Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliği’nde saat 18.15’te baş başa görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası iki bakan ortak basın açıklaması yaptı. Bakan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

* “NATO’da iki müttefik ülkeyiz. Almanya Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı. 2021’de ticaret hacmimiz 41 milyar doları yakaladı. Bu yıl 45, 2023’te 50 milyar dolar ticaret hacmine ulaşabiliriz. Terörle mücadeleye ilişkin bugün kaygılarımızı kendilerine aktardık. Son dönemlerde listelerini verdim.

* Almanya’da PKK faaliyetlerinde artış görüyoruz. Sembol ve paçavraları ile birlikte. Savunma sanayide kısıtlama devam ediyor. Müttefiklik anlayışına uygun olmadığını ilettik. İkili meseleleri ve bölgesel konuları mekanizmalarla birlikte ele alabilmeliyiz.

* Türkiye AB ilişkileri de masada. Türkiye olarak siyasi engellerin kaldırılmasını istiyoruz. AB’nin somut adımlar atması gerekiyor. Vize serbestisinin hayata geçmesi bizim haklı taleplerimizdir.”

“AVRUPA’DA IRKÇILIK VE İSLAM KARŞILIĞININ ARTMASINDAN ENDİŞE DUYUYORUZ”

Bakan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:

* “Ukrayna meselesinde sürekli yaptığımız çalışmalar hakkında bilgiler aktarıyorum. Çünkü iş birliğimiz bölgede çözüm için fark yaratabilir. İş birliğimizi geliştirmek istiyoruz. Tahıl sevkiyatı ve savaş hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Ukrayna ve Rusya ile görüşmelerimiz devam ediyoruz. Tahılın Karadeniz’den ihracı konusunda anlaşmanın iki ülke arasında ateşkese vesile olmasını istiyoruz. Üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.

* Bölgesel konular içinde Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Suriye var. Tahran’daki toplantı hakkında da bilgi verdim. Doğu Akdeniz ve Ege konusunda dengeli tutum istiyoruz. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi propagandasına alet olmaması gerekir. Son zamanlarda dengenin kaybolduğunu görüyoruz. İki tarafı dinlemek gerekiyor. AB üyesi diye bir tarafı doğru kabul edip diğer taraf Türkiye’nin söylediğini yanlış kabul etmek yakışmaz.

* Türkiye her türlü konuşmaktan yana. Avrupa’da ırkçılık ve İslam karşılığının artmasından endişe duyuyoruz. Bu konuda Almanya’yla iş birliğine hazırız. Avrupa’da ırkçılık ve İslam karşılığının artmasından endişe duyuyoruz. Bu konuda Almanya’yla işbirliğine hazırız.”

“YPG, DAEŞ’LE MÜCADELE ETMİYOR”

İKİ bakan konuşmalarının sonunda soruları da yanıtladı. Çavuşoğlu terörle mücadeleyle ilgili bir soruya, “Başta PKK, YPG, PYD ve FETÖ olmak üzere terör örgütlerine kucak açılmasının müttefiklik ruhuyla bağdaşmayacağını bir kere de burada vurgulamak isterim. Suriye’de Türkiye olarak tüm terör örgütlerine karşı şehitler verdik. Bugün tehdit oluşturuyorlar. Müttefiklerimizden beklentimiz, ‘terör kaygılarını anlıyoruz’ derken, sadece sözle değil katkı vermelerini bekleriz. DAEŞ’le mücadele etmek istiyorsanız sahaya inersiniz. YPG, DAEŞ’le mücadele etmiyor. Yunanistan’ın geri itmelerini ölüme terk etmeleri AB sınırlarını korumak anlamına gelmez. Göz yummak insani değil. AİHM, Avrupa Konseyi ortak değerleri var. Ama sorunsuz bir ülke yok” diye yanıt verdi.

“KAVALA YORUMLARI KENDİ YORUMUDUR”

Toplantıda iki bakana Kavala’nın tutukluluğuyla ilgili de soru soruldu. Alman bakan, AİHM kararlarının uygulanması gerektiğini belirtince Mevlüt Çavuşoğlu, “Kavala yorumları kendi yorumudur. Bu kadar karar uygulanmazken, Yunanistan’dan geldiniz, bunları Yunanistan’a hatırlatmazken, niye Osman Kavala konusunu sürekli gündeme getiriyorsunuz? Çünkü Osman Kavala’yı Türkiye aleyhine kullanıyorsunuz, fonluyorsunuz. Gezi olaylarında ne kadar fonladığınızı biliyoruz. Sizlerin ne kadar destek verdiğini biliyoruz. O nedenle Osman Kavala konusunu sürekli gündemde tutuyorsunuz. 14 yıldır uygulanmayan kararları anlatsa saygı duyardım. Türk azınlıkların hakları uygulanmıyor. Fransa’da 11 yıldır uygulanmayan haklar var. Norveç, çocuk haklarıyla ilgili AİHM kararları uygulanmıyor. Almanya’da AİHM kararı var. Hapishanede işkenceyle ilgili. 6 yıl önce alındı. ‘Benim ülkemde uygulanmıyor’ dese saygı duyarım” dedi.

