Sürmene Çamburnu’nda gerçekleşen orman yangınında yeşil ile mavinin buluştuğu doğa harikası alanda ki sarıçamlar yandı. Sarıçamlarla birlikte hepimizin ciğeri de yandı. Yangınla birlikte belirli bir kesimin provokasyon yaparak alevleri Çamburnu’ndan sokağa sıçratma çabalarını gördük.

Yanan sarıçamlardı fakat işi fırsata çevirip yakılmak istenen sokak oldu. Toplumun sinir uçlarına dokunarak Gezi Parkı senaryosu yeniden canlandırılmaya çalışıldı. Sosyal medyada gece geç saatlerde yazılan ve büyük bir kitleye ulaşan senaryo Türkiye’de Pazar sabahının kahvaltı masalarına kadar uzandı. Senaryonun başrollerini de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Katar Emiri Tamim bin Hamid es-Sani’ye verdiler alelacele bir şekilde.

Senaryo ise aynen şöyleydi: “18 Aralık 2016 tarihinde Şenol Güneş Stadı’nın açılışı için Trabzon’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Tamim bin Hamid es-Sani’nin Trabzon’u helikopterle havadan inceleyerek yatırım yapılabilecek yerleri gözlemlemesi ve yatırım için Çamburnu’nu seçtiğinin gösterilmesi, bunun neticesinde de Erdoğan’ın ve iktidarın doğa katliamcısı bir anlayışa sahip olduğu zehrinin Çamburnu yangını öne sürülerek tüm vatandaşların beynine empoze edilmesiydi.

Oysa, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamid es-Sani’nin kayak tesisi yapacağını söylemişti.

Hal bu ki, Çamburnu’nda yılın en fazla 4-5 günü karla kaplı geçer. Hadi ben bir Sürmeneli olarak bunu biliyorum. Peki, Sürmene’ye gelsin-gelmesin CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş bunu bilmiyor mu? Rollere bakıyorum; vekiller yönetmenlik ve senaristlik görevlerini, objektif yayınları (!) ile bildiğimiz medya organları reklam & tanıtım görevlerini, sosyal medyada takipçi sayılarının fazlalığı ile kanaat önderliği yapan hesap sahiplerinin pazarlama görevini tüm bunlara inanlar da figüranlığı üstlenmiş. Yarkadaş Bey yönetmenlik koltuğunda nasıl heyecanlıysa yetkilerden gelecek açıklamaları bekleme ihtiyacı duymuyor bile.

Gerçi, yangının çıkış nedenini ve yangınla birlikte kül olan alanla ilgili yetkililerin tutumunu gösterecek açıklamaları beklemek senaryonun çöpe gitmesi olurdu. Bir yandan da medyanın yangına duyarsız kaldığını göstererek mağdur edebiyatı yapmak lazımdı ki, milletin duygularını kullanarak daha çok seyirciye ulaşılabilsin. Onun için de slogan hazırdı: “Sürmene Türkiye’de değil mi?” Medya yangını bilerek haber yapmamakla suçlanıyordu. Senaryoya konu olan Çamburnu’ndayım.

 Olay yerinde gece 12 itibariyle Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı, TRT, A Haber, Sabah ve yerel gazeteler bulunuyor. TRT’nin 03.00’da, A Haber’in 04.00’da canlı yayınları gerçekleşti.

Basın mensuplarının günü uyumadan tamamladıklarını da eklersek çok ileri gitmiş olmayız herhalde. Yangına yeniden geri dönecek olursak, Trabzon Valisi Sayın Yücel Yavuz yangın bilgisinin verildiği andan sonra bölgeye intikal etmiş, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Seyfullah Kınalı, Sürmene Belediye Başkanı Rahmi Üstün, Of Belediye Başkanı Salim Salih Sarıalioğlu ve beraberindekilerle birlikte bir kriz masası kurmuş. Senaryo gereği herkes Çamburnu’nun tamamen yanıp kül olması ve ranta açılması için gerekirse sabahlayacak, uyumayacaktı.

AFAD ve itfaiye ekiplerine ‘günün açmasını bekleyin, sonra müdahale edersiniz’ talimatı verecek ve ormanın kül edilmesi görevini başarıyla tamamlayacaktı. Ne olduysa hiçbir şey yolunda gitmedi. Kriz masası seti basarak senaryoyu tersine çevirdi.

Tüm ekipler seferber edildi. Çevre illerden takviyeler geldi. Vali Yavuz, ‘Yangın sönene kadar buradan ayrılmak da yok, uyumak da’ diyerek senaryoyu tersine çevirdi. Sabah 7.30 itibariyle yangın söndürüldü. Tabii, yönetmen ve senaristlerin senaryoyu devam ettirebilmek adına provaları sürüyordu. Senaryonun iyice sarpa sarmasına neden olacak açıklamalar ise İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu’ndan geldi.

Soylu: “Sürmene'mize, güzel Çamburnu'muza geçmiş olsun. Orman yangınını söndürmek için gece boyu çalışan kardeşlerimize teşekkür ederim” dedi. Eroğlu, Çamburnu’nda yanan orman sahalarını 1 yıl içerisinde ağaçlandıracaklarını duyurdu. “Yanan alanlar kati surette başka maksatla tahsis edilemez” diye de üstüne basa basa vurguladı.

Ne yazık ki, bu gerçekleşenleri hiçbiri senaryoda yazmıyordu. Senaryonun hiçbir yerinde adı geçmeyen Trabzonspor da Çamburnu’nun yeniden yeşillendirilmesi için kamuoyuna çağrıda bulunup işin içine girince provokasyon amaçlı hazırlanan bu senaryo rafa kalktı.

Sokağa sıçratılması planlanan yangın çok uzun sürmeden söndürüldü.

Senaryoyu tekrar revize edip uygulamaya dökmemeleri için yetkililerin Çamburnu’nda ki çalışmaları hızlı bir şekilde gerçekleştirmesi gerekiyor elbette.


Son olarak, yangının herkese tüm çıplaklığıyla gösterdiği şey ise ormanın içerisine atılmış boş teneke kutu ve cam şişe çöplerin bir hayli fazla olmasıydı. ‘Ciğerimiz yandı’ diyerek üzüldüğümüz ormanlık arazinin içerisinde yüzlerce yıl üstünden geçse dahi yok olmayacak bu çöpler de ciğerimizi fazlasıyla yaktı desek yeridir. Koruyup, kollamaya ciğerimiz kansere yakalandıktan sonra değil en baştan başlayalım.