Türkiye’de bugün itibariyle yeni bir dönem başlıyor.

Hiçte hayırlı olmayacak bir dönem bence. Önümüzdeki günlerde dolar, avro altın fiyatları tırmanmaya başlar. Başladı bile değil mi?

Piyasalar tedirginlik içinde kendi içine kapanır. Öyle bir seçim oldu ki kimse memnun değil, ama hiç kimse HDP hariç.

Tek başına iktidar olmayı bırakın iktidarın el sıkışıp yola devam edeceği hiçbir dostu da yok şimdi yanında. Koalisyon şansı sıfır, azınlık hükümeti şansı sıfır.

MHP ve CHP ile koalisyonun imkansız olduğu dün iki parti liderinin yaptığı açıklamalardan anlaşıldı.

HDP ile AK Parti koalisyon yapar mı? Demirtaş’ın ifadelerine bakılırsa bu da imkansız. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yapacağı ‘Biz hükümeti kuramadık Sayın Cumhurbaşkanım’ deyip hükümeti kurma yetkisini iade etmek ve ülkenin yeniden 45 günlük süreçte erken seçime gitmesi. Tabi ki bu süreçte istifa etmezse. Ben başka bir yol göremiyorum. Gelelim partilere ve yanlışlarına.

AK PARTİ FİLLERLE KAVGA EDERKEN
EZDİĞİ PAPATYALARI GÖRMEDİ

Öncelikle 13 yıllık 3 dönemdir iktidarda olan bir pati olarak yine yeniden birinci parti olmak hiçte kolay değildi?

Tüm partilere karşı tek başına mücadele etti. Hepsi birden üzerine geldi, ama AK Parti yine 1. Parti çıkmayı başardı. Ne diyelim, milletçe alkışlıyoruz... Kaybetseniz de kazandınız, ama ‘’’’Ne kadar zor değil mi şampiyon olup da sevinememek’’.

İşte bizde öyle olduk, 2010-2011 sezonunda. Şampiyon olduk ama sevinemedik. Kursağımızda bıraktınız, şimdi de sizin kursağınızda kaldı.

Yerele girmeden genel değerlendirmelerimizi sürdürelim.

Sorun neydi biliyor musunuz. 18 ilçe gezdim. Ve AK Partililerin kendi ağzından sorunlarını dinledim. Millet dedi ki AK Parti şımardı, millet açız derken, tank yaptık dedi, millet maaşımız az dedi gemi yaptık dedi, emekli ‘geçinemiyoruz’ dedi IMF’yi borcumuzu kapattık dedi, millet işsiziz dedi teşkilatlardan başkasına iş kapıları kapatıldı, millet yoksuluz dedi kumanya ile bir sene geçinin dedi, çayda kotayı kaldırın dedi, fiyat iyi idare edin cevabını aldı, benzin 5 TL oldu dedi, siz akaryakıttan değil pırlantadan ÖTV’yi düşürdünüz, kanunları zenginler için çıkardınız fakiri unuttunuz.

Esnaf ağlıyoruz dedi, siz her yere AVM süpermarket açtırdınız, eğitim sistemi çöküyor dendi, siz ille de İmam hatip dediniz. İmam Hatip olmayanları dışladınız. Millet açlık sınırı altında yaşarken sizin partilileriniz milyonluk jeeplerine AK plakası takıp zevki sefa yaptı.

Soruyorum şimdi, bu millet uçak mı yiyecek tank mı, pırlanta mı? Kiranın 600 TL olduğu bir ülkede sen emekliye 900 TL verip ‘Yeter bu kadar benim dediğim dedik çaldığım düdük’ dersen, muhalefetin emekliye vaatleriyle dalga geçersen, millet sana ‘Yeter sus artık söz benim’ der. Evet siz demediniz mi yeter söz milletin. Burada iyi bir analiz yapmanız gerekiyor. Nerede nere de nere de biz nerede yanlış yaptık, neyi duymadık neyi görmedik demeniz gerekiyor.

