AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı, partilerinin 63 madde içinde yer alan demokratikleşme çalışmaları kapsamında Kürt sorununa yönelik atacağı adımların terörün istismar alanlarını çok geniş anlamda bitireceğini söyledi.

AK Parti'nin bu anlamda yürüttüğü çalışmalar dolayısıyla BDP ve çevrelerinin partilerine karşı siyasi rekabet etmek yerine düşmanlık ettiğini belirten Bağlı, BDP'nin sivil siyasetin temsilci makamı değil, silahların temsilcisi gibi durduğunu ifade etti. Bağlı, meselenin sihirli formülünün ise Doğu'daki insanları tatmin etmek, Batıdaki insanları ikna etmek olduğunu kaydetti.

Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Bağlı, MKYK üyeliğine tekrar seçilmekten dolayı memnun olduğunu dile getirdi. Bağlı, AK Parti'nin Kürt meselesine yönelik çalışmalarını bir ekip olarak yürüttüğüne dikkat çekti. Politikaların bir bütün olarak üretildiğini anlatan Bağlı, belli alanlarda üretilen politikaların diğer alanlarla çelişmemesine de dikkat edildiğini kaydetti.

"Eğer Kürtlerin yaşadığı meselelerle PKK'yı birbirinden ayırmazsak, terörü ve şiddeti birbirinden farklı kategorilerde düşünmezsek bu meseleyi kalıcı bir biçimde ve insanlarımızı rahatlatacak bir şekilde çözmemiz mümkün değildir." diyen Bağlı, şöyle devam etti: "Bu meselenin sihirli formülü şuradadır: Doğu'daki insanlarımızı tatmin etmek, Batıdaki insanlarımızı ikna etmemiz gerekiyor. Eğer Türkiye bunu çözecekse bu formüle uymak durumundadır. Bugüne kadar pek çok sorunun yaşandığının farkındayız ve bunu herkes de biliyor. Ama bu sorunların çözümünde daha çok demokrasi ve özgürlüklerin önünün açılması, evrensel standartlarda bir insan haklarıyla ilgili düzenlemelerin yapılması en azından basit bir mantık yürüttüğümüzde terörün istismar alanlarını çok geniş anlamda bitireceğini gösteriyor. Nitekim AK Parti'nin bu anlamda yürüttüğü çalışmalar dolayısıyla BDP ve çevreleri AK Parti'ye karşı siyasi bir rekabet etmiyorlar, düşmanlık ediyorlar. Bu alanlarda çok ciddi adımlar atılıyor. Bunlar şiddetten bağımsız bir biçimde insanlarımızın ihtiyaçları olduğu için yerine getiriliyor. 2023 vizyonunu düşündüğümüzde Türkiye bölgesel bir güç olma ve aktör olma yolunda ilerlerken bu meseleyi çok ciddi anlamda çözmüş olması gerekiyor. Yani kendi vatandaşlarıyla ilgili, devletin vatandaşlarıyla kurmuş olduğu bağda herhangi bir aksamanın olmaması gerekiyor."

"YENİ ANAYASA PSİKOLOJİK EŞİĞİN AŞILMASINA SEBEP OLACAKTIR"

İşin terörle olan kısmının ayrı alınması gerektiğine dikkat çeken Bağlı, yeni Anayasaya 'sihirli bir formül' olarak değil gerekli bir metin olarak bakılması gerektiğini vurguladı. Anayasanın içine çok özgürlükçü maddeler konulduğunda, okuyucular ve uygulayıcılar eğer özgürlük konusunda bir hassasiyet sahibi olmazlarsa yine farklı uygulamaların olabileceğini belirten Bağlı, yeni Anayasanın ciddi anlamda bir psikolojik eşiğin aşılmasına sebep olacağını vurguladı.

