“Nazım’dan Kazım’a Bir Volkandır Karadeniz” etkinlikleri kapsamında düzenlenen programa, Trabzonspor’un efsane isimleri Bekir Barçın ve Serdar Bali’nin yanı sıra Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya ve çok sayıda Trabzonlu futbolsever katıldı.
Etkinlikte, Trabzonspor’un tarihi başarıları, kulüp kültürü, altyapıdan çıkan yıldız isimler ve Karadeniz insanının futbola olan tutkusu sıcak ve samimi bir dille ele alındı. Başkan Ahmet Kaya’nın duygu yüklü anekdotları ve efsane futbolcuların çarpıcı hatıraları katılımcılardan büyük alkış aldı.
Başkan Kaya: "Trabzonspor bir devrimin takımıdır"
Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya, “Dünden Bugüne Trabzonspor” söyleşisinde yaptığı konuşmada, Trabzon’un futbol kültürü ve Trabzonspor’un tarihi misyonu üzerine dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Etkinliğe Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, Şehit Aileleri Derneği Başkanı, CHP ilçe yöneticileri, kadın ve gençlik kolları temsilcileri ile çok sayıda Trabzonlu futbolsever katıldı.
Başkan Kaya, açılış konuşmasında Trabzonspor’un efsane isimleri Bekir Barçın ve Serdar Bali’ye teşekkür ederek, “Trabzonsporumuzun efsaneleri, hepimizin gurur duyduğu işler yapmış ve Trabzonumuzu bir dünya markası haline getirmiştir. Her birine huzurunuzda çok teşekkür ediyorum,” dedi.
Kaya, Trabzon’un sadece bir futbol şehri değil, aynı zamanda derin bir kültürel ve tarihi birikime sahip olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Trabzon birçok yönüyle öne çıkan bir şehir. Ama ‘Trabzon eşittir nedir?’ diye sorduğumuzda, herkesin aklına hemen futbol gelir. Trabzonspor, karakteriyle ve yetiştirdiği futbolcularla bir dünya markası haline gelmiştir. Bundan büyük gurur duyuyoruz.”
Konuşmasında sanat dünyasına da değinen Kaya, “Volkan Konak ve rahmetli Kazım Koyuncu gibi önemli sanatçılar bu topraklardan çıkmıştır. ‘Nazım’dan Kazım’a Bir Volkandır Karadeniz’ etkinlikleri kapsamında bugün Trabzon ayağını gerçekleştiriyoruz. Yarın ise etkinlikler Fındıklı ve Hopa’da devam edecek,” dedi.
Etkinlik kapsamında düzenlenen futbol maçıyla ilgili olarak da konuşan Başkan Kaya, “Geçmişi yad ettik, Trabzonspor markasını konuşmak ve bu markaya değer katanlarla bir araya gelmek istedik,” diyerek bu tür etkinliklerin önemine dikkat çekti.
Kaya, Trabzonspor’un tarihsel misyonunu “Trabzonspor bir devrimin takımıdır,” sözleriyle tanımlarken, Anadolu’nun gençlerinin İstanbul’un güçlü takımlarına karşı verdiği mücadeleyi hatırlattı. Altyapının önemine de değinen Kaya, “Trabzonspor özüne döner, altyapıdan çıkan gençlere şans verirse eski şaşaalı günlerine geri dönebilir,” dedi.
Kaya, milletvekilliği döneminde Meclis futbol takımında yaşadığı bir anıyı da paylaşarak konuşmasını şöyle tamamladı:
“‘Trabzon’dan biri geldi’ dediler. Sırf Trabzonlu olduğum için futbol oynayabileceğim düşünüldü. Ve gerçekten tüm golleri ben attım. İtalya’ya iki, Romanya’ya bir, Kıbrıs’a üç gol attım. Bekir Abi şahidimdir.”