TEŞKİLATLAR VE DAVUTOĞLU DEĞİL
ASIL SORUMLU EŞ BAŞKAN ERDOĞAN’DIR


10 yıldır bu millet her gün sizin kavganızı kin dolu açıklamalarınızı ayrıştırıcı konuşmalarınızı dinlemekten bıktı anlamadınız mı? İstanbul’u alttan deldiğiniz, üstten geçtiniz ne oldu? HDP yüzde 13 oy aldı. Demek olmuyormuş sayın AK Parti Eş Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

Ağrı’ya yaptığınız yatırımlar, Van’ı yeniden inşaa etmeniz demek yetmiyormuş? Siz nasıl oy alıyordunuz doğudan, kucaklayarak insanlara dokunarak, ama siz Kürtlerin sorunu yok dediniz, siz trafo patlaması sonrası oradaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına geçmiş olsun ziyareti yapmaktan erindiniz, o insanları sivri açıklamalarınızla ülke vatandaşı olmaktan çıkardınız, siz kendi ülkenizin vatandaşlarını yok saydınız. Ve onlarda sizi yok saydı. Yemişim yaptığım evi, yolu yatırımı dedi. Yapmak zorundaydın yaptın dedi.

Bu oy kaybının sorumlusu ne teşkilatlardır, ne de Başbakan’dır. Hiçbirinin günahı yoktur. Hepsi gereğini fazlasıyla yapmıştır. Oy kaybının tek nedeni AK Parti’yi bugünlere taşıyan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Milletvekili listelerini yapan da , ülkeyi geren de, Güneydoğu’yu kaybeden de Erdoğan’ın müdahaleleri ve son çıkışlarıdır.

İnşallah Bunu iyi analiz eder, dilerim yanlış analizlerinin peşinden koşmaya devam ederek, tabanın ve Türkiye’nin bazı kesiminin sesine kulak tıkayarak aynı yanlışları yapmaya devam etmez. Başkanlık diye diye halkı tedirgin eden AK Parti’yi hüsrana uğratan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bence bu sonuçtan çok iyi bir ders çıkarmalı iki elini başının arasına koyup düşünmelidir.

CHP’DE İŞGAL VAKTİ GELMİŞTİR

CHP’nin örgütleri, siz partinize sadakatinizi gösterdiniz, az bir zararla bu seçimi atlattınız, gereğini yaptınız ama genel başkanınız inandırıcılığını kaybetti.

Bunu kabul edin. Sizde gördünüz, ne söylerse söylesin artık millet ona olan inancını kaybetmiştir. Artık işgal vakti geldi genel merkezi. Nasıl Trabzon’da işgal ile demokrasiyi getirdiniz, şimdi sizden genel başkanınızı istifaya davet etmenizi bekliyor Türkiye.

Hadi... sözünde durmayan bir genel başkanınız var. Sözünde durmayana ne derler, doğru söylemeyen derler.

Doğru söylemeyen bir genel başkan ile yola devam mı edeceksiniz? Ne dedi Sayın Kılıçdaroğlu yüzde 26’nın altında oy alırsam istifa ederim demedi mi. Şimdi ne diyor, istifa etmeyeceğim. Kaç aldın, yüzde 25.0. O zaman sözünde duracaksın, erdemli olacaksın, birde kalkmış koalisyona hazırız diyorsun.

Geçen seçim yüzde 25.9 ile 135 milletvekili çıkarmış iken bu seçim yüzde 25 ile 132 milletvekiline düşmüşsün. AK Parti’nin başarısızlığını kendi başarın görecek kadarda küçülüyorsun. Bari bunu yapmasaydın. Bu sözlerimin bazıları AK Parti içinde geçerlidir. Yeni seçilmiş olmasına rağmen kendileri de büyük düşündü.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, siz demediniz mi ‘Tek başına iktidar olamazsak istifa ederim.

