1980’den bu yana bu şehirde gazetecilik yapıyorum.

O tarihten gönümüze kadar, şehrin belediye başkanları ile görev süreleri içinde, benden kaynaklanmayan ama başkanlardan kaynaklanan nedenlerden ötürü kavgalarım oldu. Küs kaldığımız dönemlerde. Süreç içinde de barıştık.

+++

Şöyle geçmişten günümüze kadar geldim.

Başkanlarla niye kavga etmişiz, başkanlar bize niye küsmüş.

Filim şeride gibi gözümün önünden geçti.

Her kavgam ve küskünlükte neden; Trabzon hassasiyetimiz.

Trabzon adına şehri sorgulamamız.

Trabzon adına başkanlara eleştiri getirmemiz.

Trabzon adına tespitler yapıp, başkanlara mektup yazmamız.

Yani, kişisel bir sebepten ötürü başkanlarla kavga etmemişiz.

+++

Allaha şükür taaaa 1980’den 2016’ya kadar belediyede birinci, ikinci ,üçüncü hatta beşinci ve de onuncu halkadan hiçbir yakınım çalışmıyor.

Taaa 1980’den bu yana bir belediye başkanına bir yakınmı TRABEL ya da başka bir fasıldan işe alınması için tavassutta bulunmamışım.

Hiçbir yakınımın yatay geçişle belediyede kıyak kadro alması için kapı aşındırmamışım.

Aksini inkar eden Belediye başkanı ile her yerde, Trabzon’un huzurunda yüzleşmeye hazırım.

Belediye ile ilişkim, başkanlarla dostluğum Trabzon hassasiyetleri üzerinde olmuştur.

İLK KAVGAM… 

Trabzon belediye başkanları ile ilk kavgam, Orhan Karakullukçu ile olmuştur. Ki, Karakullukçu’yu kendinden sonra gelen başkanların hiç biri belediyecilik anlamında sollayamamış, O’nun kadar başarılı olamamıştır. Karakullukçu, efsanedir.

Bir gün partisinin o zaman Merkez olan şimdilerde Ortahisar olarak bildiğimiz ilçe teşkilatının binasına giderken, Karakullukçu’nun tesadüfen yanındaydım. İlçe binasının merdivenlerini çıkarken kulağıma şöyle dedi..”Partimin binasına girdiğimde sırtımı duvara dayıyorum…” Bu müthiş bir tespitti ve zamanın ANAP’i içinde belediye ile teşkilatlar arasında acayip kavga vardı. Rantçı partililer Karakullukçu’yu adeta sarmış, konut yapımında imar kolaylığı istiyor, Karakullukçu da direniyordu. O sözünü ertesi gün gazeteye manşet çektim. Hem de sür manşet. Karakullukçu telefon açtı bunu yaz diye söylemedim dedi ve küstü.

İKİNCİ KAVGAM

Atay Aktuğ ile kavgam daha ilginçti.

Aktuğ, Trabzon’da ilk kentsel dönüşümü yapan başkandır. Şimdi Alyans cafenin hemen karşısındaki yeşil alan gecekonduydu. Orayı kıt imkanları ile istimlak etti, yeşil alana döndürdü. Bravo dedik. 

Ama gelin görün ki, şimdinin Diş Hastanesinin hemen yanındaki o yüksek katlı binaya izin verince, Aktuğ’a hata yaptın dedik, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye yazı kaleme aldım. Atay Başkan aradı, ayıp ettin dedi. Kendince haklı yanlarını anlattı durdu.

ASIM AYKAN’LA ÇOK İYİ GEÇİNDİK

Asım Aykan’la bir kavgam olmadı.

Her eleştiriye Fair Play yaklaştı.

Bir ekip ruhu ile çalışan Aykan, her gazeteci ile iyi geçindi. Mazhar Yıldırımhan gibi bir kabiliyetli danışmanı vardı. Bütün imkansızlıklarına rağmen bence başarılı bir belediye başkanlığı yaptı.

ÜÇÜNCÜ KAVGAM

Volkan Canalioğlu ile kavgam çok enteresan gelişti.

Canalioğlu; öpüyor, kucaklıyor, sıvazlıyor ne haber kadam diyerek, vatandaşla diyaloğunu PİK yapmıştı. 

