Bermuda Şeytan üçgeni nerede sorusu yıllardır sorulmakta ve görülen o ki hakkında yapılan araştırmalara rağmen hala çoğu kişi efsanelere inanmaktadır. Makalenin devamında Bermuda Şeytan Üçgeni hakkınddaki tüm bilimsel detaylara ulaşacaksınız.

Bermuda Şeytan üçgeni; Amerika Birleşik Devletleri topraklarının güneydoğu kıyılarında Florida açıklarından başlayarak Miami, Puerto Rico, Puerto Rico yakınlarındaki San Juan Adaları arasında kalan, Atlantik Okyanusu üzerinde 500.000 mil karelik bir alanın ifade edildiği yerin tanımsal adıdır. Bölgenin efsanevi hal alıp, bu ismi almasına sebep olansa söz konusu alan içi ve çevresinde çok sayıda uçak, gemi ve insan kaybolmasıdır. Hikâyeleri cazip kılan durumsa, gemi ve uçakların tek bir parçasının bile bulunamamasından kaynaklanmaktadır. Bir inanışa göre Allah insanoğlunu yaratmadan önce yeryüzünde yaşayan cinlerin azgınlaşarak sapıtmasından ötürü onları cezalandırmak için İblis (Şeytan – ki o zaman meleklerin imamıdır)görevlendirilmiş, emrine de binlerce melekten oluşan bir ordu verilmiştir. Şeytan bu azgın Cin topluluğunun tamamını yok etmiş, bir kısmına da o günlerde kara olan bugün deniz altında kalan ve adına Şeytan üçgeni dediğimiz alana gömmüştür. Mağrur bir komutan olarak döndüğü cennete Hz. Adem yaratılmış ve yer yüzünün varisi olduğunu sandığı anda, dünyanın varisi olarak Hz. Adem gösterilince Allah’ a isyan etmiştir. Hz.Adem ve eşi Hz. Havva şeytan tarafından kandırılmış, yasaklanmış bir meyve ağacının meyvesini yemişler ve Allah’ın emrine karşı geldiklerinden şeytan ile birlikte cennetten Hz. Adem ve Hz. Havva ile birlikte kovulmuşlardır. Her iki soy arasında kıyamete kadar sürecek bir düşmanlık başlamış ve yeryüzünde de devam etmiştir. Halende devam etmektedir. Bermuda Şeytan Üçgeninin Sırrı hakkında bu inanış gibi hakkında onlarca kayıp uçak,  gemi hikâyesi anlatılan ve üzerine film yapılan bu bölgenin popüler olmasını sağlayansa aslından ondan önce bölgede çok sayıda uçak kayıp olmasına rağmen, İkinci Dünya Savaşı sırasında kayıp olan Flight 19 bombardıman filosundaki beş adet uçaktır. ABD Donanma bombardıman uçağı olan bu uçak 5 Aralık 1945 te saat 14,00 da Fort Lauderdare donanma üssünden ayrıldıktan sonra pilotlar uçuş koşullarının mükemmel olduğunu bildirmelerine rağmen bir süre sonra uçak Şeytan üçgeni yakınlarında uçak ile bağlantı kesilip uçak kayıp olmuştur. Bu filoyu oluşturan beş bombardıman uçağını arama çalışmaları başlatılmış ancak uçakların kara kutularından gelen sinyaller şeytan üçgeninde kaybolmuş ve aramalarda tek bir parça bile bulunamamıştır.

