Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada hakkında 22 yıla kadar hapis talep edilen İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, ifade verdi.
İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" ve "görevi kötüye kullanmak" suçlarından hakkında 15 yıldan 22 yıla kadar hapsi istenen Dinç, 1 Mayıs 2013 tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığı görevine başladığını söyledi.
"Şimdiye kadar yasadışı olaylarla mücadele noktasında polis olarak görevimizi yaptığımızı düşünüyoruz” sözleriyle ifadesine başlayan Dinç, “Hrant Dink olayı hakikaten bizi üzen bir olay. Yakınlarına, sevenlerine ve avukatlarına üzüntülerimi bildirmek istiyorum. McDonald’s olayından sonra bir istihbaratçı olarak bu eylemin çok büyük boyutlu olabileceğini düşünerek ilgili arkadaşlarımla bu grubu takibe aldık. İlgili arkadaşlar yapmış oldukları çalışmalarla yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel’i buldu” dedi.

“MCDONALD’S OLAYINI BİZİM KÜÇÜMSEDİĞİMİZ SÖYLENİYOR”
Tuncel’in, Yasin Hayal hakkında Ermenilere büyük kin beslediği, İstanbul’da ses getirecek bir eylem yapacağı, hedef şahıs olarak da Hrant Dink’i seçtiğine dair ifadeler kullandığı bilgi notunu okuyan Dinç, “Daha düşünce aşamasındayken biz bu fikri şahsın aklından çıkarmayı düşünüyoruz. Bu yazı üzerine bu haber geldikten sonra bu şahısla ilgili bilgileri belgelendirerek diğer illere göndermek zorundaydık. McDonald’s olayını bizim küçümsediğimiz söyleniyor. Yazı ile bilgilendirdik” diye konuştu.

“MAHŞERDE DE SÖYLEYECEĞİM…”
Bunlarla yetinmeyip Ahmet İlhan Güler’i 16 Şubat 2016’da 4 kez telefon ile aradığını ifade eden Dinç, “Güler her ne kadar kendisi aramadığımı söylese de aynı gün 4 kez aradım. Kendisine, ‘Bizim burada böyle bir grup var. Bunlar Hrant Dink’i seçti. Bu şahsı korumak lazım’ dedim. Bunu şimdi söylemiyorum. Daha önce de söyledim, mahşerde de söyleyeceğim” ifadelerini kullandı.
“Kimseyi zam altında bırakmak istemiyorum ama ben görevimi yaptım”
Paralel yapıyla geçmiş dönemlerde de mücadele ettiklerini aktaran Engin Dinç, “Biz paralelle de çok mücadele ettik. Paralel yapının birçok darbesini yedik. 2006’nın tüm HTS kayıtlarını sistemimize yükledik. Burada benim arama kayıtlarım çıkmadı enteresan şekilde. Daha sonra TİB kayıtlarında bulundu. Bir istihbarat müdürünün herhangi bir olayda başka bir istihbarat müdürünü eylem konusunda aramaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Biz herhangi bir vatandaş değiliz. Kimseyi zam altında bırakmak istemiyorum ama ben görevimi yaptım” diye konuştu.

“ŞAHIS DÜŞÜNCE AŞMASINDAYKEN BU BİLGİYİ İLGİLİ BİRİMLERE İLETTİK”
“Burada bu şekilde itham edilmek şahsımı çok üzdü” diyen Dinç, “Biz şahıs daha düşünce aşamasındayken bu bilgiyi aldık ve ilgili birimlere ilettik. Ben Afyonkarahisar’a tayin olduktan 7 ay sonra bu cinayet işlendi. Cinayeti haber kanallarından öğrendik. Hemen Ahmet İlhan Güler’i aradım ancak ulaşamadım. Sonra Ali Fuat Yılmazer’i aradım. Biz suçun aydınlatılması için görevimizi yapıyoruz. Cumhuriyet savcısı biliyordu, sakladı diye suçlama yazıyor. Savcı bir evrağı gizlediğimizi söylüyor” dedi.

“TRABZON’DA OLSAYDIK BU CİNAYET OLMADAN ÖNCE OPERASYON YAPARDIK”
Cumhuriyet savcısının, Dink cinayetini araştırmaları için 2015 yılında kendilerini görevlendirdiğini belirten Dinç, “Bunun üzerine 10 kişilik bir ekip oluşturdum. Aralarında görüntü, ses ve analizci uzman arkadaşlardan oluşan bu ekip, cinayetle ilgili bütün kitapları okuyup bütün dosyaları incelediler. Bunun soncunda gizlediğimiz iddia edilen evrağı buldular. Biz bu evrağı tekrar bulup verdik. Evrak saklamakla itham ediliyoruz. Kaderin bazen önüne geçilmiyor ama Trabzon’da olsaydık bu eylem olmadan önce operasyon yapardık diye değerlendiriyorum. Paralel yapının emelleri doğrultusunda görevden alınmış olabileceğimi düşünüyorum. Ben bu davada, bu huzurda olması gereken biri olduğumu düşünmüyorum” ” ifadelerini kullandı.
Başkan: “ Rapora neden ‘kesin öldürülecek’ yazmadınız?
Duruşmada daha sonra Engin Dinç’in çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, Engin Dinç’e, "Hazırladığınız raporda ’Dink’e yönelik ses getirecek eylem’ değil de, ’kesin öldürülecek’ diye yazamaz mıydınız?" diye sordu. Dinç bu soruya, "Bize gelen bilgide öyle denilseydi biz de öyle yazardık. ‘Biz öldürülecek’ yazmadık ama yazının içeriğine bakıldığında zaten anlaşıyor” dedi.

"ERHAN TUNCEL İLE BÜRODA GÖRÜŞTÜM”
Engin Dinç, yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel ile görüşüp görüşmediği soruya verdiği yanıtta, “Arkadaşlar Erhan Tuncel’in bilgi vermekten çekindiğini, çok para istediğini ve bazı şeyleri gizlediğini söylediler. Bu yüzden Tuncel’i yardımcı istihbarat elemanlığı görevinden almak istediklerini belirttiler. Bunun üzerine ben de ‘Neden ilişiğini kesiyorsunuz? Bu adam bir sene yatar, 1 bilgi getirir çok önemli olur’ dedim. İletişim kopukluğunun giderilmesi için arkadaşlar vasıtasıyla Erhan Tuncel’i Nisan ayında büroya çağırdım. Sorunlarını sordum, çözümü noktasında yardımcı olmaya çalıştım. Bana arkadaşlarının kendisinden uzaklaştığını ve sıkıntılar yaşadığını söyledi. Bilgi akışının kesilmemesi için görüştüm. Kendisine bir miktar da para verdim" diye konuştu.

“JANDARMAYA BİLGİ VERMEDİK”
Üye hakim Dinç’e, "Yasin Hayal’le ilgili istihbarat geldiğinde Hayal’in de dahil olduğu gruptaki kişilerin yaşadığı yer olan Pelitli jandarma bölgesi. Bu istihbaratlar hakkında jandarmaya bilgi verdiniz mi?" diye sordu. Dinç bu soruyu , "Olay henüz fikir aşamasındaydı. Eylem aşamasına geçseydi önce terör şubeyle bu konuyu konuşurdum. Henüz çevresine böyle birşey yapacağını söylüyor. Biz de o bölgede operasyon yapabilme yetkisine sahibiz. O yüzden jandarmaya bilgi vermedik" şeklinde yanıtladı.
Duruşmaya ara verildi.
(İHA)