Bu yazımızda size 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) uyarınca icra dairesine sebebi ne olursa olsun fazladan ödenen paraların karşı taraftan nasıl iade alınacağını yeknesak Yargıtay kararları ışığında izah etmeye çalışacağız. 

Öncelikle bunun hukuki dayanağının ne olduğunu bilmemiz gerekmektedir. 

Bilindiği üzere 2004 sayılı İİK'nın fazla verilen paranın geri alınması başlıklı 361. maddesi; "İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. 

Hemen yasa metnine bakılacak olduğunda borçlu tarafından fazla para verildiğinde ya da alacaklı hesabına yanlışlıkla (sehven) ödenen paraların herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın para ödemesi yapılan kişiden yani dosya alacaklısından geri alınabileceği düzenlenmiştir. 

Bu yasa metni ile ilgili olarak bir uyuşmazlık Yargıtay nezdinden tartışılmış olup artık emsal nitelik kazanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ortaya çıkmıştır. 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06.12.1995 tarih 1995/12-860 Esas ve 1995/1078 Karar sayılı ilamında özetle; "Kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takipte ödeme emri tebliğ üzerine borçlu tarafından istenen meblağ icra dosyasına yatırılmış ancak, vaki itiraz üzerine takip iptal edilmiştir. Bu durumda İİK. 361. maddesindeki belirtilen bir durum doğmuş olmasına göre borçlu ödenmemesi gereken bir parayı ödemiş olduğundan bu meblağı herhangi bir hükme hacet kalmadan alacaklıdan isteyebilir." şeklinde karar vermiştir.

Olayı bir örnekle anlatacak olursak Denizli ilinde aleyhinize kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldı ve takibin kesinleşmesinin ardından sizin başkasından olan alacağınıza haciz konuldu. Haciz yazısı gereği sizin alacaklı olduğunuz üçüncü şahıs da size olan borcuna karşılık icra dosyasına ödeme yaptı ve bu para da icra dosyasının alacaklısına ödendi. Bu esnada siz de konusunda uzman bir avukattan yardım alarak haksız icra takibini iptal edilmesi için mahkemeye müracaat ettiniz. Yapılan yargılama sonucunda Denizli Avukat aracılığı ile açmış olduğunuz davayı kazanarak hakkınızda açılan icra takibini iptal ettirdiniz ama sizin üçüncü kişiden olan alacağınız iptal edilen icra takibinin alacaklısına çoktan ödendi. Haksız bir biçimde ödenen bu paranın geri alınması mümkün müdür?

Elbette mümkün. 2004 sayılı İİK’nın 361. maddesinin amir hükmü gereği Denizli İcra Avukatı aracılığı ile doğrudan doğruya takibi iptal edilen Denizli’deki icra dairesine müracaat edilerek fazla ödenen paranın geri alınması için talepte bulunabiliriz. Dikkat edilecek olduğunda fazla para ödeyen tarafça herhangi bir dava açılmadan doğrudan icra dairesine müracaat edildiği görülecektir çünkü yasa metninden de anlaşılacağı üzere herhangi bir hükme hacet kalmaksızın fazladan ödenen para geri alınabilir. 

Yukarıda belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında takibin iptal edilmesi sonucunda ortada gerçek anlamda bir icra takibi olmadığı için paranın iadesine karar verilmesi gerektiği açıktır. Peki takibin iptalini sağlayan davanın kesinleşmesi gerekir mi? Yani fazla para ödeyen taraf bir de ikame edip kazanmış olduğu davanın kesinleşmesini beklemek zorunda mıdır?

Bu konuyla ilgili olarak da icra hukuk mahkemelerince verilen takibin iptal kararlarının kesinleşmesine gerek olmadığına dair yine emsal nitelikte kararlar bulunmaktadır. 

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 23.09.2008 tarih 2008/16170 Esas ve 2008/16127 Karar sayılı ilamında özetle; "Bir başka deyişle icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu bulunmamaktadır. Bu durumda, İİK’nın 361. maddesinde belirtilen koşullar oluşmuş ve borçlu ödenmemesi gereken parayı ödemiş olduğundan bu meblağı herhangi bir hükme hacet kalmadan alacaklıdan ve bu takip dosyasında isteyebilir."

Yukarıda alıntılanmış olan emsal karar da anlatımlarımızı desteklemekte olup takibin iptali davasının kabul ile sonuçlanmasının tek başına yeterli olduğu, bu kararın kesinleşmesine gerek olmadığı keza icra mahkemesince verilen kararların infazı için kesinleşmesi adına yasal düzenleme bulunmadığı için takibin iptaline karar verilmesinin ardından Alacaklıya ödenen paranın Borçlunun ödememesi gereken bir para olduğundan iadesi gerekmektedir. 

