Maçın çok uzun bir bölümünü on kişi oynar gibiydi Trabzonspor.
Hal böyle olunca; Mustafa Reşit hoca ve onun talebeleri kendileri sahada koşarken, karşılaşmayı stadyumda izleyenlere en az bir "on bin metre", ekran başında izleyenlere ise; net bir "beş bin metre" koşuluk efor sarf ettirdi.
Trabzonspor'un iyi başladığı karşılaşmada böylesi mahkum bir görüntü vermesi aslında bilindik bir durum bizler için.
Böyle oynuyor, böyle sonuç elde ediyor Trabzonspor.
Kapanmayı öğreniyorken; gol yememeyi, puanlar toplamayı alışkanlığa dönüştürüyor...

***

İyi başladı dedik...
Zira Colman'ın daha maçın ilk 15-20 dakikalık bölümde, kendine çizdiği bir daire etrafında müthiş performansına tanık olduk.
Oynamayı özlediği her halinden belli iken, maç eksiğinin de engel teşkil edebileceğini düşündük.
Öyle de oldu. Karşılaşmada onun varlığı ve yokluğu sonuç almada bariz etkili oldu.
Rehabilite edilmiş bir Colman, maçlar aktıkça kazanan Trabzonspor'un en önemli ismi olacaktır. Çünkü mevkisinde alternatifsiz...

***

İyi oyun, kötü oyun bir tarafa Trabzonspor Avrupa Ligi'nde 10 puan topladı. "Zayıf takımlarla oynadı, güçlü takımlar karşısında da bir görmek lazım"cılar... Bana Şenol Güneş'in Dünya üçüncülüğünü aldığı dönemleri anımsatıyor...
Orada eleştirileri dışarıdakiler, burada ise içeridekiler yapıyor...
Tek ve anlamlı fark da bu....

***

Not: Dün"Trabzonspor, en güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen hayali bir kahramandı" diyen şair ceketli çocuk Kazım Koyuncu'nun doğum günüydü...

Galibiyetin kıymetini bilmem anlatabiliyor muyum?