Mehmetçik Vakfı'nın yayınında yer verilen bağışçıların öyküsü dikkat çekti.
Yayında, Mehmetçik Vakfı'nın okuttuğu "Küçükken Mehmetçik Vakfı'nın gönderdiği paraları ve kıyafetleri babam gönderdi, babam askerde sanıyordum" diyen Şehit Kızı Öğretmen Serpil Şahin Yardımcı'nın, topladığı atık kağıt ve gazetelerden elde ettiği parayı bağışlayan Nazmiye Nine'nin öyküsü de yer aldı.


NAZMİYE NİNE'NİN ÖYKÜSÜ...

Vakfın yayınında topladığı atık gazete ve kağıtların gelirini Mehmetçik Vakfı'na bağışlayan Nazmiye Nine'nin öyküsü şöyle yer aldı:

Anadoluhisarı Mahallesi'nde herkesin tanıdığı bir isim o. İsmi öyle efsaneleşmiş ki, mahallenin meydanına büstünü bile dikmişler. Türkiye'nin en yaşlı ve en uzun süre görev yapan muhtarı, Anadoluhisarı'nın yardım meleği

"Nazmiye Annesi", gün ağarmadan topladığı gazete ve k'ğıtları satarak gelirini Mehmetçik ailelerine gönderen, Mehmetçik Vakfının eli öpülesi bağışçısı Nazmiye Korkmazlar Türkiye'nin en yaşlı muhtarı unvanını kimselere kaptırmayan Nazmiye Korkmazlar, Trabzon Sürmene kökenli bir balıkçı ailenin kızı olarak 1916 yılında Sarıyer'de dünyaya geldi. Yoksulluk yakasını hiç bırakmadı. Yaşamak için önce evlere temizliğe gitti, kazancı yetmeyince eşiyle birlikte balıkçılık yapmaya başladı. Kışın Anadoluhisarlı balıkçılarla birlikte, tek kadın olarak

denize açıldı. İnşaat işçiliğini bile denemekten çekinmedi, kahvehane işletti. Daha sonra bugünlere uzanan muhtarlık dönemi başladı... Bacaklarındaki menüsküs bu denli artmadan önce, kağıt ve gazeteleri topladığı deposunda, muhtarlıktan daha çok vakit geçiriyormuş Nazmiye Hanım. Sattığı k'ğıt ve gazetelerden elde ettiği geliri Mehmetçik Vakfına bağışlıyor...

"28 ŞUBAT"TA TUTUKLANAN EROL ÖZKASNAK'IN ERMENİ BAĞIŞÇIYA YANITI

Kitapta yer alan belgelerden birine göre, Ermeni asıllı ABD vatandaşı Ara Misakyan, 1988 yılının 17 Şubat'ında T.C. W ashington Büyükelçiliği Kara Askerî Ataşesi Kurmay Albay Erol Özkasnak'a yazdığı mektupla TSK Mehmetçik Vakfına bağışta bulunmak istediğini belirterek, örnek bir davranışa imza attı. Mektubunu Yedek Subay Teğmeni diye imzalayan Misakyan, "Ben New York C.'nin 200 ml kuzeyinde Binghamton'da yaşayan bir Türk'üm. Dün arkadaşlarımdan 'Mehmetçik Vakfı' kurulduğunu duydum, ben de çapıma göre böyle çok büyük ve lüzumlu Vakfa yardım etmek istiyorum. Sizlerden, bu Vakfa yönelik çekimi kime ve nereye yollamam gerektiği ve başka bir şekilde yardımım dokunursa iki satırla bana bildirmenizi çok rica ediyorum. Sağolun. Mehmetçik'e ve tüm Türk Silahlı Kuvvetlerinde vazifelerini gören sizlere hürmetim, saygım ve güvenim sonsuzdur" diye yazdı. Özkasnak'ın yanıtı ise şöyle oldu:

"Değerli ve gurur verici mektubunuzu aldım. Çok memnun oldum ve duygulandım. Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı, görevi esnasında sakat kalan, hayatını kaybeden Mehmetçik'e, onun geride bıraktığı ailesine ve yetimlerine devletimizin verdiği güvenceye ilave, sosyal ve ekonomik destek sağlamak amacına yönelik olarak kurulmuş olan bir Vakıftır. Yardımlarınızı aşağıdaki banka hesap numaralarına yatırabilirsiniz. Yurdumuzdan uzakta Türk olmanın gururunu, yurt ve Mehmetçik sevgisini daima gönlünde yaşatmış bir kişi olarak sizi bu örnek ve anlamlı davranışınızdan dolayı kutlar saygılarımı sunarım."

