Bu yazıyı meslekte saygı duyduğum ondan meslek ve insanlık ile dik duruş anlamında çok şeyler öğrendiğim Ali Savaş’tan habersiz yazıyorum.

Ben yazılarımı kaleme aldığımda bir okuyup gerekli eleştiriyi ya da öneriyi yapsın diye Ali Savaş ile de paylaşırım. Onun o gündem değiştiren yazılarını da bazılarına yetişemesem de yayına girmeden ilk okuyan benim. Eleştirilerim de olur, taktirlerimde.

Bu anlamda Ali Savaş’in günlü hoştur. Böbürlenmez.

Ali Savaş’ı gazeteciliğini meslekteki tecrübesini ya da meslekle ilgili yaratıcılığı ile mesleki dayanışmasını size burada anlatacak değilim. Onunla bu mesleği yaşayarak öğrenilir bunlar.

Ali Savaş’ı burada övecek de değilim.

Ama bir şey yapacağım. İlk kez Ali Savaş’a onunla ilgili bir yazımı okutmadan önerisini almadan siteye buraya koyuyorum.

Çünkü bu yazı bu siteye koyulduğunda Ali Savaş bayağı öfkelenecek, sinirlenecek.

Çünkü, bir anlamda çok gizlediği bizim de kenarından köşesinden bilebildiğimiz bir sırrını burada açıklayacağım.

Ali Savaş kimine göre devlet memuru kimine göre işçisi kimine göre de yarı resmi bana göre ise sapına kadar bu memlekette tam 35 yıldır gazetecilik yapıyor.

Be mesleğe başladığımda o duayen çoktan olmuştu. Çok şey de öğrendim. Haber üretme, atraksiyon ve gündem oluşturma gibi..

Ali Savaş 35 yıllık meslek hayatındaki ilginç anılarını kitaplaştırıyor.
Adını da “Ben gazeteci değilken” koyşmuş. Tam bir ironi yapmış. Hani kendisine gazeteci değilsin dendiği yıllarda yaptığı gazeteciliklere anlatıyor.

İhsan Öksüz’ün fahişeler sokağı diye Trabzon medyasında dönen dolapları yazacağım demesinden önce Savaş bu kitabını bitirmişti. Bir ara Savaş yakın bir zamanda 10 gün gibi mi ne Trabzon’dan uzaklaştı.
Meğer kitabının basımı ile ilgili bazı temaslarda bulunmuş.


Kitabın önemli bir müsveddesini Ali Savaş bana okutmuştu. Gazeteciliği nasıl başladığını, Mesut Yılmaz ile nasıl kurufasülye muhabbeti yaptığını. Yusuf Turgut Kuzey Haber’in elemanı olarak askere gittiğinde ona yazdığı mektubunda geldin mi Karadeniz’de işin hazırdır dediğini. Mehmet Tan’ın cemiyet lokalinden sen nasıl gazeteci değil diye kovduğunu, Hasan Kurt’un Tan’a rest çekerek onu kovamazsın dediğini. O olaydan birkaç gün sonra Tan’ın babasına nasıl kanını verdiğini o demo kitapta okudum.

Hıncal Uluç’un nasıl ona transfer teklifi yaptığını. Şimdi Sabah’ın spor müdürü Emrah Kalaylıoğlu ile istatikçisi Altan Tanrıkul’nun Ulaç’la sohbet ederken bu iki ismin nasıl Savaş’a çay getirdiklerini de bir solukta okudum.

Demirel yasaklıyken Güniz sokakta neler konuştuklarını da.

Osman Yazıcı Karadeniz’in yazı işleri müdürü olduğunda köşe yazılarını nasıl kaleme aldığını da okudum.

Kitap, çıktığında olay yaratacak gibi.

Trabzonspor’da yönetimlerin nasıl hazırlandığın Mustafa Erdem’i bir gece ansızın nasıl yönetime aldırdıklarını, Atalay Armutçu’ya seni yönetimi aldırıyoruz dediğinde Armutçu’nun bir büyüklerime sorayım dediğini de bu demo baskıda okudum.

Ve daha neler neler.

Mesela ilginçtin ilk kez Ali Savaş’ın o kitabında okudum ve öğrendim ki seçim dönemlerinde paralı ilan haberin nasıl ilk kez kimin tarafından başlandığını da..