Bermuda Şeytan Üçgeninin Sırrı

Bilim adamları uzun yıllar bölge ile ilgili olarak yüksek bir manyetik alan varlığı hipotezi üzerinde durmuş ve araştırma yapmışlardır. Bölgede çok yüksek oranlı katı maden kaynağı bulunduğu ve bu maden kaynağının bir tür çekim alanı oluşturan manyetik bir alan yarattığı tezine dayalı olan bu hipotez yapılan araştırmalar ile doğrulanamamıştır. Bermuda Şeytan Üçgeni hakkında yapılan araştırmalar başka bir gerçekliği ortaya çıkarmıştır. Yapılan tüm manyetik alan araştırmaları ve gelinen nokta okyanus akıntılarının etkisi ile oluşan bir doğal gaz ana kaynağının varlığının tespiti ile netlik kazanmıştır. Yani bölge dev bir doğal gaz kuyusudur. Doğal gazın okyanus tabanından su yüzeyine çıkarken değişim göstermesi gerek suda gerekse havada meydana getirdiği yoğunluk farklılıkları uçak ve gemilerin okyanusun dibine batması ile neticelenen fiziksel mekanizmaların tetikçisidir. Ancak hala efsane peşinde olanlar kayıp kıta Atlantis’in kayıp olmuş bir enerji üretim tesisi olan manyetik cihazından, dünya dışı varlıkların neden olduğu bir takım olaylardan dem vursalar da olay basit bir doğal gaz havuzundan zamana zaman gaz çıkışlarının olmasından ibarettir. Yer katmanlarının binlerce metre altından fışkıran doğal gaz ve petrol sadece yüksek karalardan değil deniz, okyanus tabanlarının altından da ortaya çıkmaktadır. Örneğin bugün Karadeniz kıyılarımızda doğal gaz çıkarılıp kullanılmaktadır. Doğal gazlar okyanus tabanlarının altından yukarı çıkarken düşük sıcaklık nedeni ile donarak karılaşır ve Hidrat denen beyaz ve tebeşir tipinde bir maddeye dönüşür. Okyanus tabanında çekilen resimlerde tabanda görülen beyazlık ve gemi parçalarının nedeni budur. Bölgeden geçen Gulf Stream sıcak su akıntısı tabanı bazen ısıtmakta be tebeşir olarak biriken gaz eriyip su yüzeyine çıkmaktadır. Bu sırada suyun yoğunluğu hızla düştüğünden yüzeydeki çisim tabana doğru çekilmektedir. Yani suyun kaldırma kuvveti bozulmaktadır. Soğuma ile birlikte yoğunluk normale döner ve deniz yüzeyi gerilme eve kaldırma kuvveti yani suyun kaldırma kuvveti cisimleri taşır hale gelir. Uçakların düşme nedeni de bunun ile aynıdır. Okyanus yüzeyinden hızla dışarı çıkan gaz yükselmeye devam etmektedir. Yukarı çıktıkça yoğunluk azalır ve atmosfer basıncı düşer. Havanın kaldırma kuvveti azalacaktır. Jet motorlarının yanmasını sağlayan oksijen azalır. Böylece uçağı havada tutan pervaneler çalışmaz ve havanın kaldırma kuvveti de azaldığından uçak düşer.  Gerek uçakların gerekse gemilerin aniden ve çok çabuk yok oluşları, havanın ve suyun yoğunluklarının çok hızla düşmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu olayın hemen ardından gerek hava gerekse hızla eski yoğunluğunu kazanmaya çalıştığından gemi veya uçak birden bire ortadan kaybolmaktadır. Kayıpların olduğu sırada gerek suda gerek denizde beyaz bir gaz bulutu oluşması ki bu yukarıda anlattığımız nedenlerden olmaktadır, olaya daha bir gizem katmakta ve konunun efsaneleşmesine neden olmaktadır.   

İşte hakkında pek çok hikâye anlatılan meşhur Bermuda Şeytan Üçgenin koca koca gemileri, devasa uçakları yutmasının nedeni budur. Bilimsel anlamda şu an bölgede araştırmalar devam etmektedir. Şuan ki bilgiler ışında bilinenin bu olmasına rağmen araştırmalar kökleştikçe ve yeni bulgular elde edildikçe bölgenin üzerinde var gibi görülen efsanevi durum ortadan kalkacaktır. Şu bire gerçektir ki, insanların çoğu gizemi, efsaneyi hatta korkuyu anlatan masalları dinlemeyi bilimin anlattığı gerçeklere tercih ettiği sürece en azından bölge turizm ticareti açısından cazip olmaya devam edecektir. Bu da çok kötü bir durum sayılmaz elbette. Diğer taraftan konuyu merak edip araştıranlar dışında pek çok insan hala anlatılan efsaneleri doğru sanmakta ya da doğru olmasını dilemektedir.