Dün Antalyaspor'u konuk eden Trabzonspor'u gole kadar ve golden sonra diye iki dilimde değerlendirirsek yanılmış olmayız.

İlk dilimde maça hızlı başlayan önde basmayı yeğeleyen rakibin üzerine üzerine giden pres yapan coşkulu bir görüntüsü vardı.

Ha işte böyle böyle derken her daim olduğu gibi Bakasetas'ın hazırlayıp sunduğu ve Trezeguet'in şık golü gecikmedi.

Bundan sonra kapanan konuk ekibin açılacağını, güzel oyunu ile golü bulan bordo mavililerin de oyunlarına oyun golüne de goller katacağını beklerken sizler de gördünüz takımımız geriye çekilip skoru koruma hastalığını hortlatmaz mı?

Bu yana geriye oynama hastalığı nasıl bir hastalıktır ki yakamızdan düşmüyor!

Benim oğlum bina okur, döner döner onu okur misali.

Ben anlamakta güçlük çekiyorum...

Bilmem bana katılır mısınız?

Neyse Ömür'ün çıkışı ile Doğucan'ı Siopis'in yanına alarak ön liberoyu çiftleyen Avcı rakibe gol fırsatı vermeyerek ilk yarının rövanşını da almış oldu.

Şimdi Galatasaray maçı öncesinde biraz özeleştiri yapalım.

Bu takım 4-3-3 oynayamıyor.

Bunu oynamak için bir kere kule santrafor lazım.

Bir santraforumuz var o da yedekler arasında.

Bunun için beklerin çıkması orta atmaları gerekiyor.

Arada bir çıksalar da attıkları ortalar ya rakip kaleciye yad a rakibe gidiyor.

Maxi Gomez istediği topları alamıyor, alamayınca da kenarlara kaçıyor yani iki açıkla oynuyoruz.

Bir başka önemli eksik ise orta alanda bir ağabeye ve oyun kurucuya şiddetle ihtiyaç var.

Oda yedeklerde mevcut.

Trabzonspor'un ideal ilk 11'inin bugüne kadar kurulamaması ise ayrı bir sıkıntı.

Gibi bir dizi eksiklikler var.

Diyeceğim odur ki takımımızın eksikliklerini ben veya başkaları Abdullah Avcı'ya neden hatırlatma ihtiyacı duysun...

Bunu da anlamış değilim!