Serdar Bali’den nostaljik anılar: “Trabzonspor'da forma bir daha çıkmadı”
Trabzonspor’un efsane isimlerinden Serdar Bali, “Dünden Bugüne Trabzonspor” söyleşisinde hem kariyerine hem de bordo-mavili formayla yaşadığı unutulmaz anlara dair samimi açıklamalarda bulundu.
Bali, futbola olan ilgisinin çocuk yaşta başladığını belirterek, “İstanbul doğumluyum. Babam Fenerbahçe’de futbol oynuyordu, o dönemde dünyaya geldim. Maddi nedenlerle 1956 yılında vapurla Trabzon’a taşındık,” dedi.
İlkokul yıllarından itibaren futbolcu olacağının belli olduğunu vurgulayan Serdar Bali, “Sebat Gençlik’ten genç takıma çıktım. Aynı gün hem genç takımda hem A takımda forma giydim. Ardından Trabzonspor’a transfer oldum,” ifadelerini kullandı.
Trabzonspor’da forma şansı bulmanın zorluğuna dikkat çeken Bali, bu süreci şu sözlerle anlattı:
“Takım çok iyiydi. Forma bulmak kolay değildi. Ancak Eskişehir maçında sakatlıklar ve kart cezaları nedeniyle kadro daraldı. Teknik direktörümüz Suat Abi, beni oyuna aldı. O maç Fenerbahçe karşılaşmasıydı. Sahaya çıktım ve bir daha formayı bırakmadım.”
O dönemin zorlu şartlarını da paylaşan Bali, çamur sahalarda nasıl mücadele ettiklerini anlatarak, “1.65 boyundayım ve sahalar çamur içindeydi. 10 santim çamura batıyorduk. Ama yılmadık. Cemil Abi ve Bekir Abi bana, ‘Git, geri gelme. Arkayı biz tutarız’ dedi. Oyunda kaldım. Ender Gonca bana çivili ayakkabıyla bastı, etim sarktı ama devam ettim. O sezon şampiyonluk geldi,” dedi.
Sözlerinin sonunda o dönemki Trabzonspor’un mücadele ruhuna da değinen Bali, “Bizim takımda kimse geri adım atmazdı. Kimse bize bir şey yapamazdı. Şimdi kavgada herkes su içiyor ama biz o zaman kaleye koşardık. Gerçekten çok iyi bir takımdık,” ifadelerini kullandı.
Serdar Bali:
Gbamin diye birisi alındı, 3 milyon euro zaten 120 trilyon ediyor. Şu an bu Trabzon şehrinde 120 trilyon yoktur. Altı ayda ödeniyor bu paralar. Bir insan dönüp de “Bunu kim aldı, niye aldık?” diye sormaz mı? Ama şimdi birisi çıkıp U 19 transferin 1-2 tanesini sorgulasa, aynı karakter çıkar ona küfreder. Ona da etmesin, ötekine de etmesin. Kendi insanına sahip çıkmadıkça bu iş olmaz.
Biz 37 sene sonra şampiyon olduk ama 1996’da şampiyonluğumuzu çaldılar. 2005’te çaldılar, 2011’de alamadık, 2019’da çaldılar. Ama biz sadece “çalıyorlar” diyoruz, bekliyoruz. Beklemekle olmaz. 2 sene sonra şampiyon olmamıza gerek yok ki. Bütçemiz yok, borç ödenecek vs… Tamam, ama biz kendi evlatlarımızla 10. olalım. Geçen sene 43 puanla bitirdik, 50 milyon euro harcadık. 10 milyon euro harcasaydık, 2 sene sonra bir iskelet kurmuştuk.
Buna cesaret edecek adam lazım. O da biziz. Ama bizde de bu takımı sürdürecek para yok. Ben başkan olsam, “Hiç para harcamayacağım” desem de milleti transferle kandıracaksın. Hiçbir başkan da kendi parasını vermedi. Hiçbir zengin de çıkıp “Sen bu takımı götür” demiyor.