“BİZİM SAYEMİZDE BU SÜREÇLER İŞLİYOR”

Bakan Çavuşoğlu, Tahran’daki üçlü zirveyle ilgili ise şöyle konuştu:

* “Ben Tahran’daki buluşmayla ilgili işin doğrusu açıklamayı yadırgadığımı da kendilerine söyledim. Şunu beklerdik. Türkiye’nin burada Sayın Cumhurbaşkanımızın Putin’le görüşmesinden sonra tahıl ihracatının önündeki engelin kaldırıldığı vurgusu yapılmasını beklerdim. Çünkü görüşmeden, diyalog olmadan nasıl bu işleri halledeceksiniz? Bugün herkesin gözü Türkiye’de. Tahıl konusunda da, ateşkes konusunda da Türkiye’den ciddi umutlar var ama biz hiçbir zaman çıkıp da tek başımıza biz bu işi çözeriz iddiasında bulunmadık. Samimi çaba sarf ediyoruz.

*Biz hem Putin’le, hem Zelenski ile hem Ukrayna’yla, hem Rusya’yla diyalog içinde olmasak bu çabalarımızı nasıl sürdüreceğiz, bu dengeyi nasıl koruyacağız? Ve liderleri de bir araya getirme konusunda çabalarımızı nasıl sürdüreceğiz? Bizim bu diyaloğumuz insanlığın hayrınadır. İkili ilişkiler için de önemlidir, bölgesel konular için de önemlidir. Sonuçta Astana formatında bir araya gelmemizin de Suriye bakımından faydası var. Bugün Suriye’de hangi süreç var? Uluslararası Suriye Destek Grubu toplanabiliyor mu? Hayır. Fikirdaş Ülkeler Toplantısı Mekanizması ne oldu? Yok. Yani bunların hepsini, bunlar hakkında sizlere bilgi de verebilirim. Yazılı bilgiler de gönderebilirim.

* Ama sizin kayıtlarınızda var. Almanya da her zaman aktif olarak katıldı bunlara. Size gönderebiliriz. Ama Astana formatı sayesinde bugün anayasa komitesi toplantılarından bahsedebiliyoruz. BM’de herhangi bir tek başına işleyen bir süreç yok. Bizim sayemizde bu süreçler işliyor. Yalnız Suriye’yi de unutmamak lazım. Orada da bir iç savaş var. Orada da 11 yıldır insanlar ölüyor. Sizler de göçmenler konusunda hassasiyetinizi söylediniz, teşekkür ediyoruz.

* Ama bu formatlarda bir araya gelmemizin bölgemiz için önemli olduğunu kabullenmek lazım. Yani oradaki bir fotoğrafa takılıp da bunu bir sınama gibi değerlendirmek işin doğrusu doğru değil. En diplomatik tabirle söylüyorum. Yani bu ülkelerin kendi arasındaki görüşmeler hakkında bu şekilde yadırgamak ya da yorum yapmak da tabii ki fikir özgürlüğüdür ama diplomasinin de belli nezaket kuralları vardır. Dolayısıyla her ülke, her lider birbiriyle görüşebilir, başkasından da icazet almak zorunda değildir.”

“YUNANİSTAN BU MADDELERİ İHLAL EDİYOR, SİLAHLANDIRIYOR”

Bakan Çavuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Almanya’nın taraflı davrandığını söylediniz. İhtilaflı konularda taraf tutmak doğru değil. Almanya’dan beklentimiz bu değil. Bizim Yunanistan ile ihtilaflarımız var. Barışçıl çözülmesi için görüşmeleri başlattık. BM’ye yazdığımız mektup açık. Adalar Yunanistan’a verildi. Bazı adalar için şart konuldu. Ama Yunanistan bu maddeleri ihlal ediyor, silahlandırıyor.

* AB üyesi diye yanlışa rağmen sahip çıkmak doğru değil. Yunanistan’ın verdiği cevap hukuki değil. Haksızsa ‘Haksızsınız’ diyemiyorsunuz, bunu diyemiyorsunuz. İşte sorun burada. AB üyesi olmak her hakka sahip olmak. ‘AB olarak çözümde neler yapabiliriz’ diye Merkel bunu yapıyordu. Kusura bakmayın söylüyorum. 3. taraflara ‘tarafsız olun’ diyoruz. Almanya’nın tarafsız tutumunun devam etmesini istiyoruz.”

