ONUNDA BİZİM GİBİ ALLAH’I VAR(DI)  

Doğu Afkira seyahatimizin ikinci gününde daha kurban eti dağıtımı yaptığımız Kibera’da yaşadığınız şoku atlatamadan kendimizi El Nisa Yetimhanesi’nde buluyoruz. İkinci tokadı burada yiyoruz. Öyle devlet garantili bir yurt değil. Sadece müslümanlar tarafından kurulan ve müslümanların bağışlarıyla öksüz ve yetim kız çocukların kaldığı bu yurtta bizi simsiyah tenli, çıplak ayaklı 15 dünya tatlısı çocuk karşılıyor.

Yüreklerını yüreğinize nakledesiniz geliyor. Trabzon’dan bu yardım seferberliğine katılan işadamları birden çocuk oluveriyor manzara karşısında. Ellerindeki balonları şişirip, çocuklarla oynamaya, hepsinin yüzündeki o soğuk, o yabancı görünümü kaldırıp bir tebessüm oluşturmanın gayretiyle yerlerde yatıp yuvarlanıyorlar adeta.


Ve kısa bir süre sonra çocuklar sizleri benismiyor o yabancı duvar aradan kalkıyor, yanınıza süzülüp teninizi okşuyorlar. İyiki geldiniz diyorlar, iyiki varsınız. Sonra bize dualar okuyorlar, hep bir ağızdan. Yeni elbiseler, yeni oyuncaklar, unutulmuş ve umutsuzluk dolu o yüzlere büyük bir neşe katıyor.

Kimsenin gidesi gelmiyor, biraz daha oturalım, .Biraz daha çocuk olalım. Biraz daha onlara ağabeylik edelim diyorsunuz. Alıp götürelim onlarda insan, daha iyisini hak ediyor diyorsunuz hep. Taa ki o istemediğiniz ayrılık vakti gelip çatıncaya kadar.

Otobüse bindiğinizde size kapıdan el sallayan o minik o mazlum o terkedilmiş yüreklerin gözündeki mutluluk, size el sallayan minik siyah elleri şamarlıyor yüzünüzü. Bizde insanız, onlarda insan diyorsunuz her defasında. Bizimkide hayat onlarınki de.

Yeniden dönüş yolculuğu,ve kafanızda deli sorular. 

İnançları ve inandırıldıkları arasında istemesenizde çelişkilerle dolu bir fırtınaya sürükleniyorsunuz.

Akşam namazı vakti geçmekte, trafik felç ve cama vuran sert bir cisim ile irkiliyorsunuz.  

Karanlıkla kaybolan bir suratta beliren beyaz dişleri ve göz bebeklerini seçebildiğiniz Afrikalı çocuk‘Mani, mani’ diye haykırıyor. Siz para verdikçe daha fazla istiyorlar, siz ilgi gösterdikçe dahada çok etrafınızı sarıyorlar. Ve tehlikeli bir halkanın arasında buluyorsunuz kendinizi. Trafik ilerlemenize müsade etmiyor. Camiye 50 metre kalmasına ragmen otobüsten inmemize müsade etmiyor bize nezaret eden kardeşlerimiz. Güvenliğimizi tehlikeye atmamak adına risk almaktan korkuyorlar haklı olarak. Ama Trabzonlu olunca otobüsdekiler Ya Allah deyip iniyoruz aşağı, insanlar gecenin karanlığında parlayan bembeyaz yüzleri görünce şaşırıyorlar. Seri adımlarla Camiye ulaşıyoruz.

Akşam namazının ardından yeniden bizi bekleyen kendimizi surlarla çevrili bir kalenin içinde gibi hissettiren yurda dönüyoruz.

Light Akademi’nin o siyah tenli öğrencilerinin Türkiye’den gelen misafirleri için hazırladıkları gösteriyi izlemek üzere son sistem donatılmış konferans salonuna varıyoruz.  

Anadolu insanın bağışlarıyla okuyup, Türk Bayrağı’nın altında İstiklal Marşı’nı söyleyip Atatürk’ün fotoğrafı altında Anadoluya ait Türküleri seslendiren o Afrikalı kardeşlerimizi dinlerken duygulanmamanız, gururulanmamanız, imnkansız.

Sevmiyorsan hor görme bari, benimde senin gibi Allah’ım vardı şarkısını söylerken kenyalı Mustafa gözyaşlarınızın teninizi yıkamasına mani olamıyorsunuz.

  

Sadece Kenya’da mı, Afrika’da mı. Hayır bu dünyanın 150 ülkesinde aynı şekilde eğitim kurumları dalga dalga yayılırken, hor görenlere inat avuçlarınızın patlayıncaya kadar alkışlıyorsunuz ilk kez gittiğiniz Doğu Afrika’nın başkenti Nairobi’deki her duvarı Türkiye’nin değişik illerinin güzeliklerini yansıtan fotoğraflarla süslü eğitim yuvasını.  

Yapandan edenden,Türk olarak Afrika kıtasında yaşadığınız bu duygu dolu anları, bu onuru bize yaşatandan Allah Razı olsun diyorsunuz defalarca.

Eğitimin yanında Afrika’daki müslümanlar içinde büyük bir istihdam kapısı oluyor bu okullar. Eğitim kadrosunu Türklerin oluşturduğu okullarda diğer tüm hizmetler Afrikalı müslümanlar tarafından veriliyor.  

Geceleri okulun bahçesinde Samsun’dan, İzmir’den Almanya’dan, Hollanda’dan Trabzon’dan gelen diğer yurttaşlarla giderilen hasret biraz olsun gördüğünüz ve anı yaşadığınız kara tablodan uzaklaştırılor sizi.

Neden buradayız, ne işimiz var 10 bin kilometre uzaktaki bu topraklarda demek yerine bir dahaki sene yine buradayız diyor her Türk vatandaşı.

Gerçek kurban, gerçek bayram gerçek ibadet. Gerçek hakkaniyet,. Gerçek insanlık burada diyorsunuz.  

Ve Nairobi’ye veda vakti geliyor. Trabzon heyeti ile birlikte Kenya’nın başkenti Nairobi’den Mombasa kentine havalanıyoruz.

Mombasa, Kenya'nın 2. büyük şehri ve Coast vilayetinin merkezi. Ülkenin en mühim limanı. Hint Okyanusunun kıyısındaki bir körfezde yer alan mercan adasının üzerinde kurulmuştur. Bir turizm merkezi olan Mombasa'nın yüzölçümü 14,5 km²'dir.

Nüfusunun yüzde 55'i Müslümanlar oluşmaktadır.   

Tropik ormanların yanı sıra bölgede, pek çok otel ve plaj bulunuyor. Buda O hafızalardaki bilindik Afrika imajının değişmesine neden oluyor.

Eşsiz turkuvaz denize sahip tarihi şehir, tatil severlerin de gözde yerlerinden. Bölge, doğal hayat, tropikal plajların dışında dalış meraklıları için de çok özel bir yer.

Devam edecek...