Ağız yaraları, özellikle sık tekrarlıyorsa, yaşam kalitesini gerçekten etkiliyor. Toplumda oldukça sık görülen bu durum, ağız içerisinde sıklıkla yumuşak kısımlar olan dudaklar ve yanakların iç kısımları, dil altı veya diş etlerini tutabiliyor. Halk arasında iyi bilinen uçuk (herpes), sıklıkla dudakların dış kısmını etkilemesiyle daha farklı bir yakınma oluşturuyor.

Peki en sık görülen şekliyle ağız yaraları nasıl seyrediyor? Küçük, yuvarlak veya oval, yüzeyel, ortası beyazımsı veya sarımsı, etrafı kırmızımsı yaralar bunlar. Tıpta bu yaralara aftöz ülserler diyoruz. Yanma ve batma hissi ile başlayıp 1-2 gün içinde ortaya çıkıyorlar ve ağrılı seyredip sıklıkla en geç 1-2 hafta içinde iz bırakmadan iyileşiyorlar. Daha az sıklıkta ise 0.5 cm’den büyük, düzensiz sınırlı ve daha ağrılı olabiliyorlar ki, bu durumda iyileşme süresi 4-6 haftayı bulabiliyor ve hatta izler bırakabiliyor. Çok daha nadiren ise 1-2 mm boyutlarında, çok daha küçük ve sayıca daha fazla olabiliyorlar.

Ne zaman doktora başvurmalı?

Ağız yaralarının bazı özellikleri doktor başvurusu gerektirir. Burada amaç, basit ağız yaraları dışında, daha ciddi olabilecek bazı hastalıkların araştırılarak dışlanması, mevcut yaraların sebeplerinin ortaya konması ve tedavilerinin daha net bir şekilde sağlanmasıdır. Peki, doktor başvurusu gerektiren, dikkat edilecek noktalar nelerdir:

- Beklenmedik büyüklükte olan yaralar

- İyileşmesi geciken yaralar (2 hafta veya ötesinde)

- Sık tekrarlayan yaralar (Birisinin düzelip, diğerinin başladığı durumlar veya çok kısa süreyle yarasızlık durumları; yılda 3 kezden fazla ağız yarası )

- Eşlik eden ateş

- Yönetilemeyen şiddetli ağrı

- Dudak sınırını geçip normal deride de devam eden yaralar

- Yeme ve içmeyi zora sokan yaralar

Sebepler neler?    

Çok sayıda faktör ağız yaraları ile ilişkili olabilmektedir ve bu durum aynı kişi için de geçerli olabilir. Ağız içerisinde yaşanan günlük mikrotravmalar, diş fırçalarken, yemek yerken yaşananlar veya kazayla küçük ısırıklar, diş travmaları, vd. en sık sebepler arasındadır. Baharatlı veya asidi bol yiyecek ve içecekler, işlenmiş besinlerdeki bazı maddelere karşı duyarlanmalar, B12, demir, folik asit veya çinko eksiklikleri, boğaz infeksiyonları, H.Plöri olarak isimlendirilen ve mide ülseri ile de ilişkili olan bir bakteri, kadınlarda hormonal değişiklikler, emosyonel stres gibi bir dizi faktör ağız yaralarına yol açabilmektedir. Bazı net hastalıkların da bulgusu olabildiğinden, yukarıda özetlediğim durumlarda doktor başvurusu gerekir: Çölyak hastalığı, inflamatuar barsak hastalıkları, Behçet veya lupus benzeri romatizmal hastalıklar, bağışıklık sisteminin olağan dışı seyriyle gelişen pemfigus ve benzeri otoimmün hastalıklar..

Kimlerde sık?

Aslında toplumda herhangi bir kişi, yaşamı boyunca birden çok kez,  tanımladığımız basit ağız yaralarını yaşayabilir. Ancak dikkatli olunması gereken durumlar ihmal edilmemelidir. Genç ve orta yaşta, kadınlarda daha sık rastlanır. Bazı hastalarda ailede ağız yaralarının varlığı çok nettir. Bulaşıcı olmayan bu durum, genetik yatkınlık ve ortak çevresel maruziyetler ile ilişkilidir.

Tanı ve tedavi nasıl?

 Sıklıkla muayene yeterlidir, ancak basit ağız yaralarından farklı hastalıklar söz konusu olduğunda kan testleri ve hatta biyopsilere kadar ileri tetkikler gerekebilir.

Tedavide ağrıyı ve yangıyı azaltıcı gargaralar ilk sırada gelir, sıklıkla bunlarla yaşam kalitesini daha az bozacak şekilde düzelme gerçekleşir. Bazı durumlarda iyileşmeyi de hızlandıracak sukralfat benzeri ilaçlar da eklenir. Sık tekrarlayan yaralarda, ağızdan kullanılan kolşisin benzeri tabletler önerilebilmektedir. Demir, B12, folik asit gibi bazı besin eksiklikleri saptanmışsa, bunlar yerine konulmalı ve bunlardan zengin beslenmeye dikkat edilmelidir.

Bazı günlük yaşam alışkanlıklarında değişiklikler de önemlidir: Asitli, baharatlı, sert yiyecekler ve içeceklerden kaçınılmalıdır (cipsler, kuruyemişler, kolalar ve asitli meyve suları). Oral hijyene dikkat edilmeli ve dişler iritan olmayan bir diş macunu ve yumuşak bir diş fırçası ile nazikçe fırçalanmalıdır. Protez dişlerin kullanımında travmalara dikkat edilmelidir. Stresin etkili olduğu düşünülüyorsa, başa çıkma yöntemleri üzerinde yardım alınmalıdır.

Özetle, sık görülen bir yakınma olan ağız yaralarının, bazı durumlarda mutlaka doktor başvurusu gerektirdiği unutulmamalıdır.