Buradan hareketle Alacaklıya ödenen paranın iadesinde akla hemen istirdat veya sebepsiz zenginleşme davaları gelmektedir. Ancak bilindiği üzere 2004 sayılı İİK’nın 72/7 gereği icradan kaynaklı paraların geri alınması 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi tutulurken, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) 82. maddesi gereği 2 yıl her halükarda 10 yıllık hak düşürücü süreye tabii tutulmuştur. Peki yukarıda belirtilen hak düşürücü süreler de geçtiyse?

Uygulamada sıklıkla karşılaştığımız bir sorun ise fazla paraların geri alınması için sanki istirdat veya sebepsiz zenginleşme davalarının ikame edilmesi zorunluluğu bulunduğudur. Endişelenmenize hiç gerek yok. Hemen belirtmek isteriz ki istirdat veya sebepsiz zenginleşme davalarının bu bağlamda konumuzla ilgisi bulunmamaktadır. Zira fazla ödenen paranın geri alınmasında yasa metni açık olup herhangi bir mahkeme kararına gerek kalmaksızın geri alınacağı düzenlenmiştir.  

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 16.05.2008 tarih 2008/1209 Esas ve 2008/3271 Karar sayılı ilamında özetle; "İİK.'nın 361. maddesi hükmü uyarınca davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir."  şeklinde karar vermiştir. 

Yukarıdaki Yargıtay kararının yorumlayacak olursak dosyanın davacı tarafı, karşı tarafa yani davalıya fazladan para ödemiş ve bu parayı geri alabilmek adına da genel alacak davası açmış en nihayetinde de davayı da kazanmıştır. Ancak Yargıtay yaptığı incelemede davacının ödediği paranın icra dosyasına yatan fazla paranın iadesi niteliğinde olduğunu, bunun için dava açılmasına gerek olmadığını bu nedenle de davacının bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığını belirtilerek dosyayı bozmuştur. Yargıtay bu kararında özetle 2004 sayılı İİK 361. maddesi varken başkaca dava açılmasında hukuki yarar yoktur, haklı olsanız bile açmış olduğunuz genel alacak davası red olunur demektedir. 

Sonuç olarak uygulama fazla ödenen paranın iadesinde izlenecek hukuki yol nasıl olmalıdır sorusunun cevabını vermek gerekmektedir. 

Fazla para ödeyen taraf vekili ilgili icra dairesine yazılı olarak müracaat ederek talepte bulunur. Müracaat etmek için de kanunda herhangi bir süre öngörülmediğinden hak düşürücü süreye tabii olmaksızın istenildiği zaman müracaat edilebileceğini belirtmek isteriz. Talep dilekçesinde kısaca konudan bahsedilir varsa takibin iptaline dayanak mahkeme kararı da ibraz edilerek icra dairesine ödenen paranın geri alınması için alacaklıya muhtıra çıkarılması, muhtırada fazla ödenen miktarın paranın miktarının belirtilerek ödeme için belli bir süre verilmesi, süresi içerisinde ödenmediği takdirde temerrüt tarihinden itibaren faiz istenerek cebri icra yoluna geçileceği hususlarında ihtarat yapılması istenir. 

Haklı talep karşısında icra dairesince bu defa kendisine fazla para ödenen tarafa yukarıda belirtildiği şekilde içinde ihtarat bulunan bir muhtıra hazırlanarak tebliğe çıkarılır. Muhtırayı tebliğ alan taraf kendisine tanınan süre zarfında ya çok öncesinde tahsil ettiği parayı temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan faiziyle birlikte öder ya da muhtıranın iptali için muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra dairesinin bulunduğu yetkili ve görevli icra mahkemesine müracaat ederek muhtıranın iptali adına memur muamelesini şikâyet davası açarak buradan çıkacak karara göre ödeme yapar.

Konu ile ilgili son yorumumuz ise kanun koyucu bu maddeyi hazırlarken özellikle dava yükünün önüne geçmeyi amaçlayarak bu tip olaylarda dava açmadan, daha fazla mağduriyet yaşanmadan karşı tarafa ödenen fazla paranın iadesinin yapılabileceğini düzenlemiştir ki bu nedenle de genel mahkemelerde herhangi bir alacak davası açılması hukuki değildir.