Türk Metal Sendikası’nın Büyük Anadolu Oteli’nde gerçekleştirilen 14. Olağan Genel Kurulu’na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir konuşma yaptı. Nüfusun arttığının ancak sendikalı işçilerin sayılarının azaldığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’de kayıt dışı çalışmanın yüzde 42 olduğunu ve sendikacılığın önündeki en büyük tehdidin kayıt dışı çalışma olduğunu söyledi. Bir iş yerine sendika giriyorsa orada kayıt dışı çalışmanın olmayacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Çünkü toplu sözleşme var. Kimin ne kadar mesai yaptığı, kimin ne kadar ücret aldığı var. Kayıt dışı çalışma sıfır. Hükümet kayıt dışı çalışmayı önleyeceğini söyledi. Nasıl önleyecekler, ceza yazacağız, şunu yapacağız, bunu yapacağız. Bunlarla olmaz.

Yasalarla cezalar önlenseydi, hiçbir ülkede cezalar olmazdı. Olayı sağlıklı çözmenin yolu yasalara uygun örgütlenmeden geçer. Bakın size söz verildi. Bize yalan söylediler inandık kaybettik diyorsunuz. Demokrasilerde kural şudur; Birisi beni kandırıyorsa, ben sandıkta oy vermem. Beni kandırıyor, ben oy vermeye devam ediyorum. 'Kusura bakmayın bu seçimlerde gereğini biz yapacağız' diyeceksiniz. İşte o zaman o ülkeye demokrasi gelecektir" diye konuştu.

"İŞ KAZALARI ÖNLEMENİN YOLU SENDİKADAN GEÇİYOR"

İş kazalarının arttığını ve son 9 yılda iş kazasında yaşamını yitiren işçi sayısının 10 bin 804 kişi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Terörde bu kadar kayıp verilmedi. Birde iş kazası sonucu iş göremez durumuna düşenler var. Bunlarda 14 bin 665 kişi. Peki ne kadar iş kazası oldu bu ülkede son 9 yol içerisinde 735 bin 800 iş kazası oluyor. Bu iş kazalarında işçiler mağdur oluyor. İş kazasını engellemenin yolu da sendikacılıktan geçmektedir. Çünkü sendika işçisini eğitir” dedi. Tersanelerdeki iş kazalarında bir çok insanın hayatını kaybettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden işçilerin tamamının kayıt dışı işçiler olduğunu ifade etti.

"TBMM ÇATISI MEŞRU BİR ZEMİN DEĞİL Mİ?"

Konuşmasında partisinin “Kürt Sorunu” çözümüne de değinen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

“Bizim huzura ihtiyacımız var. Bizim barışa ihtiyacımız var. Bizim bir arada yaşama idaresini özgürce haykırmaya ihtiyacımız var. 30-35 yıldır çözülmeyen bir sorun var. Nereye gitsem hangi şehit ailesini ziyaret etsem. İster anne olsun ister baba… Söyledikleri bir cümle var ‘İnşallah bu son olur, bizim çocuğumuz hayatını kaybetti başkasının çocuğu ölmesin’ diyor. Peki siyasetçinin söylediği bir cümle var onlarda ‘Anar ağlamasın’ diyorlar. İyide analar ağlıyor.

Peki nasıl ağlamayacak. Sözle olmaz ne yapacağız, biraraya geleceğiz konuşacağız. TBMM’nin çatısı altında. Kimler gelecek, 4 siyasi parti biraraya gelsin. Bu işi kim çözecek… Bu işin sorumlusu kim diye sorsanız, anamuhalefet partisi genel başkanı olarak söylüyorum. Bu işin sorumlusu siyaset kurumudur. Çözüm üretmiyor. Biz şunu söyledik. Gelin oturalım ve konuşalım. Efendim biz gelmeyiz, niye gelmiyorsun. TBMM çatısı meşru bir zemin değil mi?. Meşru bir zemin altında biraraya gelip konuşmak siyasi partilerin görevi değil mi? Anayasa konusunda biraraya geliyoruz. Uzlaşamazsak kimse ölmüyor. O zaman terör konusunda niye biraraya gelmiyoruz.”

