Yeniden aynı hastaneye kaldırılan ve 3 gün sonra ölen erkek bebeğin ailesi, adli ve idari soruşturmalardan beklediği sonucu alamayınca, hastane hakkında 300 bin liralık tazminat davası açtı.

Kamyon şoförü 34 yaşındaki Sedat Mıdıklı'nın ikinci çocuğuna hamile olan 31 yaşındaki ev kadını eşi Remziye Mıdıklı, geçen 28 Nisan'da doğum sancıları üzerine Mersin Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne gitti.

Burada yatırılan genç kadın, 1 Mayıs'ta doğum yaptı. Bir süre kuvözde bakım altında bulunan ve kayıtlara 'Mıdıklı Bebek' olarak geçen erkek bebek, aynı gün saat 18.30'da 'öldü' denilerek hazırlanan ölüm belgesiyle anne Remziye Mıdıklı'nın ablası Halime Ünver'e teslim edildi.

MEZARLIK YOLUNDA HAREKET ETTİ

Anne Remziye Mıdıklı'nın hastanede tedavisi sürerken, beze sarılı ve küçük bir ceset torbasına konularak teslim edilen minik bebek, babası Sedat Mıdıklı ve baldızı Halime Ünver tarafından Şehir Mezarlığı'nda toprağa vermek üzere alındı.

Yolda Halime Ünver, otomobilde dizlerinin üzerinde tuttuğu ceset torbası içindeki bebeğin sıcaklığını hissederek, "Bebek yaşıyor" diye bağırdı. Torbanın açılması üzerine bebeğin nefes alıp, bacağını hareket ettiğini gören baba ve baldızı şoke olurken, bebek apar topar aynı hastaneye götürüldü.

Ölüm belgesi düzenlenen Mıdıklı bebeğin yaşadığı anlaşılınca, iddiaya göre acil servis görevlileri büyük panik ve bebeğin kabul edilip edilmemesi konusunda tereddüt yaşamaya başladı.

Yapılan görüşmeler sonucunda ölüm belgesi düzenleyen hastane, bu kez yeni bir hasta giriş belgesiyle yatışını yaparak tedavisine başladı. 5.5 aylık doğan bebek, 4 Mayıs'ta hayatını kaybetti ve hastane bebek için ikinci kez ölüm belgesi düzenleyerek aileye teslim etti.

SORUŞTURMA İZNİ VERİLMEDİ

Olayda ihmal olduğunu öne süren Mıdıklı çiftinin Cumhuriyet Savcılığı'na yaptığı şikâyet üzerine Mersin Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. V.K.'nın eşi olan Dr. A.K.K. ile ebeler M.P., M.K. ve Ü.D. hakkında soruşturma açıldı.

Savcılık, konuyu Toroslar Kaymakamlığı'na bildirerek şikâyet edilen doktor ve 3 ebe hakkında soruşturma izni verilmesini istedi. Aynı hastane ve Mersin Üniversitesi'nden bir doktorun verdiği bilirkişi raporunda ise doktor ve 3 ebenin olayda bir kusuru olmadığı yönünde görüş bildirilince, kaymakamlık soruşturma izni vermedi. Ailenin bu karara yaptığı itiraz da Adana Bölge İdare Mahkemesi'nce reddedildi.

Soruşturma izni verilmemesi üzerine aile ise hastane hakkında geçtiğimiz günlerde 300 bin TL'lik maddi ve manevi tazminat davası açtı.

