Davutoğlu, Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cuda ile Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde bir araya geldi.

Görüşme sonrası yapılan ortak basın toplantısında konuşan Davutoğlu, bölgede, özellikle Suriye'de yaşanan önemli gelişmelerden en fazla etkilenecek ülkelerin başında Türkiye ve Ürdün'ün geldiğini belirterek, bu sürecin başından itibaren Ürdünlü mevkidaşı ile mümkün olduğunca sık ve yoğun görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Seul'de Ürdün Kralı Abdullah ile yaptığı görüşmede, bu kanalın sürekli açık tutulması ve muhtemel gelişmeler karşısında ortak tutum alınması yönünde prensip kararı aldığını hatırlatan Davutoğlu, konuk Bakan Cuda ve ekipleriyle birlikte son Annan misyonu çerçevesinde yaşanan gelişmeleri ele aldıklarını ifade etti.

Davutoğlu, iki ülkenin de üç önemli konuyu ele aldığını belirterek, bunlardan ilki olan insani durum konusunda şu bilgileri verdi:

“Suriye'de insani durum kötüleştikçe Türkiye ve Ürdün'e dönük mülteci akışında yoğunluk oluyor. Türkiye'de 25 bine yakın tanımlanmış geçici sığınmacı var. Tanımlanmıştan kastım, bizim konteyner ya da çadır kamplarında kalanlar. Ürdün'de ise 100 bine yakın sığınmacı var, fakat bunların büyük kısmı Ürdün toplumu içinde yaşamaya yöneliyorlar ve orada sosyal hayatın içinde bulunuyorlar. 6-7 bin civarında da sınırda, kamplarda bulunuyorlar.”/_np/3650/16353650.jpg

"TEDBİRLERİ GÖZDEN GEÇİRDİK"
Davutoğlu, uluslararası alanda sığınmacıların sayısının artması durumunda hangi mekanizmaları hayata geçirecekleri konusuna değindiklerini ve daha fazla sayıda sığınmacının sınırlarına gelmesi durumunda alınabilecek tedbirleri gözden geçirdiklerini aktardı.

İkinci olarak Suriye içinde kötüleşen güvenlik durumunun iki ülke üzerindeki muhtemel etkilerini de ele aldıklarını söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sayın Annan'ın 6 maddelik planı çerçevesinde dün saat 06.00 itibariyle başlayan ateşkes şartlarının ne kadar gerçekleştiği konusunda karşılıklı bilgilerimizi paylaştık. Bu konuda da kaygılarımız aynıdır. En başından itibaren Türkiye ve Ürdün olarak sayın Annan'ın planına destek verdik. Bunun Suriye yönetimi için son şans olduğunu vurgulayageldik. Dün itibarıyla çatışmalarda bir düşüş söz konusu olmakla birlikte belli mahallerde çatışmaların halen sürdüğü, tankların şehirlerden çekilmesi taahhüdü... Şehirlerin meydanlarından ve sokaklarından çekilmekle birlikte, şehrin etrafında hala büyük ölçekte mevcudiyet söz konusu olduğu bir vaka. Bugün önemli bir gün. Cuma günü. Genellikle olayların cuma namazı sonrası artabilme trendinin olduğu bir gün. Bu da ateşkesin sürdürülebilirliği anlamında önemli bir gösterge olacak. Bunun da tabii asgari şartlarından birisi barışçıl gösteri yapanlara silahla mukabelede bulunulmaması.”

Üçüncü olarak gelişmelerin bölgesel dengelere etkisinin de konuşulduğunu ifade eden Davutoğlu, iki ülkenin de bölgesel istikrara büyük önem verdiğini, bu bağlamda sürekli istişarelere devam edeceklerini anlattı.

"SİYASİ ÇÖZÜM KONUSUNDA HEMFİKİRİZ"
Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cuda da Suriye krizi başladıktan sonra Türkiye ile yoğun bir temas içerisinde olduklarını ifade ederek, krizin başından itibaren sürdürdükleri görüşmelerin yansımalarının da olduğunu belirtti.

