Dolmuştayım.

Şoförün hemen arkasında…

Omzuma çimdik, kulağıma bir ses…

- Başkan, iki kişi uzatır mısın?

+

Balık halindeyim.

Malum…

Palamudun tam zamanı…

Gözlerim tezgâhta.      

Akabinde yine bir ses...

- Kaç tane vereyim başkan?

+                

Eve geldim.

Elimde poşetler.

Çocuk açtı kapıyı.

Hani ilkokul dörde giden...

Bir sevinç, bir çığlık, görmeniz lazım.

Gözümün nuru…

O da başkan olmuş.

Sınıfının başkanı.

+

Anlayacağınız...

Dolmuşta, tezgâhta, evde…

Baktım ki başkan olmak kıymetli.

Hem kulağa da hoş geliyor.

Şöyle en kralından, keşke hep başkan olsaydım dedim.

Mesela belediye başkanı…

Neticede en fazla ona başkanım çekiliyor.

+

Sonra düşündüm.

Sırf başkan olmak için de, başkan olunmaz hani dedim.

Zira beklentiler var.

Vatandaşın beklentileri.

Misal benimkiler.

Aklıma gelenleri, tane tane yazayım.

- Bir kere önce hayatta olacaksın, herkes seni fark edecek.

- Sonra… Hayal dünyan geniş olacak. Proje adamı olacaksın, şöyle her tabakanın yararlanacağı projeler.

- Sadece protokol adamı değil, hem halktan da biri, hem de halkın lideri olacaksın.

- Çöp toplamak, su akıtmak, rögar temizlemekle sınırlı kalmayacak görevin. Vatandaşın mutlu olmasını da vazife bileceksin kendine.

- Sanat adamı olacaksın. Tiyatro, müzik, resim, el sanatları falan… Git gide monotonlaşan milleti doyuracaksın sanattan.

- Yeri geldiğinde iş, aş olacaksın vatandaşına. Gerektiğinde meslek odalarıyla el ele verecek, açtığın ücretsiz kurslarla istihdama en büyük katkıyı sen sağlayacaksın.

- Aynı zamanda sosyal olacaksın. Yaşlısı, genci, çocuğu, yetişkini ile insanının güzel hatıralar biriktirebileceği ücretsiz turlara, organizasyonlara sahiplik edeceksin.

- Bu madde ayrıca önemli! Rantçılarla asla işin olmayacak, onlarla anılmayacaksın.

- Öte yandan, duygu yüklü olacaksın. Cenazede ağlayacak, düğünde oynayacaksın.

- Yolda karşılaştığın seçmenin sana sırtını döndüğünde, uykuların kaçacak.

- Eğiteceksin, öğreteceksin. Okulları, üniversiteleri nasıl kent yaşamına dahil ederim diye için içine sığmayacak.

- Denizi, havayı, karayı ulaşım için kullanacaksın. Bunaltan, yolda dokuz doğurtan trafiğe alternatif çözümler getirebileceksin.

- Bütün kurumlarda saygınlığın olacak. Hem yerini de bileceksin. Kimseyle dalaşmayacak, didişmeyecek, “ben ne dersem o olur” havalarına bürünmeyeceksin.

- Çalışanına sağdan soldan yağan referanslarla değil, adaletle muamele edeceksin. Bunu yaparken, haklarını da alın terleri kurumadan vereceksin.

- Son olarak… Yaptığın görevlendirmelerde liyakati esas alacak, ölü yatırımlardan kaçınacaksın.

+

Şimdi.

Değerli okurlar.

Biliyorum.

Zordur bunları yapmak.

Emek ister, ufuk ister, kadro ister.

O yüzden.

Hakikaten belediye başkanı olsaydım, yani beni seçseydiniz bunları yapabilir miydim, bilemiyorum.

Ama şu da bir gerçek…

Zaten seçilenler de bunları yapmıyor ya

+

Neyse efendim.

Yerel seçimler hızla yaklaşırken.

Epeyce bir dedikodu yaptık.

Yine görüşürüz.

Hadi ben kaçtım…