Adana'da yasadışı dinlemelere yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan 2’si eski istihbarat şube müdürü 6 emniyet mensubunun mahkemedeki ifadeleri basına sızdı.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında evlerinde ve makamlarında arama yapıldıktan sonra gözaltına alınan İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılığı'ndan Kemal Serhadlı Polis Meslek Yüksek Okulu'na Öğretmen Müdür Yardımcısı olarak görevlendirilen İ.B., İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden Evrak Arşiv Şube Müdürlüğü'ne atanan E.Y., 100. Yıl Polis Merkezi Grup Amiri Komiser F.M., İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memurları H.S., A.Ş. ile söz konusu şubede görev yaparken emekli olan A.K. savcıya ifade verdikten sonra tutuklanmaları talebiyle sevk edildikleri nöbetçi mahkemede suçlamaları kabul etmedi.

“TELEFONUN KİME AİT OLDUĞUNU BİLMEM”

Şüpheli İ.B. ifadesinde, kendisine gelen evrakları onayladığını ancak, telefon numaralarının kime ait olduğunu bilmediğini belirterek, “Ben telefon numaralarının kime ait olduğunu bilmiyordum. Sadece evrak üzerinde görüyordum. Sadece konu bazında çalışıyorduk. Ben büro amirime ve yardımcıma itimattan dolayı bu tür dinlemeleri sevk etmiş olabilirim. Biz karar almadan önce Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na bu numaralarla ilgili bu dinleme yapılıp yapılmayacağı sorulur. Daha sonra yetkili büromuz gerekli çalışmayı yapar, evrakları hazırlar ve yetkili hakime imzamla birlikte arz ediliyordu” dedi.

Dinlenen kişilerin hakim ve savcı olduklarına dair kendisine alt birimlerden bir bilgi notu gelmediğini belirten Bilgin, “Biz 5397 sayılı yasa gereğince alınmış olan dinlemelerle ilgili gerçek kişilerin isimleri olarak biliyoruz. Bu şekilde dinleme gerçekleştirilmiştir. Hakim ya da savcı olduklarını bilmiyorum. Bana herhangi bir dinleme esnasında suç unsuruna rastlandığında bilgiler alt birimden geliyordu. Daha sonra bu bilgiyi değerlendirerek şubeye yönlendiriyoruz. Benim dinlemelerle ilgili daha önce söylediğim gibi gerçek şahıslarla ilgili bilgim yoktur. Telefonun kime ait olduğunu bilmem, bana gelen evraka göre işlem yaparım. Suçsuzum tahliyemi isterim” diye konuştu.

“GÜNDE 350-400 EVRAK GELİYORDU”

17 Aralık operasyonundan sonra İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden Evrak Arşiv Şube Müdürlüğü'ne atanan E.Y. ise görev yaptığı dönemde yoğun bir evrak akışının bulunduğuna dikkat çekti. Kendisine günde 350-400 evrak geldiğini aktaran Yetkin, şunları söyledi: “Bu aşamada 5397 sayılı yasaya göre dinleme taleplerini ayrıntılı olarak inceleme imkanımız olmadı. Bu talebe İstihbarata Karşı Koyma Büro Amirliği'nce yapılırdı. Ben vekalet ettiğim dönemde imzalamış olabilirim. Dediğim gibi yoğunluktan kaynaklı bir durum nedeniyle incelenmemiş olabilir ve bunların Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Şube Müdürlüğü tarafından uygun görüşü alındığı için şüphem olmadı. Biz önümüze gelen evraklar yüzünden işlem yapmak zorunda kalıyoruz. Evrak sirkülasyonu fazla olduğundan tüm suçlarla ilgili yaklaşık 2 bin tane dinlenen hattımız vardır. Yani bunlar aktif hattır. Bunları tek tek kontrol etmek mümkün değildir. Dinleme aşamasında suça konu telefonların dinlenen kişilerin hakim ya da savcı olduklarına dair herhangi bir bilgi alt kademeden bana gelmedi. Teknik dinleme ve istihbarat karşı koymada o dönem Trabzon’a tayini çıkan Aytaç Akyol bu işe bakıyordu. Olayı gazetelerden öğrendim. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmayı talep ederim.”

"BÜRO AMİRİ 'DİNLEME TALEP YAZISI YAZ’ DİYORDU. BEN DE YAZIYORDUM"

İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görev yaparken emekli olan A.K., olay tarihinde şubede yazıcı olarak çalıştığını kaydederek, “Bana büro amiri tarafından verilen görevleri yapıyordum. Büro amiri ‘şu numaralar ve şu kişilerle ilgili dinleme talep yazısı yaz’ diyordu. Ben de yazıyordum. Bizim olaylarla ilgili herhangi bir çalışmamız olmuyordu. Benim herhangi bir suçum yoktur. Tahliyemi isterim” ifadelerini kullandı.

100. Yıl Polis Merkez Grup Amiri Komiser F.M. ise, dinlenen kişilerin kimlikleri ile ilgili herhangi bir bilgisi olmadığına dikkat çekerek, “Bize ilgili şube müdürlüklerinden önleme dinlemesiyle ilgili talepler gelirdi. Biz de bu talepleri silsile halinde yukarı taşıyorduk. Gerekli olura göre de hakime gönderdik. Bu alınan ses kayıtları ile ilgili aidiyet numarası ve izni gerekmektedir. Benim bu numaram ve iznim yoktur. Bu sebepten konuşulanlara ulaşmam söz konusu olmadı. Bilgim olmadığı için tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmayı talep ederim” şeklinde konuştu.

“KONUŞMANIN HER SANİYESİNİ DİNLEMİYORUM”

Polis memuru A.Ş., görevinin şubede telefon numaralarını dinlemek olduğunu söyleyerek, “Ben dinlenen kişilerin hakim ve savcı olduklarını bilmiyordum. Dinlerken de böyle bir kanıya varmadım. Ben konuşmanın da her saniyesini zaten dinlemiyorum. Selamlaşma faslını geçerdim. Suç unsuruna rastlarsam onu not alıp gerekli yerlere bildirirdim. Benim yerimde başka biri de olsa aynı görevi yapacaktı. Suçsuzum tahliyemi isterim” dedi.

Polis memuru H.S. de görevinin dinleme yapmak olduğunu belirterek, “Çok fazla kişi dinlediğim için dinlenen kişilerin de hakim, savcı olduğunu bilmiyordum. Dinlediğimiz esnada suç unsuruna rastlarsak gerekli işlemleri yapıyoruz, o sebepten kişilerin hakim, savcı olduğunu tamamen dinleme yapmadığımız için anlamam mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

Hakim, şüphelilerin serbest kaldıklarında delilleri karartma şüphelerinin olması, dosyanın tam anlamıyla teşekkül etmemiş ve delillerin toplanamamış olması nedenlerinden dolayı haklarında uygulanacak adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağını düşünerek tutuklanmalarına karar verdi.