''Ergenekon'' davasında dinlenilen tanık Salih Kurt, ''dönemin Giresun Jandarma Bölge Komutanı olan tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün, Akçaabat İlçe Jandarma Komutanlığı'nda içinde kriptolu belge bulunan bir zarf unuttuğunu ve Abdullah Öcalan ile ilgili olan bu belgenin fotokopisinin kendisi tarafından Başbakanlık Teftiş Denetleme Kurulu Başkanlığı'na götürüldüğünü'' öne sürdü

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden duruşmada ifade veren tanık Salih Kurt, 1997 yılında Akçaabat İlçe Jandarma Komutanlığı'nda istihbarat ve teknoloji elemanı olarak görev yaptığını belirterek, davanın tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün, Giresun Jandarma Bölge Komutanı olduğu sırada denetim için Akçaabat Jandarma İlçe Komutanlığı'na geldiğini ve yanında bir ajandayla zarf bulunduğunu söyledi.

Küçük'ün karakoldan ayrılıp aracına binerek Trabzon'a doğru yola koyulduğunu ve yanında getirdiği zarfı orada unuttuğunu anlatan Kurt, ''Orada bulunan Nebi Uyar ve Hüseyin astsubay zarfın kime ait olduğunu bilmedikleri için açıp baktılar. İçinde kriptolu bir yazı olduğunu görünce kripto astsubayına çözmesi için verdiler. Sonradan öğrendim ki içinde PKK lideri Öcalan ile ilgili istihbarat içeren bilgiler varmış'' dedi.

-''Kriptoli zarfı başbakanlığa götürdüm''-

Zarfın fotokopisinin çekildiğini ve aslının 3 saat sonra karakola geri gelen Veli Küçük'e verildiğini aktaran Kurt, ''Ertesi gün bana bu zarfı verdiler ve başbakanlığa götürmemi istediler. Ben de götürdüm, Başbakanlık'ta benimle Teftiş Denetleme Kurulu Başkan Vekili Osman Nuri Oduncu görüştü'' ifadelerini kullandı.

Söz konusu olaydan ailesine bile bahsetmediğini ve olaydan 3 yıl sonra da vatani görevini yerine getirmek için askere gittiğini anlatan tanık Kurt, İstanbul Harp Okulu'nda yaptığı askerlik süresince 3 kez işkenceye maruz kaldığını ve son işkencede okulun matbaasına elleri ve ayakları kelepçeli olarak götürüldüğünü ileri sürdü.

Tanık Salih Kurt, işkence gördüğü sırada odada Veli Küçük'ün de olduğunu belirterek, ''Sırtıma neşter gibi bir aletle kesikler açtılar. Sırtımdaki yaralara puro ya da sigara basıp tuz döktüler. Bana sürekli zarfı soruyorlardı. Ben de yemin ettiğim için inkar ettim. Bayılmışım, gözlerimi açtığımda yatağımdaydım'' ifadelerini kullandı.

GATA'ya sevk edildiğini de belirten Kurt, burada 7 gün yoğun bakımda yattığını, bu sırada kendisine ''psikolojisi bozuk'' raporu versin diye psikiyatri başkanına baskı yapıldığını ve GATA'dan dilekçesini geri çekmesi karşılığında serbest bırakıldığını da iddia etti.

Tanık Kurt, duruşmada sanık avukatları ile Mahkeme Heyeti Başkanı Hüseyin Özese'nin sorularını da yanıtladı.

Duruşma, yarına ertelendi.