ZEKİ MÜREN VASİYETİNİ NASIL DEĞİŞTİRDİ?

Vakfın yayınında birkaç sayfa da Vakfa büyük miktarda bağış yapan Zeki Müren'e ayrıldı. Emekli Tümgeneral Zeki Müren'in Mehmetçik Vakfı'na bağış sürecini şöyle anlattı:

Tarihini tam olarak hatırlamıyorum, ancak yine bir televizyona çıkmış ve açıklamalarda bulunmuştum. Ertesi gün gazete ve televizyon haberlerinde Sayın Zeki Müren'in mal varlığının yarısını Mehmetçik Vakfına, diğer yarısını da Türk Eğitim Vakfına bağışladığını öğrendim. Hemen Sayın Zeki Müren'i telefonla aradım. Yardımcısı istirahat ettiğini, gerekirse kendisinin arayabileceğini söyledi. Yaklaşık bir saat sonra kendileri beni aradı, yarım saat telefonla konuştuk. Harp Okulunda iken onun bestelerinin eşliğinde 19 Mayıs gösterileri yaptığımızı hatırlattım. "Nasıl unuturum o mutlu günleri?" dedi. Çok mutlu olduğunu ifade etti. Madalyasını vermek üzere Bodrum'a geleceğimi söyledim. "Siz Kamp Komutanına gönderin ben ondan alırım" dedi. Anladığım kadarı ile zahmet vermek istemiyordu. O bölgedeki garnizonları ziyaret edecektim, madalyayı kamp komutanına bıraktım. Ankara'ya dönüşümde Zeki Müren Bey telefonla aradı. Hem ağladı hem de teşekkür etti. Ölmeden önce televizyonda söylediklerini bana nakletti. "Kıymetli paşam, hayatımın en büyük ödülünü aldım. Bu emaneti birkaç kilit altında saklayacağım. Çok teşekkür ederim" dedi. Yaklaşık bir ay sonra malum televizyon programında madalyamızı gösterdikten sonra fenalaşarak hayatını kaybetti. Daha sonra paylaşım konusu için Türk Eğitim Vakfı yetkilileri ile konuştuğumuzda Vakıf Genel Müdür Yardımcısı Güsel Bilal olayı şöyle anlattı: "Bir gün Sayın Zeki Müren beni aradı. Utana sıkıla vasiyetini değiştirip değiştiremeyeceğini sordu. Gerekçe olarak da Mehmetçik Vakfının programlarını televizyonda izlediğini ve çok duygulandığını, dolayısı ile yardım etmek istediğini söyledi. Ben de Mehmetçik Vakfının çok saygın bir kurum olduğunu, oraya yapılacak her yardım ve bağışın kendi vakfımıza yapılmış kadar hayırlı olacağını dile getirdim. Bunun üzerine Sayın Zeki Müren vasiyetini değiştiriyor. Mahkeme safahatı dahil vasiyet işlemleri yaklaşık yedi-sekiz ay sürdü. Bu safhada her iki vakıf personelinden oluşan bir heyet mükemmel bir ortak çalışma ile paylaşım sürecini başlattı."

"VAKFIN GÖNDERDİĞİ KIYAFETLERİ BABAM GÖNDERDİ, O ASKERDE SANIYORDUM"

Dergi için, Mehmetçik Vakfı'na ilişkin değerlendirmede bulunan şehit kızı Öğretmen Serpil Şahin Yardımcı, çocukken Vakfın gönderdiği para ve kıyafetleri babasının gönderdiğini, babasını askerde sandığını ifade etti.

Şehit çocuğu Muğla Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisi Abdülhalim Aydoğan da kendinin ve iki kardeşinin, Vakıf'tan aldıkları yardım sayesinde okuduklarını belirterek, "Hedefim Mehmetçik Vakfı'na olan vefa borcumu ödemek, Vakfın bağışçısı olmak. Mehmetçik Vakfı olmasaydı, biz okuyamazdık" dedi.

