Kazakistan'da belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışan bir kişi, yerel mahkemeye dava açarak, işverenin gerekli emniyet tedbirlerini almaması sebebiyle yaralandığını ve daha sonra da gerekli can güvenliğinin sağlanmaması sebebiyle sözleşmesinin sona erdiğini belirtti.

Kusuru olmaksızın sona eren hizmet sözleşme nedeniyle ücretlerinden mahrum kaldığını ifade eden davacı, yabancı uyruklu işçilerin saldırısı sonucu yaralanması nedeniyle acı ve üzüntü duyduğunu belirterek, manevi tazminat talebiyle işvereni dava etti.

İşveren ise çalışma ortamının güvenliğinin sağlandığını, davacının yurda dönmek istemesi nedeniyle akdin sona erdiğini savundu.

Davaya bakan yerel mahkeme, işçinin talebini reddetti. Bunun üzerine çalışan davayı Yargıtay'da temyiz etti. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin manevi tazminat talebini reddeden kararı bozdu.

Yargıtay; kararda, Borçlar Kanunu'nun 47. maddesine göre cismani zarara uğrayan kişiye zararın ağırlığına ve diğer tazminat ögeleri dikkate alınarak yargıç tarafından adalete uygun bir tazminat verilmesi gerektiğine hükmedildi.