Abdullah Avcı, bir makine düzeyinde takım kurmak için istediği takımı öyle ya da böyle oluşturuyor. Transferlerinin %80’ini erkenden tamamlamış antrenör istediklerini de ona göre şekillendiriyor.

Biraz basite indirgersek, Trabzonspor bir sistem oturtmaya çalışıyor, hemen her dişlisiyle bir makine gibi işleyen bir sistem. Bu anlayış Türkiye ligi için doğru bir arayış mı, şahsi olarak bundan emin değilim. Zira bu lig sistemlere göre oynanabilen bir lig olmadığı gibi, sisteme giden yolda sabredebilenlerden oluşan bir lig değil.

Abdullah Avcı'nın kafasında oyunun temposunu Trabzonspor'un belirlediği, takım halinde topun gerisinde duran, kazandığı topları sık sık organize, gerektiğinde yine organize ama çok daha çabuk kullanan, savunmada tuzaklarla rakibi karşılayan bir oyun var. Bunun için oyuna katılım eksiksiz olmalı. Çünkü sistem, son tahlilde tüm parçaların katılımıyla işleyen bir çark. Parçalardan biri oyuna katılmadığında sistem merkezli oyunlar aksayabiliyor.

Dün sahada bunu gördük Trabzonspor'da. Bir sistem arayışı, sistem anlayışı oturtma hedefi var, fakat halen eksik ve kısmen aksayan parçalar var. Trabzonspor bu eksikleri gidermek için var gücüyle çalışıyor saha dışında, vakit de daralıyor.

Bakasetas, takıma oyununa aklının yanında fiziksel katkı da veriyor. Oyun akışkanlığında geçen yıl bazı aksaklıklar yaşıyordu, onları da aşmış özellikle Hamsik'in ve Gervinho'nun takıma katılmasıyla. Dün penaltı kaçırsa da ekstra performans ortaya koydu ve bana göre maçın yıldızıydı. 

Gervinho bu ligde çok farklı işlere imza atacak gibi gördüğümüz kadarıyla, Türkiye liginin "arazi şartlarının" sistemleri zorlamaya müsait yapısında direksiyona geçip tek başına takımını hedefe taşıyabilecek performansların sinyalini veriyor.

Djaniny ise ön alanda yalnızken hâlâ gerçek etkinliğinden uzak. Dolayısıyla Trabzonspor'un forvet çalışmalarını bir an evvel nihayete erdirmesi gerekiyor.

3 gol atıp 3 gol yiyen bu Trabzonspor’un en büyük eksikliği ise orta saha ve kenar oyuncularının Avcı’nın en önemli mottosu olan takım savunmasını başaramamasıydı. Tüm yük orta sahadaki tek adam ve beklere bırakılmış durumda. Hücum oyuncuları geriye dönmekte zorlanıyor veya getirilemiyor. Burada ince bir çizgi söz konusu, bunun aşılması gerekiyor.

Bunun farklı bir çözümü de var, Nwakaeme’nin daha fazla topla samimiyetinden uzak durması gerekiyor. Takımın temposunu da direncini de düşürüyor. Ki bu oyuncu grubu her top kaybında geri dönüşleri bir makine düzeyinde yapacak bir durum içinde şu anlık gözükmüyor. 

Bu kadro sürdürülebilirliği, yarını, bir sonraki sezonu olan bir kadro değil, dolayısıyla bu kadar masrafın, gemileri bu denli yakmanın neticesinde eksik parça bırakamazsınız. Forvet olur, sol bek olur, "devşirme" işlerle olmaz. El bu denli taş altına sokulmuşken gerekirse en ağır taşlar da son bir gayretle kaldırılmaılı….

Son olarak bir not: İstanbul'un yedi tepesi meşhur, Trabzon'un sıra sıra bulutlara değen dağları... İstanbul'un tepelerine saygıyla eğilenler, bu kudretli dağlara tepeden bakmaya kalkmasın, hoş olmaz.