KURTULUŞ SAVAŞININ KÜÇÜK MEHMETÇİKLERİ...

Milli Mücadelede Küçük Mehmetçikler: Gazi Mehmet, Şehit İsmail. Antep mıntıkasında bunların en meşhurları Antepli Kebapçı Said Ağa'nın oğlu Mehmet, Şahin Bey'in oğlu Hayri, şehit yol ağasının oğlu Mehmet Ali, arzuhalci Ali Efendi'nin oğlu İsmail adındaki 11-12 yaşlarındaki çocuklardır. Bu çocuklar Arslan Bey'in başında bulunduğu milis kuvvetlerin içindeydiler. Diğer Kuvayımilliyeciler gibi silahlı olup, yeri geldiğinde çatışmalara katılıyor ve çoğu zaman da istihbarat hizmetinde bulunuyorlardı. 12 Yaşındaki Nezahat Onbaşı: Tabur Komutanı Binbaşı Halit Bey'in kızı olan 12 yaşındaki Nezahat, bu küçük yaşına rağmen elinde silahı, asker kıyafetli olarak Türk ordusuyla birlikte çeşitli muharebelere katılmıştı. Bu çocuk, Milli Mücadele boyunca 70'inci Piyade Alayı'nın bir mensubu olarak alayla birlikte tam bir asker gibi cepheden cepheye koşuyordu. Hatta bu alaya, o bölgede "Kızlı Alay" denmişti. Ata binmesini ve silah kullanmasını çok iyi bilen ve kendisine Tümen Komutanı Ahmet Derviş Paşa tarafından "onbaşı" rütbesi verilen bu kız çocuğunun kahramanlığı ve fedak'rlıkları TBMM'nin oturumlarına dahi konu olmuştu. İlk nakit bağışçısı: Mehmetçik Vakfı'nın kuruluşundan sadece bir hafta sonra 24 Mayıs 1982 tarihinde 50 bin TL bağış yaparak Mehmetçik Vakfının ilk nakit bağışçısı olan Abdurrahman Eren, "Mehmetçik Vakfının kurulduğunu ilk önce Hürriyet Gazetesi'nden öğrendim, daha sonra Genelkurmay Başkanlığına telefon açtım. Vakfın hesap numarasını öğrenip Vakfa ilk bağışı ben yaptım. Kurbanımı da Vakfa bağışlıyorum. Bundan gurur duyuyorum. Vakfı, sizleri böyle görmekten göğsüm kabarıyor. İmk'nım olduğu sürece bağış yapmaya devam edeceğim" sözleriyle duygularını dile getirdi.

İlk gayrimenkul bağışçısı: 23 Ekim 1985 tarihinde Adana Mihmandar Köyündeki tarlasını bağışlayan merhume Hafize Atabey, Vakfa ilk gayrimenkul bağışında bulunan hayırsever oldu. Vakıf, kuruluşunun ilk yılını şehit olan ve herhangi bir nedenle hayatını kaybeden atmış üç Mehmetçik'in yakınlarına, bir engelli Mehmetçik'e ve otuz yedi Mehmetçik çocuğuna yardım yaparak tamamladı. İlk bakım ve öğrenim yardımı: Edanur ve Kalbinur Özen kardeşler 10 Kasım 1983 tarihinde Vakıftan ilk kez bakım ve öğrenim yardımı alan çocuklar oldu.

-Tınaztepe kardeşler: Bakırköylü Tınaztepe kardeşler 155 adet işyerini Mehmetçik Vakfı'na bağışladılar.

-Alman asıllı kontes torunu Süheyla Marianne Margarete Yeğen, paha biçilmez antikalarını Mehmetçik Vakfı'na bağışladı.

-Vakfın en büyük bağışçıları arasında 53 iş yerini bağışlayan Zühran ve Mehmet Adnan Cezmati de yer aldı.

-Albay Mehmet Sadullah Kıray ile Emine Eşref Kıray'ın kızı Ezel Gülen Kıray, milyonlarca liralık servetini Mehmetçik ailelerine bıraktı.