4 tane Yusuf, 2 tane Abdülkadir..!
Eğer Trabzonspor’un Beşiktaş maçına çıkan kadrosunda ilk onbirde;
4 tane Yusuf
2 tane de Abdülkadir gibi futbolcumuz olsa, dişe diş mücadele ile ilgili olarak hiçbir şüphem olmayacak.
Ama şimdi karamsarım.
Zira yabancı futbolcuların tümü özellikle Trabzonspor’a doğal olarak para için geliyor. Ödemeleri geciktiğinde motivasyonları bozuluyor.
Beşiktaş maçına motivasyonsuz bir Trabzonspor var.
Böyle bir maça 4 Yusuf’u 2 Abdülkadir’i
Trabzon, Trabzonspor, forma, memleket, şehir, annen, baban eşin dostun mahallen için oyna de, oynar canını dişine takar.
Diğerleri için bunlar anlamsızdır.
Yorgun Beşiktaş, diri Trabzonspor mu?
Pazartesi günkü, Beşiktaş maçına Trabzonspor kendi gerçekleri ile hazırlanmalı. Kendi gerçeğini sahaya yansıtmalı.
Efendim
Beşiktaş yorgun
Cezalı futbolcuları var.
Bizim için avantaj
Hiç de öyle değil.
Trabzonspor, Beşiktaş’a göre değil kendine göre bir plan yapacak. Kendi öz benliğine göre strateji geliştirecek. Kendi kimliğine göre sahaya çıkacak.
Kendi olacak.
Kendi benliğini bulacak.
Kendi için şahlanacak.
Beşiktaş ne yapar ne önlem alırım demeyecek.
Ben ne yaparım nasıl Beşiktaş’ı ezerim diyecek.
Bunu Rıza Hoca takıma aşılayacak.
Başka yolu yok.
Trabzon trafiğinde, duyarlılığın…!
Hani diyoruz ya duyarlı olalım.
Önceki gün Trabzon’un merkezinde bir yaya bir de sürücü olduğum an duyarlı vatandaş oldum.
Kafam gözüm patlamadan kendimi zor kurtardım.
Erkekliğin onda onbiri kaçmaktır diyerek.
Artık Trabzon sokakları hem yaya hem de taşıt trafiğinde magandalar ile dolu. Kimse kurallara uymuyor. Araç üstündeki kendini He-Men, kaldırımda ki de Süpermen sanıyor.
Tanjanta, tam Kiler Mağazalarının karşısındayım. Karşıdan karşıya geçeceğim. Uzunsokak yönünden yaya kaldırımına adımımı attık. Bir araç sürücüsü vıııınnnnladı… Az kaldı ayağımı ezecekti. Arkadan gelen araç izin verdi geçtim karşıya. Kiler Mağazasının önüne geçeceğim ama ne mümkün.
İki araç, yan yana yaya geçidinde duruyor. Bana geçecek yer yok. Yürüdüm yaya kaldırımın ortasına geldim, el işareti ile iki araç sürücüsüne de benim hakkımı gasp etmişsiniz dedim. Bir araçtan oğlum yaşında genç indi..
“Hacıııııı sıkıntı mı var…”
“Haşa, sıkıntı yok dedim…” sıvıştım. Desem ki heee var hakkımı gasp etmişsin, kavga edeceğim sonra da millete malzeme olacağım;
-Ali Savaş, hangi haberinden ötürü dövüldü.
-Ali Savaş kimin nasırına bastı da dayak yedi
-Ali Savaş, ya kiminle muhatap olmuşun sana yakıştımı.
Eee hani duyarlılık..
Geç o işleri..
Toplum, sessiz sakin ve teslim olmuş
İkinci olay şöyle gelişti.
Trafikteyim, her zaman sarı yandığında arkamdaki aracın kornaya basmasına dedim ki, bu sefer tepki koyacağım.
Moloz’da trafik ışıklarında kırmızıda durdum. Sarı yandı arkamdaki minibüs kornaya bastı.
İndim araçtan, “Arkadaşım daha yeşil yanmadı” dedim.
Camdan önce şoför basını çıkardı sonra yanındaki de, cama sığmıyorlar.
“Dayı, sen eski köye yeni adet mi getiriyor. Bin arabana gazla…”
Gazladık.
Yeşilde geçen araç, bir de üzerine sürmesin mi..
Buyur aldık belayı.
Koltuğumun altındaki beysbol sopasını kavradım. Sonra bıraktım.
Dedim ki..
Sopayı salların, sana da sallarlar
Sopayı kafaya bindindin, sana da bindirirler
Sopa ile kafa yardın, senin de yararlar.
Sonra da dostuna özellikle de düşmanlarına malzeme olursun.
Bu şehirde hassas vatandaş olmak çok zor.
Çözüm, 155 polise ihbar.
Bundan sonra trafikte ihlal gördüm mü bunu yapacağım.
Küçük kasabanın büyük takımı…!
Şirin mi şirin, güzel mi güzel… Hemen yanı başımızda benim de memleketim olan Arhavi var.
Orada bir mütevazi Voleybol takımı kuruldu. Erkekler 1. Lig B gurubunda, müthiş işler başarıyor.
Belediye başkanı taşın altına elini koymuş. İlçe ayağa kalkmış, takımı sahiplenmiş. Futbolun revaçta olduğu bir mantığa inat, Voleybol’a sevdalanmışlar. Koç Ahmet Kavaz, mucizelere imza atmış.
Bütün bir ilçe, Voleybolla yatıp kalkıyor.
Hele olsun.
Bu güzellikte emekleri olanları kutluyorum..
ZAYTUNG
Seçim İttifaklarının Yasallaşması ile Birlikte Son Olarak YSK da AK Parti’yle Seçim İttifakına Sıcak Baktığını Açıkladı...
