İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, TRT spikerleri Ömer Faruk Zora ve Hakan Kıra, iddianamenin 89. sayfasından başlayarak 174. sayfasına kadar okudu.

Duruşmada söz alan sanık avukatlarından Sinan Zincir, TRT spikerlerinin Türkçe'yi yanlış kullandığını, “K” harfini “Ka” olarak okuduklarını, halbuki
Türkçe'de bu harfin “Ke” olarak okunduğunu söyledi.

Spikerlerin iddianameyi olduğu gibi okumalarını talep eden Zincir, 5 sanığın sağlıklarının cezaevinde kalmaya uygun bulunmadığını, öncelikle bu kişiler olmak üzere tüm sanıkların tahliyesini istediğini kaydetti.

Kısa bir ara verdikten sonra dün ve bugün mahkemeye iletilen taleplere ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk durumlarının 13 Temmuz'da değerlendirilmesinin daha önce kararlaştırıldığını hatırlatarak, tahliye konusunda karar verilmesine yer olmadığına hükmetti.
Mahkeme heyeti, bazı avukatların, kamuoyunda “3. Yargı Paketi” olarak bilinen 6352 sayılı kanun çerçevesinde “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçuna ilişkin erteleme kararı verilmesini talep ettiklerini hatırlattı.

Bu suçtan yargılanan sanıklar hakkında “terör örgütü yöneticisi veya üyesi olmak” suçlamasının da bulunduğunu belirten mahkeme heyeti, erteleme kararı verilmesi için davanın tefrik edilmesi gerektiğini, bunun dosya kapsamı düşünüldüğünde pratik olmadığını kaydetti. Mahkeme heyeti, söz konusu talebin şimdilik reddine karar verdi.

Kürtçe tercüman taleplerinin, daha önce belirtilen gerekçelerle reddini kararlaştıran mahkeme heyeti, sanıklardan Nuriye Avşar'ın savunması için “Arapça” tercüman talebini de sanığın hazırlık aşamasında Türkçe ifade verdiğini dikkate alarak reddetti.

Mahkeme heyeti, duruşmanın 9 Temmuz Pazartesi günü, iddianamenin okunmasıyla devam edeceğini bildirdi.
Öte yandan, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde basın açıklaması yapan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, İstanbul'daki KCK davasında Kürtçe savunma yapılmasına izin verilmemesini eleştirerek, şunları söyledi:
“İnsan hakları savunucuları, doğal yaşam içerisinde her canlının kendi kökleri, yapısal özellikleriyle doğal iklim içerisinde yaşaması gibi, insanların da kendi dillerini her ortamda özgürce kullanabilmelerinin gerekli olduğunu belirterek, ana dilde savunma hakkının temel bir insan hakkı olduğunu her zaman ifade etmişlerdir.”