Hadi sizin de istifanızı bekliyor Türkiye. Kılıçdaroğlu’na göre bu sizin ilk sözünüzden caymanız olacak, evet sizde istifa etmeyeceksiniz biliyoruz, ama işte hal böyle olunca ağızdan çıkan laf iki kez düşünülmeyince, güç zehirlenmesi yaşanınca, halkın oylarına ipotek koyarcasına peşin konuşunca gelir birileri de sizi istifaya davet eder, bir zamanlar Sayın Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi istifaya davet ettiği gibi.

BAHÇELİ SAKIN HA...

Milliyetçi hareket Partisi bu seçimin kazanan birinci partisi oluştur.

Oylarını arttırmış, bir önceki dönem 53 olan milletvekili sayısını 81’e çıkarmış, bir önceki dönem yüzde 13 olan oy oranını yüzde 16’ya yükseltmiştir. Diyeceksiniz ki bu nasıl olur, eskimiş, yıpranmış bir genel başkan ile bu nasıl olur.

Evet MHP’nin başında eğer adam akıllı bir değişim olsaydı, bu oy yüzde 20’leri devirirdi. Trabzon’dan örnek vermek gerekirse ‘Devlet Bahçeli’ye rağmen MHP’ye oy vereceğim’ diyenlerin sayısı az değildi eminim Türkiye’de de böyledir. Sayın Bahçeli sakın ha marifeti kendinizde saymayınız, Aydınlar ile Yavuzlar ile Örsler ile bu oylar arttı. Sizin de artık istirahate çekilme zamanınız gelmiştir.

HDP'NİN ZAFERİ

HDP, barış ve solun kazandığı bir seçim zaferini kutluyor. Öyle diyor eş başkan Demirtaş. Demek HDP solun partisi imiş. Şimdi soruyorum bir önceki seçimde AK Parti’ye oy veren ve bu kez kararını değiştiren inançlı Güneydoğu halkına siz sola mı oy verdiniz, barışa mı oy verdiniz, yoksa Demirtaş’ın bileşenlerimiz dediği PKK’ya mı. Burada sol seçmeni inançsız olarak nitelendirmenizi istemiyorum, sadece sözüm HDP’ye zafer kazandıran bir önceki dönem AK Parti’ye oy veren yüzde 6’lık seçmenedir

Kimsenin tahmin edemediği bir oy ve sandalye sayısı ile meclise girdi HDP. Zaferi kutlu olsun, kararınıza saygı gösteriyoruz. Sizde bu ülkenin birer ferdi vatandaşısınız. Kimsenin sizi dışlamaya, hor görmeye, ayrıştırmaya hakkı yok olamaz. Sizde buna öfkelendiniz biliyorum. Dilerim bu öfkenizin sonucu hayırlı olur.

Dilerim barış ve kardeşlik söylemleri lafta kalmaz, dilerim birilerinin arka bahçesinde birileri sizin üzerinizden kendi emelleri uğruna iradenizi hiç etmez. Milli Görüş’e de birkaç söz söylemek isterdim ama ona en güzel sözü seçmen söyledi. Dilerim bundan bir ders çıkarırlar ve kendilerine uygun bir parti ile yollarına devam ederler.

Milli Görüş defteri Rahmetli Erbakan ile tarihe gömülmüştür. Evet uzandıkça uzuyor, hata üstüne hata, yanlış üstüne yanlış ve Türkiye’yi çıkmaza getiren bir seçim sonucu...

En kolay şeydir insanın kendisini aldatması diyor yazımı seçimin kaybedenlerine ithafen şu sözle kapatıyorum. İşlediğimiz hataların çoğu, düşünmemiz gereken yerde hissetmekten, hissetmemiz gereken yerde düşünmekten ileri gelmektedir. Lütfen hissederek değil, düşünerek hareket edin.