“MECBUR KALDIK, RUSYA’DAN S-400 SİSTEMİ ALDIK”

Bakan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

* “Geçmişte biz Rusya’dan S400 hava savunma sistemini aldık. Çünkü müttefiklerimizden en ihtiyacı olduğumuz dönemde bir savunma sistemi alamadık. Ve en çok ihtiyacımız olduğu dönemde Suriye sınırlarında da birçok müttefikimiz Almanya dahil Patriot sistemlerinin ülkemizden çektiler. O sebeple, bu sebeple, onları suçlamıyoruz.

* Bir tek İspanya Patriot sistemini Türkiye’de tuttu. Birkaç yıl öncesine kadar İtalya’da SAMP-T sistemini tuttu. Yani biz mecbur kaldık Rusya’dan S400 sistemi aldık. Ona da itiraz ediyorlar. Dolayısıyla iki ülke arasındaki egemen haklarla ilgili bir konu ama ben gerekçesini de açıklıyorum. Bunu Amerika’ya da söylüyoruz. Herkese söylüyoruz.

* Ama şu anda Rusya’yla herhangi bir drone konusu söz konusu değil. Kaldı ki bu bahsettiğiniz drone’u Türkiye Cumhuriyeti Devleti üretmiyor. Bir özel şirketimiz başarılı bir şekilde üretiyor. Tüm dünyada şu anda Bayraktar İHA’ları ve SİHA’ları, şimdi Akıncı da biliyorsunuz çıktı. Biliniyor, isteniyor.

* Sonuçta yani devletler arasında böyle bir görüşme yok. Şirketten de bize gelen böyle bir şey yok. Şimdi şirkete bir teklif geldiği zaman görüş için şirket bize soruyor. Biz de kendilerine görüşlerimizi söylüyoruz.”

ALMAN BAKAN: YENİ BİR ASKERİ ÇATIŞMA İNSANLARA ACI YARATACAKTIR

Bakan Çavuşoğlu’nun açıklamalarının ardından söz alan Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, şu ifadeleri kullandı:

* “Farklı görüşlere sahip olsak bile nezaketten ibaret olmayan sözler sorumlu bir politika yürüttüğümüzü gösteriyor. İki ülke ilişkileri özel öneme sahip. Yeni ortaklıklar çok önemli. Enerji ihtiyacı çok büyük. Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması bizim için çok önemli.

* Suriyeli mültecilerle bir araya geleceğim. Türkiye’ye teşekkür borçluyuz. Bu kadar çok insanı kabul etmeniz çok etkileyici. 4 milyon mültecinin güvenle yaşamaları önemli. Biz de finansal olarak desteği sürdürmek istiyoruz. Yeni bir askeri çatışma insanlara acı yaratacaktır. İstikrarsızlık DAEŞ gibi örgütlere yarayacaktır.

* Görüşmede vurguladık, Türk halkı kendi güvenliğini sağlama hakkına sahip. Terör tehdidi olduğunu biliyoruz. AB ve Almanya da PKK’yı terör örgütü olarak listeledi. Bazı münferit olaylara değinildi. Hangi sebep olursa olsun kundaklama örneğin cezalandırılır. Her hukuk devleti gibi Almanya da takip eder.

“GERİLİMİ TIRMANDIRARAK DOĞU AKDENİZ KONUSUNU ÇÖZEMEYİZ”

*Biz gerektiği kadar Ukrayna'yı desteklemeye devam edeceğiz. Özgürlük ve kendi kaderini kendi tayin etme hiçbir şekilde müzakere edilemez.
* Bizim iç sınırlarımız yok, ortak dış sınırlarımız var. AB’nin bu sınırları önemli. Doğu Akdeniz konusundaki hususları tırmandırarak çözemeyiz. Müttefikler olarak sınırlarımıza saygı duymamız gerek.

* Siyasi olarak ayrılmamalıyız. Ortak temel, Avrupa Konseyi’ne sahibiz. Her din için geçerli, yeni Alman hükümeti anti İslamizm ve ırkçılık konusunda güvenlik konusunda emniyet memurları gibi ayrımcılıkla mücadele sorumluları gibi yeni yapılar oluşturduk. Hiçbir hükümet hatasız değil. Fakat haksızlığa uğrayan hakkını arayabilmeli.

“AİHM KARARLARI UYGULANMALI”

* Avrupa Konseyi’nde 70 yıl önce temel oluşturuldu. Devlet tarafından haksızlığa uğrayanlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurabilmeli. Benim sorumluluğum, AİHM’in kararlarının uygulanmasını sağlamak. Osman Kavala’nın tahliye edilmesi kararı da buna dahil. Zor zamanlarda bu konuları ifade etmek kolay değil. Birbirimizi dinlememiz lazım. Farklı görüşleri ele aldık. Dostluk yüzeysel sözler söylemek değil dürüst olmak önemli. Saygı önemli.

* Libya konusuna da değindik. Libya Konferansı’yla uluslararası bir süreç başlatılmaya çalışıldı. Basın toplantısı sonrası görüşmelerimiz sürecek.”