Bugün 10 Kasım… Arkasından hayırla andığımız, özlemle aradığımız, ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 74. Yıl dönümü.

Ve hala onu arıyoruz, ona koşuyoruz, ona birilerini, bazı kurumları şikâyete gidiyoruz. Hâlbuki Gazi Mustafa Kemal Atatürk “ Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızda akan asil kanda mevcuttur” demişken, mozolesinden medet umup defterler dolusu şikâyette bulunuyoruz.

Nasıl bir insanın ayağına gittiğimizi bilmeden o anıt mezarı ağlama duvarına çeviriyoruz.

O Atatürk ki imkânsızlıkların içinde, bu millete güvenerek kurtuluş savaşına girdi, bir devlet kurdu, yetmedi halkın kendi kendini yönetmesi için sistem değiştirip Cumhuriyeti getirdi.
Tamam dedi mi? Hayır. Milli Eğitim seferberliği başlattı. Harf inkılâbını yaptı,

Bazı geri kafalılar bir gecede insanların dili değiştiği yalanıyla Türk düşmanlığı yapmak isteselerde, bu yalana kargaların bile güldüğü aşikardı.

Peki değişen neydi? Değişen, Arap harfleriydi. Arap harfleri Türkçeye uymuyor, onu köstekliyor, Arapça sözcüklerin kullanılmasını kolaylaştırıyor dolayısıyla da Türkçe sözcüklerin kullanılmasını zorlaştırıyordu. Arapça sessiz harflere dayandığından Arap yazısı da sessiz harflere dayanıyordu.

Türkçe ise sesli harflere dayandığından bu yazı ile yazılması onu boğuyordu. Tüm bu nedenlerden dolayı 1 Kasım 1928
de “Yeni Türk Harfleri” kabul edildi ve büyük bir okuma yazma seferberliği başlatılarak yurttaşlara yeni harfler öğretildi. Bu başarıyı en iyi özetleyen sözlerden birisi ise Küba’nın devrimci önderi Fidel Castro’ya ait:

” Ben de devrim gerçekleştirdim; ama Atatürk’ün yaptıklarını yapamazdım. Türkler sağdan sola doğru yazarken Harf Devrimi ile tam tersi yönde yazmaya başladılar. Kıyafet Devrimi ve Medeni Kanun’la kadınlara getirilen konum çok önemliydi. O’na ve devrimlerine hayranım. Kendinize başka bir önder aramayın.”

Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Bir istatistik ile bu konuyu bağlayalım.


Harf devrimi öncesi 1927 yılında 623 yıl dünyaya hükmetmiş Osmanlıda %10,5 olan okuryazarlık oranı 1935 yılında %20,4e çıkmıştır.

"2011 yılında Türkiye'de okuma yazma bilen oranı % 95,1'e yükseldi…

Daha ne yaptı, ne yapmadı ki…


Halifeliği kaldırdı, Laikliği getirdi, bu ülkeyi kılığından kıyafetine kadar düzene sokmak, derleyip toparlamak için sayısız işler yaptı. Daha yaptıklarının yarısını bile dile getirmedim, bahsettiklerim bana göre en önemlileri. Bu işleri halkına güvenerek ve Milletin Meclisinden aldığı destekle yaptı.

Bu milletin onurlu yürüyüşünde rehber oldu.

Bunların Yanında sayısız ayaklanma ve isyanla uğraştı. Bozkır isyanı, Cemil Çeto İsyanı, Çerkez Etem isyanı, Dersim isyanı ilk akla gelenler. Yani kurtuluş savaşından sonra ortalık güllük gülistanlık değildi. Ama bunlarında üstesinden geldi. Müzakere ederek değil ha müdahale ederek katılanları ezerek, sorumluları asarak gereğini yaptı.

Şimdi gel de ATATÜRK’Ü arama.

İsyancıların dağda gezdiği asker vurduğu, haraç aldığı, kaçakçılık yaptığı, şerefsiz temsilcilerinin TBMM çatısı altında maaş da alarak propaganda yaptığı, şehirlerimizde polislerimizin vurulduğu, çocuklarımızın yakıldığı ortamda onu ve yöntemlerini arama.

Bu gün Liderler Anıt Kabir’e gidecekler ne yazacaklar çok merak ediyorum

Kanla beslenen şerefsizlerin açlık grevi yaptığı, ekürilerinin destek için basın açıklaması yaparak bu milletin önüne çıktığı, açlık grevi yapan PKK-KCK ve sempatizanlarının kendi partisince de kollanmaya çalışıldığı, o sülüklerle müzakere içinde olunduğu bu ortamda; Ne diyebilirler ve ne yazabilirler ki.

İktidar partisi ülkenin durumunu, muhalefet partisi de iktidarın durumunu yazıp bir iki fiyakalı övücü laf edip imzalarını atıp dönerler herhalde.

Bari 3 ihlas 1 Fatiha okusalar da ona karşı bir vazifelerinden kurtarsalar.

Allah liderlerimize onun ileri görüşünü, karalılığını, kitleleri harekete geçirme yeteneğini vatan ve millet sevgisini nasip etsin.

Allah gani gani rahmet eylesin, Mekanın cennet olsun ATAM…