2005 yılında katıldığı bir konferansta, "Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz" dediğini, eline silah alan, çoluk- çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de etkisiz hale getirilmesi gerektiğini, aksi halde yönetime devlet denilemeyeceğini kaydederek, şöyle devam etti:

"Ben bu iki duygu arasında gidip- geliyorum. Benim yitik evladım dağa çıkmış. Keşke ulaşabilseydim, ona normal bir hayat sunabilseydim, onun terörize olmasına mani olabilseydim diye ağlarım. Ağlarım yani. Her teröriste de içim ezilir. Diyarbakır'ın kaderi gözyaşı ve kan olmamalıydı. Bu coğrafya, o kadar güzel insan yetiştirmiş. Fakat şimdi canavarlar üretiyoruz. Denetimsizlik, kontrolsüzlük, insana ulaşamadığımızdan, insan odaklı hizmet veremediğimizden. Başka birşey değil. Bunda hepimizin payı var."

Emniyet Müdürü Güven, bir çocuğun dağa çıkmasında herkesin payı olduğunu, toplumdaki sıkıntı ortaya konulmadan sorunun çözülemeyeceğini, ölenlerin her birinin hayalleri, sevgilisi, aşkı olduğunu ifade ederek, "İnsanları, sevgilerini öldürüyor, yüreklerine kin koyuyoruz" dedi.

"KEŞKE BU KADAR GEÇ KALMASAYDIK"

Daha önce Diyarbakır'da görev yaparkan 5 kişilik ekip kurarak çocuğu dağda olan annelere gitmek istediğini belirten Diyarbakır Emniyet Müdürü Güven, yeni acılar çekerek bu işi sürdüremeyeceklerini ifade ederek, acıların, yeni acıları doğuracağını, yeni kinleri getireceğini, sorunu orta yere koymadan çözemeyeceklerini söyledi. Emniyet Müdürü Recep Güven, devletin hizmet için var olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Önce vatan değil, önce insan. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. İnsanı yaşatmıyorsak, hiçbir anlamı yok. Düzenimizin anlamı yok. Evet; özeleştiri, hem eleştiri. En büyük sorun annelere ve çocuklara uluşmak. Onlara belki ulaşamadığımız, çok geç kaldığımız için sorun bu halde. Polis olarak yapabileceğimiz belki mevcut öğrencinin ve annenin yüzde 1'ine ulaşmak olur. Kurum olarak tek başına becerebileceğimiz birşey değil. Tetikleyici olabiliriz ama topyekün çözüme ancak bu kadar katkımız olabilir. Projeler zinciri başlatmayı düşünüyoruz."

Emniyet Müdürü Güven, örnek olması için Kürtçe kurslarına gidip, Kürtçe'yi de öğrenceğini ekledi.