"BİRİLERİNE NASİHAT VE ÖĞÜT VERMEK GİBİ BİR HAKKIM YOK"

“Biraraya geleceğiz, biraraya gelmek için söyledim; ‘üslubumuzu yumuşatacağız’ ve daha saygılı bir dil kullanacağız” diyen Kılıçdaroğlu, “Birileri bunu duysun diye söylüyorum. Birilerine nasihat ve öğüt vermek gibi bir hakkım yok. O ister şeyh Edebali’nin sözlerine bakabilir. Orada nasihatler var. Ben şunu söylüyorum biraraya gelelim ve konuşalım. Türkiye’nin temel sorunudur. Şehitlerimiz her inançtan, her görüşten, her türden insanımız var. Ölen bizim insanlarımız, ağlayanlar bizim insanlarımız.

Çözelim bu sorunu Ben bu talebimi yeniliyorum. Her yerde söylüyorum. Bu konuda biraya gelmeyecesek hangi konuda bir araya geleceğiz. 30-35 yıldır çözülmeyen bir konuda biraraya gelmeyeceksek hangi konuda biraraya geleceğiz. Söylediğimi her zaman söylüyorum. Biraraya gelmek durumundayız. Sizlerden rica ediyorum. Her siyasal parti liderine çağrı yapıyorum. Parlamentonun çatısı altında biraraya gelin. Oturup konuşun. Şöyle bir algıda oluşmasın. Sanki biz illa şu olsun diye bir dayatmanın da içinde değiliz. Belki benim görüşümden daha iyisini başta bir siyasi parti lideri veya yöneticisi söyler. Akıl akıldan üstündür demişler. Niçin biraraya gelmiyoruz” diye konuştu.

"TBMM’DE BU SORUNU BİZ ÇÖZMEZSEK BAŞKA MAHVİLLER DEVREYE GİRER"

Terör sorunun TBMM’de milletvekilleri ve genel başkanlarının çözemediği takdirde başka mahvillerin devreye gireceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu ülkenin dinamikleri, bu ülkenin insanı kendi sorunu çözmek zorundadır. Biz ulusal kurtuluş savaşını verirken başka yerlere mi? Danıştık. Başka yerlerden mi? Görüş aldık. Kendi özgür irademizle kurduk. Kendi bayrağımıza, kendi ulusumuza sahibiz. Bir araya gelmek bizim kültürümüzde de var. Akil adamlar dedik, itiraz ediyorlar. Osmanlıdan gelir bu gelenek. Bir şey olur, bir kanaat önderine danışırız. Ben hem siyaset kurumu ve sivil toplum kuruluşları biraraya gelsin diyoruz. Bana göre düştüğü kadar herkese görev düşüyor.

Misak-i Milli sınırları içerisinde bu çoğrafyayı bir barış içerisine dönüştürmek istiyoruz. Yapabilirsek Türkiye gerçek bir anlamda sıçrama yapar. Falanca ülke destek verecek çözeceğiz. Peki sizin iradeniz nerede. Milli irade ve TBMM nerede. Ben niye çözemiyorum. Benim ne eksiğim var. Benim düşünen insanım yok mu? Benim sorunları çözme yeteneğim yok mu? Hepsi var. Önce bizim kendi irademizi TBMM çatısı altında biraraya getirmemiz lazım. Ön yargısız biraraya getireceğiz. Kimse kimseyi suçlamayacak.

Hoş görüyle dinleyeceğiz ve katılmadığımız cümleleri de dinleyeceğiz. Demokrasinin gereğinin bütün adımları ile yerine getireceğiz. O zaman göreceksiniz ki bu ülkede barış ve huzurunu sağlayacağız. Bu benim en büyük arzum. Sizlerin de en büyük arzusu. Kim bu ülkede bir insanın burnu kanasın ister. Bu ülkeyi cennet gibi yapmak varken, huzur içinde yaşamak varken neden cehenneme çevirelim” dedi.