Bu şehrin Araklısı’nın, Ahmet’in, Bekir’in, Genci’nin, Fındıklı’sının parasını yiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın parasını. Onlar için mi Afrikalıya milyonlar veriyoruz? Bir tane yabancı geliyor: İngiliz asıllı Surinamlı, Fransız asıllı Surinamlı… Hepsi bir yer asıllı. Biz müşteri olmuşuz, onlar kulüp olmuş.
Kendi insanımızı, kendi altyapımızı sahaya koymadığımız sürece bu iş yürümez. En az 7-8 yerli oyuncuyla oynamalıyız. 2021’de şampiyon olduk çünkü bu anlayış vardı. 37 yıl sonra geldi çünkü daha önce hep elimizden aldılar. Belki o yıl dediler ki “Bunlar zaten patlayacak, bari kesmeyelim.” Onun için şampiyon olduk.
Ama şimdi bakıyoruz, harcama yine harcama… Trabzonspor’da gerçekten fedakâr bir başkanımız da var. Vermesi gerekeni veriyor ama etraf çok sıkıntılı. Doğru işler yapıldığında, yukarıya tırmanıyorsun ama orada da patlatıyorlar. Ahmet Ağaoğlu döneminde, Ertuğrul Doğan tüm yükü taşıdı. Doğru adamlar, doğru yerden alındı.
Ama sonra her gün bomba patladı. Uçak kalktı indi, kalktı indi. Şimdi sizler yazıyorsunuz, bizler de söylüyoruz. Bu 2019’daki oyuncuları bugün sahaya koysan oynayamazlar. O dönem tesadüf değildi, bir iskelet vardı. Eğer yoksa, kimse hiçbir şey yapamaz.
Şunu herkes bilmeli: 11 yabancıyla şampiyon olursan, sadece kupayı alırsın. Ama kendi insanınla şampiyon olursan, o zaman bu şehir seni sahiplenir. Trabzonspor, 1975’te güce karşı direnenlerin takımıydı. Doğuda, güneyde devletle mücadele edemeyen halk, kendini Trabzonspor’da buldu.
Şimdi değişti her şey. Ama hâlâ bir yerlerde bu ruh var. Mesela Kurtlar Vadisi’ndeki çocuk, “Ben Trabzonsporluyum” diyor. Niye? “Babam Trabzonsporluydu” diyor. Bu sahiplenme önemli. Gençlerimiz İstiklal Marşı’na ağzını bile açmıyor ama sahada yerli oyuncu görmek istiyoruz.
En kötü dönem Fransa dönemi gibi oldu. Dediğim gibi; eğer bu kulüp şampiyon olacaksa, ayağa kalkacaksa, borçsuz yönetilecekse doğru işleri yapmamız gerekiyor. Taraftar baskı yapıyor ama aynı taraftar bilet almıyor. Bütün biletleri alayım, baskı yapanı da stada sokmayayım.
Bu iş yağmurdan ıslanmadan kazanılmaz. Biz Afacan Yılmaz’ın 302’siyle deplasmana giderdik. Gece mazot yoktu. Trabzonspor diye benzinciden mazot isterdik. Ekmeğin arasına tereyağ sürerdik, peynir sürerdik, arabada yatardık. Ayak bir yanda, kafa bir yanda… O ruh artık yok. Şimdi herkes saat yedide yemek yiyor, sonra odasında film izliyor. Kimse kimseyi tanımıyor.
Kendimden örnek vermeyeyim ama bir gerçek var: Mustafa Eskihellaç’ı bu kulübe 3 yıl boyunca önerdim. Yardım, yardım diye uğraştım. Youtube videolarını gönderdim. Şimdi herkes sahip çıkıyor. Ama sorun değil. O oyuncu dünyanın en iyisi değil. 300 bin dolara geldi, 10 trilyona oynadı. Yanında 3 milyon euro alan adam sakatlanıyor. 36 yaşında, yorgun, bitik.
Bu şehrin 363 milyon lirasını çoluk çocuğumuzun geleceğini yaktık. Sonra da “Gitmiyorum, burayı çok seviyorum” diyor. 3 milyon euro alsam ben de severim