Son dönemde de bu yılın başından itibaren Davutoğlu ile İstanbul'da birçok görüşme gerçekleştirdiklerini, bunlardan birinin Suriye Dostları Toplantısı olduğunu anlatan Cuda, 2. Abdullah ile Başbakan Erdoğan arasında da yapılan görüşmeler sonucunda iki ülkenin dışişleri bakanları ve ilgili kurumları arasında istişarelerin sürdürülmesi konusunda bir anlaşma bulunduğunu kaydetti.

Cuda, bugünkü görüşmenin birkaç eksen üzerinde geçtiğini, esas konunun insani yardım olduğunu vurgulayarak, “Suriye'nin kuzey ve güneyden komşusu olan Türkiye ve Ürdün olarak özellikle Suriye halkının çıkarının korunması temel eksenimizdir. Bu konuya çok özen gösteriyoruz” dedi.

Ürdün'de şu anda yaklaşık 100 bin Suriyeli mültecinin bulunduğunu, 7-8 bin Suriyeli'nin de illegal yollardan ülkesine giriş yaptığını anlatan Cuda, “Suriyeli mülteciler bizim Ürdünlü vatandaşlarımızın ekmeklerini paylaşmaktadırlar. Ürdün Haşimi Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti, Suriye'de siyasi çözüm konusunda hemfikirdir. Siyasi çözümün önde olması gerekiyor. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler ve Arap ligi bağlamında da girişimlerin devam etmesi konusunda da Türkiye ile hem fikiriz” diye konuştu.

Son dönemde gelişmeleri yakından takip ettiklerini, özellikle de taahhütlerin yerine getirilmesi konusunu takip ettiklerini kaydeden Cuda, Kofi Annan'ın inisiyatifi bağlamında 10. günde Suriye ordusunun köylerden, şehirlerden geri çekilmesi ve ateşkesin sağlanması gerektiğini belirtti.

Bu konuyu şüphesiz ki bütün dünyanın takip ettiğini vurgulayan Cuda, “Biz Suriye halkının çıkarı bağlamında siyasi çözümün sağlanması, Annan Planı'nın gerçekleşmesi ve başarıya ulaşmasını temenni ediyoruz” şeklinde konuştu.

Nasır Cuda, Suriye'nin komşuları olarak Lübnan ve Türkiye'nin Suriye'ye erişim kanallarını muhafaza etmesi ve açık tutması gerektiğine işaret ederek, “Suriye'nin bu zorluktan çıkması, kanların ve bu şiddetin durdurulması için 2 ülke olarak görüşmelerimiz devam edecektir” dedi.

"ULUSLARARASI YARDIM ALMAYA BAŞLADIK"
Konuşmasının ardından soruları cevaplandıran Davutoğlu, “insani yardım konusunda BM ve başka organizasyonlardan yardım teklifleri gelip gelmediği” konusundaki soru üzerine, mültecilerin sayısının artışı ve yaşanan gelişmelere paralel olarak ilgili kurumlar nezdinde müracaatlarda bulunduklarını söyledi. Davutoğlu, “Bugüne kadar bütün bunları milli kapasitemizle yaptık. Ancak sorunun sürekli bir tırmanış içine girmesi ve mülteci sayısında muhtemel artış da göz önüne alınarak, ben hem Ban Ki-mun'la, hem Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres ile görüşmeler yaptım. Bundan sonra uluslararası yardımlar almaya başlayacağız. Aslında başladık da fiilen. Bugün Ürdün'le de birlikte bu çabaları koordine ederek müracaatlarda bulunma kararı aldık” diye konuştu.

Cuda da aynı soru üzerine, uluslararası örgütlerle irtibatlarının devam ettiğini dile getirerek, Ürdün'ün kaynaklarının ekonomik açıdan özellikle enerjide sınırlı olduğunu ve Ürdün'ün sıkıntı yaşadığını söyledi.

Suriyeli mültecilerin tabii ki ülkesine bir yük getirdiğini, bunun da endişe verici olduğunu kaydeden Cuda, her şeye rağmen mültecilerin sağlık, eğitim, enerji gibi bütün temel hizmetlerinin sağlandığını kaydetti.