Ortada doğru dürüst de icraat yoktu. Vatandaşa sadece sarılarak işi geçiştiren Canalioğlu için başlığı “Düğün yapıyor, gerdeğe girmiyor” olan bir yazı kaleme aldım. Üfffff danışmanları üzerime saldırdı. Kendi de bir tavır koydu sormayın gitsin. Oysa ben bir tavrı ve yönetim biçimi anlayışı ile o başlığı atmıştım. Milletin her derdini dinliyor, sarmaş dolaş oluyor ama sorun çözülmüyordu. O nedenle düğün gerdek  ilişkisi kurdum.

Canalioğlu’nun sevgili eşi bile o dönem bana epey fırça atmıştı.

DÖRDÜNCU KAVGAM

Ve Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu.

Baştan ifade edeyim, Gümrükçüoğlu’na iki kere oy verdim.

Bu şehir için risk alacak diye.

Yani, oy veren biri olarak Gümrükçüoğlu’na eleştiri hakkım anamın ak sütü gibi bana helal.

Uzatmayalım, Gümrükçüoğlu benim gazeteciliğimi beğenir. Hatta birçok yazımı makamında yüksek sesle misafirlerinin olduğu ortamda okur, Ali Savaş iyi yazmış der.

Özellikle “Atom karınca” lakabı ile ilgili Gümrükçüoğlu’nun  benimle ilgili bir anısı vardır ki, taaaa Cumhurbaşkanımıza  kadar uzanır. Kendi onu iyi bilir.

Daha yeni 10 günlük mesele.

Diş Hastanesi ile ilgili yangın merdiveni konusunda şöyle bir yazı kaleme aldım.

“Trabzon’un Diş Hastanesi; tam bir yılan hikayesi.

Bitmek bilmiyor.

Çok basit bürokratik engellere takılıyor.

Şimdiki engel de, yangın merdiveni.

Büyükşehir merdiven olmadan ruhsat vermem diyor.

Doğru verme.

Peki, öyle olsun.

Ama böylede buyrulsa; ne olur.

Büyükşehir belediyesi dese ki, TOKİ Trabzon için elini taşın altına soktun, izin ver yangın merdivenini ben yapayım. TOKİ olmaz mı diyecek?

Merkezdeki iki belediye başkanına danışmanlarından biri bunu demiyor. Düşünemiyor. Ama  her ay bankamatikten parasını çekiyor.

Büyükşehir ile Ortahisar; Camilerin avlusunu asfaltlıyor, şadırvanını, iç donanımını, ufak tefek onarımlarını yapıyor. Okulların bahçesini, duvarını inşa ediyor, Diş Hastanesinin yangın merdivenini yapması, kural dışı mı?

TOKİ senin için Trabzon’da bütün gücü ile var, yangın merdivenini de sen yap diyorsun. Bazı kurumlardan Belediyeleriniz için özveri istiyorsunuz, en çok da TOKİ’den, siz TOKİ’ye böyle bir yardımda bulunmuyorsunuz?

İki belediyeden biri yangın merdivenini yapsa, hastane ruhsatını alsa hizmete açılsa olmaz mı?

O koltukta ne için oturuyorsunuz.?

Risk almadan belediye başkanlığı olur mu?...”

Başkan yazımı okuduğu gibi telefonla beni aradı. Dedi ki, bana o koltukta niye oturuyorsun  demek haddin de değil hakkında.

O anda içimden dedim ki..

“Evet Ali Savaş Trabzon hassasiyetlerin nedeni ile bir belediye başkanı ile de kavga ediyorsun. Haydi hayırlısı…”

Başkan bana had ve hak konusunda hatırlatma yapınca, ben de şunu söyledim.

“Size oy vermiş biri olarak böyle bir uyarıda bulunmak hakkım, eğer bunda bir hakaret varsa, Türk mahkemeleri kararını versin boynumuz kıldan ince…”

Bu telefon görüşmesinden sonra, bir belediye başkanı ile Trabzon hassasiyetimiz yüzünden kavga etmiş olduk. Bir yakınıma meseleyi anlattım, dedi ki sana mı kaldı diş hastanesinin yangın merdiveni.

Huyum kurusun kalıyor işte.

Bakalım, önümüzdeki yıllarda kim belediye başkanı olacak, onla da hangi gerekçe ile kavga edeceğiz.