Ağaoğlu’nun kaderi, M.Ali Yılmaz’ın kine mi benzedi..?

Faruk Özak, kulüp başkanlığı bırakıp, anahtarı M.Ali Yılmaz’a getirip, bu yükün altından sen kalkarsın dediğinde kasada para vardı.

Yılmaz da Özak gibi önemli bir ismin anahtarı getirmesinin verdiği sorumlulukla görevi kabul etti, yönetim kurulu listesini oluşturmaya başladı..

Ancak gördü ki Trabzon’da ilginç bir gelişme var.

Kime yönetim kurulu üyeliği teklif etse, beni affet oğlumu al diyordu.

Yani, anahtar teslim edilmiş ama alabildiğine zayıf bir yönetim oluşması için bazı güçler devreye girmişti.

Şimdi de benzer bir gelişme yaşanıyor.

Ağaoğlu’nun adayım diye ortaya çıkması.

Sorumluluk yükleneceğini söylemesi.

Her kesim tarafından olumlu karşılandı.

Ağaoğlu’na destek verilmesi gerektiği söylendi.

Ahmet Bey, Trabzon’a geldi. Bazı temaslarda bulundu… O’na manevi destek veren önemli isimler, iş yönetime girmeye gelince beni affet demeye başladı.

Oysa, Ağaoğlu’na destek sözle değil icraatla olmalı.

Yönetimine girmeli.

Sorumluluk almalı.

Yeğen, oğul önerilmemeli.

Bizzat akil adam olarak bildiklerimiz kaçak güreşmemeli.

Ağaoğlu’nun yanında olmalı.

Ağaoglu ile yol arkadaşlığı yapmalı

Ağaoğlu’nun kurmay ekibi içinde yer almalı

Ağaoğlu’na moral motivasyon vermeli.

Ben dışarıdan destek olurum sözleri artık yemiyor.

MÜSİAD VE A.AKER VE ÇEKİNCELERİMİZ

MÜSAİD, A.Aker için bir proje yaptı.

Helal olsun.

Sorumluluk hissetti.

Projeyi inceledim.

Çok beton var.

Oysa orası şehir parkı.

Celil Hekimoğlu, projeyi anlatırken Trabzon merkezinde böyle bir büyük arazi yok, bu fırsatı kaçırmayalım dedi.

Doğru dedi.,

Ama bu fırsat, bina yapma fırsatı değil.

MÜSİAD’ın projesinde komple bir stat var. Kapalı Spor salonu da.. Kongre merkezi de. Düşünün bir Pazar günü statta da salonda da maç var. Bir de kongre merkezinde kongre var.. Her halde alanda en az 10 bin kişi olur. Orası 10 bin kişiyi kaldırır mı?

Y. Selim yaşamalı ama sembolik, yoğun maç trafiği olmamalı.

Tribünleri bile toprak bentlerle oluşmalı.. Öyle ki yeşil olmalı.

Müze de olmalı

Ve daha çok da yeşil alan olmalı.

Londra’daki Hyder Park gibi.

New York’taki Center Park gibi.

Bu arada Süleyman Soylu’nun başkanlığında toplanıp tartışılan projeye gelince.

Yeşil alan MÜSİA’dınkinde daha fazla

Ve yukarıda adını verdiği şehir parkları gibi.

Bu anada alan ile ilgili olarak Mimarlar Odası’nın yarışma yapılmalı, yarışma ile proje seçilmeli çağrısı en doğru çağrıdır.

Kardeşlik projesi ve dikkatimi çeken konu

Süleyman Soylu’nun iç işleri bakanı olmasından sonra Doğu ve Batı illeri arasında kardeşlik projesi başladı.

Proje yerinde ve mükemmel.

Projenin bir ayağı da özellikle Trabzon odaklı, basın mensuplarının doğu illerine kardeşlik gezisi yapmaları.

Çok iyi , güzel ve anlamlı bir hareket.

Kardeşlik projesine katılan arkadaşların hem sosyal medyalarından hem de gezi ile ilgili kaleme aldıkları yazılarını da okudum. 

Hoşuma gitti. 

Müthiş güzel işler oluyor.

Ancak, projenin Ahmet Külekçi kardeşimizin projesi olduğuna dair gazeteci arkadaşların ısrarla bunu ifade etmeleri, bana göre Süleyman Soylu’ya haksızlık gibi.

Oysa, Soylu’dan önce böyle bir proje varsa da aktif ve hareketli değildi.

Sanki, Külekçi adı bir merkezden işaretlenmiş gibi gazeteci dostlarımızca seslendirilmesi, bana göre sırıtıyor.

Projenin mimarı Süleyman Soylu’dur ve hak teslimi edilecekse O’na edilmeli.

ZAYTUNG

Bir pazar günü daha elinde sınav giriş belgesi ve etiketi çıkarılmış pet şişe su ile mahalle aralarında okul arayan gençler gelecek için umut saçtı.