Ülkenin siyasi, ekonomik ve toplumsal gündemi çok yoğun…
Zorlu bir maratonun son metrelerindeki gibi…
Bir o, bir öteki dakikalar içersinde öne geçiyor…
Ortalık toz duman içersinde…
Bir telaş var,”Kaybetmek korkusu” telaşı…
Kaybettiğini bilmenin telaşı demek daha doğru olmalı.
”Tenekeler” çalınıyor saraylarda “padişahın” uykularını kaçıran…
Rüyaların parçalanmasının telaşıyla saraylardan kaçırılacaklar apar-topar valizlere yerleştiriliyor.
Hazineleri boşaltıyor ülkenin…
Kırk yamalı bir bohçaya dönmüş bir hukuk sistemi.
Değiştirilerek güçlünün hukuku esas haline getirilmiş.
Başta anayasası olmak üzere bütün yasal düzenlemeleri ya işlem ya da ilgililerin çıkarlarına uygun hale getirilmiş bir“sistemsizlik manzumesi” güçlünün hukuku esas kabul edilmiş..!
Ya yağma ve işgalin esiri olarak imha olan bir toplum olmanın “kader” olduğunu kabullenerek uçurumun dibinde parçalanan kocaman bir kar yumağı olmak..!
Ya da toplumsallığın, aklın, bilimin esas alındığı yeniden yapılanmayı gerektiriyor bu ülke…
Uluslararası güçlerin tasarımladığı değil, kendisinin kendini yönettiği bir ülke olmak istiyor toplum.
Bu istek ve iradeye karşı olan bir yasa, “maden kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun”, “güçlülerin/paydaşların yasası” TBMM’de kabul edilmişti…
Tam bir yağma, işgal, inkar ve güçlülerin kanunu..!
Anayasa mahkemesinin iptal ettiği 2 maddesini yeniden düzenlemek yerine,
23 maddeden oluşan ve 3 kanunu daha değiştiren bir torba kanun olması özelli ile “torbaya” doldurulanlardan…Nasıl mı?
Başta zeytin yasası olmak üzere,orman yasası ve yaban hayatı doğa koruma kanunlarında yaptığı değişikliklerle.

Orman yasasında yapılan değişiklikle Kaz ve Marda dağları, Toroslar, Karadeniz dağları, orman alanlarımız emperyalist yağmacıların talanına açıldı…En azından bölgemizde HES’ler için her gün inip kalkan özel uçakları görüyorsunuzdur…

Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda bu günkünün sekiz katı olan ormanlarımız, endemik(yöreye özgü) bitkilerimiz ve bir bütün yaşamı ile bir daha geri döndürülemez biçimde süratle yok ediliyor…
Yaban hayatı ve doğa koruma kanunu ile doğal yaşamı koruyan, madencilik faaliyetlerinin önünde mahkemelerin verdiği kararları veremez hale getiren bir düzenleme ile tam bir dikensiz gül bahçesi..!

Unutmadan, Türkiye’deki madenlerin %80’i

Yahudilerin yönetiminde mi acaba..?