ÇOCUĞUM NEFES ALIYORDU

Çocuğunun ihmal sonucu öldüğünü öne süren baba Sedat Mıdıklı, yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Eşimin şiddetli sancıları vardı. Hastaneye götürdüm. Doktor kontrolünden sonra serum verildi. Eve göndereceklerdi ama düşük tehlikesi nedeniyle yatırıldı. Üçüncü günün sonunda eşimin saat 05.30 gibi sancıları arttı. Daha sonra annem yanıma geldi, eşimin doğum yaptığını ve çocuğun sağlıklı olduğunu söyledi. Çok sevindim. Aradan 25 dakika sonra annem yeniden yanıma geldi ve çocuğun öldüğünü söyledi. Ölüm belgesi ile beraber baldızıma çocuğumu mavi bir beze sararak ceset torbasına koyup bize teslim etti. Eşimin çocuğun öldüğünden haberi bile yoktu, söyleyemedik. Baldızım, ben ve annem çocuğu mezarlığa götürüyorduk. Baldızım arkada, 'Çocuk sıcak, hareket ediyor' diye bağırdı. Arabayı durdurduk annem ceset torbasını açtı ve çocuğumuzun nefes aldığını gördük. Ayakları ve parmakları oynuyordu."

BABADAN HASTANEYE SUÇLAMA

Minik yavrusunun konulduğu ceset torbasını ömrü boyun tek hatıra olarak saklayacağını da ifade eden acılı baba Sedat Mıdıklı daha sonra yaşananları da şöyle anlattı:

"Hastaneye götürdüğümde, 'Ölü diye teslim ettiğiniz çocuk yaşıyor, acil mücadele edin' diye bağırınca herkes şok oldu. Önce çocuğu müdahale odası gibi bir yere aldılar. Orada uzun süre beklediler. Kuvöze koymak yerine normal bir odada beklettiler. Hastaneye girişini yapamadılar. Çünkü ölü diye çocuğu bana verdiler, 2 saat geçtikten sonra yeniden girişini yapmak zorunda kaldılar. Ben çocuğumu canlı getirdim. İlk ölüm raporu 01.05.2014 ölüm saati 18.30 yazıyor. Yeniden hastaneye kabul edilişi ise 21.48 olarak kayıtlara geçildi. Yani aradan 2 saat 18 dakika geçti. Hastanede 3 gün yaşadıktan sonra solunum yetmezliğinden dolayı hayatını kaybetti. İkinci ölüm raporu da 04.05.2014 ölüm saati 21.03 olarak kaşeli imzalı bir şekilde yeniden ölüm belgesi düzenlenerek bize teslim edildi. Bu olay bir ihmaldir. Bu nedenle savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ancak, kaymakamlık soruşturma izni vermedi. Şikâyet ettiğim doktorun eşi Mersin Devlet Hastanesi'nde başhekim olarak görev yapıyor. Burada bir doktor dayanışması var. Bu olay büyük bir skandaldır, Bakanlığın ve ilgili birimlerin bu olaya el atması gerekir. Şikâyet ettiğimiz doktor başhekimin eşi olduğu için soruşturma sırasında korunmuştur."

"ÇOCUĞUM İHMAL YÜZÜNDEN ÖLDÜ"

Yaşamasına rağmen yeni doğan çocuğu için ölüm belgesi düzenlenmesine tepki gösteren anne Remziye Mıdıklı ise, "Birkaç gün hastanede kaldım, doğum kendi müdahalemle gerçekleşti. Hatta ben tek başıma olduğum sırada kendimi pencereden atmayı bile düşündüm, çok acı çektim. Başımda doktor da yoktu ebe de. Bebeğimin ölümü ihmaller yüzünden. Doktorun ihmali yüzünden çocuğum öldü. Sonuna kadar davacıyım. Adalet sağlansın istiyorum" diye konuştu.

"'ÖLÜ' DEDİKLERİ ÇOCUK 3 GÜN YAŞADI"

Minik bebeği hastanede ceset torbası içinde teslim alan 2 çocuk annesi teyze Halime Ünver ise şunları söyledi:

"Bebeği ben doğum anında da gördüm kolunu kımıldattı. Daha sonra bebek ölü diye verildi bize. 'ölü doğdu canlı değildi' dendi. Ancak, ölü dedikleri çocuk 3 gün yaşadıktan sonra öldü. Bu olayda ihmali olanların cezalandırılmasını istiyorum.