Bugün medya etiği namusu diyenin o gün bize ilan değil paralı haber lazım alın paranızı verin birinci sayfada yerinizi deyip pazarlık yapan gazetecinin kim olduğun da Ali Savaş’ın yakında çıkacak kitabında okudum.

Küçük dilimi yutum.

Bugün medya namusluluğu yapan o gün paralı haber yapın geleneğini başlatan adam. Kitapta kim olduğu nasıl pazarlık yaptığı da anlatılıyor.
Ve yakın dönem, benim de Karadeniz Gazetesi’inde yazı işleri müdürlüğü yaptığım dönemde Mehmet Ali Yılmaz ile yapılan o meşhur toplandı.

Toplantıda ben, Ali Savaş ve Miraç Özağcı vardı. O toplantının tutanakları hepsi ve çıkacak olan kitapta var.


Ali Savaş’ın Trabzonspor ile gittiği Avrupa maçlarındaki anıları. Atay Aktuğ’a Diyarbakır havalimanında Diyarbakır mağlubiyeti sonrası genel kurul kararı olması yönündeki telkinleri ve uçakta Aktuğ’un bu kararı açıklaması

Medya kavgaları. O’nu mecburen kullanıyorum diyen ağabeylerimiz.
Hasan Kurt ile enerji bakanlığının misafirhanesinde aynı yatakta yatmaları.
Hepsi, Ali Savaş’ın kitabında ayrıntıları ile yer alıyor.

Ben büyük bir risk alarak bunları size aktardım. Ali Savaş bana kızabilir, yollarımız ayrılabilir diyebilir ama kitabın demo baskısını bir çırpıda okudum, olay ayrıntılar da var.

Erdal İnönü’ü ile röportajı ve en ilginci belki de en garibi, Ali Savaş’ın Başbakanlık eski binasında Başbakan Mesut Yılmaz’ı makamında beklerken makam koltuğuna oturup çektirdiği fotoğrafı. O bile kitapta var.

Hikmet Sami Türk’e seçim cazgırlığı yapması. Eyüp Aşık ile Küba seyahati. Bürkeş’de bindiği otomabilin Çavuşesku yanlılarınca kesilmesi.

Danimarka’da yolunu kaybetmesi. Bunlar da kitabın ilginç bölümleri.


Ve yetiştirdiği gazeteciler. Davut Aktaş’tan nasıl fotoğraf çekmeyi öğrendiğini anlatması. Ergun Ata’nın O’nu gazeteciliğe başlatması. İlk yerel radyo ve TV’lerde proğram yapması. Halil Şanlı’nın maçları radyodan naklen yayınını organize etmesi hepsi Ali Savaş’ın kaleminden yeni çıkacak kitabında...

Dedim ya konu o kadar çok ki.

Yakın tarih anıları bile var.

Kitap her halde son genel seçimde Erdoğan Bayraktar’ın O’na dediği şu söz ile bitecek gibi.

“Ali Savaş sen de bu seçimlerde eski solcu olmana rağmen bize destek oldun teşekkür ederim…”

Ali Savaş eski solcu sıfatı ile öğrencilik yıllarındaki sol görüşlü öğrenci olarak yaşamından da kesitler veriyor kitabında.

Ve öğretmen olarak atandığı Kütahya’nın Emet ilçesi Yenice Ortaokulunda bir gün kalıp geri geldiğinde yaşadıklarını da.

Çoğu kimse Ali Savaş’ın Edebiyat Öğretmeni olduğunu bilmez. Kitapta Trabzon Eğitim Fakültesindeki öğrencilik yıllarında birlikte okuduğu bugünün önemli simaları ile sınıf arkadaşlığında yaşadıkları da var.

Dedim ya, Ali Savaş’tan izin almadan kitabında yazılanlardan aklımda kalanları buraya aktardım. Fakat Merak ettiğim bir seyi kitapta bulamadım. Ali Savaş’ın Özkan Sümer ile tesislerdeki kavgası. Sümer başkanken yaptığı basın toplantısında Sümer ile Savaş neredeyse yumruk yumruğa geliyordu.

O kavganın nedeni neydi. Nasıl oldu bunu kitapta bulamadım. Bir sohbetimizde demiştim ki, kitabında o an da olacak mı?

Olacaktı dedi ama demo bakısında yok.

Niye acaba?

Bunu da artık siz sorarsınız kendisine...