Mevcut Anayasanın balansının bozuk olduğunun altını çizen Bağlı, bu Anayasanın vesayetçi bir boyutunun olduğunu belirterek yapanların cuntacı olduğunu, o ruhu da anayasanın içine yerleştirdiklerinin unutulmamasını istedi. Bu anayasa ile ülkenin artık yönetilemediğine dikkat çeken Bağlı, her kesimin kendince bir takım fedakarlıklarda bulunarak bir uzlaşmaya varılmasının konunun çözümü için önemli bir tutum olacağını söyledi.

"TÜRKİYE'DE BİR DAHA CUNTA FAALİYETİ OLMAZ DÜŞÜNCESİ YANLIŞ"

Askeri ve bürokratik vesayetin aşılması konusunda çeşitli adımlar atıldığını dile getiren Bağlı, "Ama bu şu anlama gelmemeli: Bundan sonra Türkiye'de hiçbir biçimde bu tür bir cunta faaliyetleri içerisinde bulunacakların olmayacağı anlamına gelmez. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınması, yasal düzenlemelerin yapılması ve her bir kurumun kendi işlerini hakkıyla yerine getirebilecekleri bir şeffaflığa kamu yönetiminin kavuşturulması gerekiyor. Bununla ilgili devam eden davalar çok önemli bir referans noktası oluşturacaklardır." diye konuştu.

12 Eylül davasını örnek veren Bağlı, bu tür konuların ne zaman olursa olsun yargı tarafından sorgulanabileceğinin bilinmesi gerektiğini ifade etti. Çalışmaların bu kapsamda devam ettiğini anlatan Bağlı, çok önemli mesafelerin alındığının bilinen bir gerçek olduğunu belirterek "Ama bitti artık bütün bunları rafa kaldıralım demek çok eksik bir okuma olur." diye konuştu.

"BDP SİLAHLA KONUŞUYOR"

BDP'nin Kürt sorununun çözümüne yönelik siyasi bir rol oynamadığının altını çizen Bağlı, sivil siyasetin içinde olmalarına rağmen kafalarındaki düşünceler, sahip oldukları paradigma ve söylemlerin sivil olmadığını, tamamen silahla konuştuklarını ifade etti. Engelleyici bir işlev gördüklerini dile getiren Bağlı, terörle mücadelede devletin istihbarat birimlerinin her türlü görüşmeyi yapabileceğini, tezler üretebileceğini kaydetti. Sivil siyasetin temsilci makamı değil, silahların temsilcisi gibi durduklarını anlatan Bağlı, bunun Türkiye ve dünyada kabul görmediğini belirtti. Bağlı, bu atmosferde ve bu pozisyonda BDP ile işin siyasi olan kısmının konuşulmasının bir anlamının kalmadığını vurguladı.

Kürt sorununun PKK ile konuşulması halinde bütün Kürtlerin PKK'lı olduğu gibi bir yargının var olduğu anlamına gelebileceğine dikkat çeken Bağlı, bu yaklaşımın yanlış ve eksik bir okuma olacağını, bütün Kürtlere de haksızlık olacağını söyledi.

"Kürtler içerisinde PKK'lı olmayan her nereden bakarsanız yüzde 60 insan var. Hatta daha da fazla varolduğunu söyleyebilirim." diyen Bağlı, "Bütün Kürtler PKK'yı mı destekliyor? Böyle bir okuma yanlış okumadır. Kürtler yekpare bir bütünlük içinde değildirler ki normal olan da budur. Farklı eğilimde olan insanlar vardır. PKK'ya yakın duranlar vardır ama uzak duranlar daha çoktur. Hem siyasi tercih bakımından da bunu böyle görmek mümkündür. Kürtler sadece Doğu ve Güneydoğu'da yaşamıyorlar. Türkiye'nin batısında da yaşıyorlar ve PKK ile arasına mesafe koyuyorlar. Kürt meselesinin sadece PKK ile konuşulmasını talep ve iddia edenler, konuyu kavrama ile ilgili bir sorun yaşamaktadırlar ya da art niyetli bir okumaya sahiptirler." dedi.