Sürmene İlçesi’nde Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüse düzenlenen silahlı saldırı ile ilgili olarak dün, koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan asker arkadaşım aradı İstanbul’dan.

Biraz sitemkar, biraz da esprili bir üslupla:

“Yahu ne oluyor bu Trabzonspor taraftarına tertip?” diye sordu.

Kendisine, olay hakkında fazlaca yapmadan, sadece birkaç cümle ile cevap verdim.

Trabzon’dan terörist çıkmaz dedim.

Trabzon insanı vatanına, bayrağına ve en önemlisi vatanının kıymetini bilen bütün yurttaşlarına bağlıdır, incinmesini istemez dedim.

Dahası; böyle bir saldırının Trabzon sınırları içerisinde gerçekleşmiş olması bile bölge insanını üzer, herkesten daha çok yaralar diye ekledim.

 

TRABZON’DA TERÖRE YER YOKTUR

 “Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik  ve benzeri hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır. Terör uygulayan organize gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist denir.”

Doğup büyüdüğüm bu topraklarda, yani Trabzon’da terörün ve teröristin tarifi bu kadar nettir.

Kimin, hangi ideolojinin arkasına sığındığının bir önemi yoktur.

Önemli olan masum insan(lar)ın zarar görmesidir.

Düzenlenen saldırılar ister görevi başındaki bir savcıyı, isterse evine dönmeye çalışan bir futbol kafilesini hedef alsın;  bu sonucu  asla değiştirmez.

Zira, burada yaşayan insanlara göre bütün bunlar terör olayı olurken,  aktörleri de teröristtir.

Hal böyle iken, birilerinin bu olayı Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında yaşanan şike davası ile ilişkilendirme çabasını ben sadece ironik bir yaklaşım olarak görüyorum.

Bakmayın siz, İstanbul medyasında Trabzon aleyhine atıp tutanlara ve satılık kalemlerin yazıp çizdiği asparagas haberlere.

Onların ve patronlarının amaçları zaten yarattıkları kaos ortamında bu şehrin kaybolup gitmesi.

Olmadı, zihinlerin bulanması.

DELİDİR DELİ!

Trabzon Şehri’nin bu tür sansasyonel olaylarda fay hattı olarak kullanılma çabasını geçmiş yıllarda görmüştük.

Fenerbahçe kafilesine saldırı  düzenleyen bu zihniyet,  5 Nisan 2005’teki TAYAD eylemini, 5 Şubat 2006’da Rahip Santoro cinayetini ve  19 Ocak 2007’deki Hrant Dink cinayetini işleyen zihniyetin devamıdır.

Bu tür olayların münferit olaylar olmayıp organize bir şekilde planlandığını da yine verdiğimiz bu örneklerin yargı sürecinde hep beraber gördük.

Türk futboluna kara leke düşüren bu olayda ise fail ya da faillerin kim oldukları henüz belli değil.

Ama şunu açıkça belirteyim.

Trabzon’da böyle bir eylemİ gerçekleştirmek için tetikçi ararsanız eğer, kafayı sıyırmış biriyle muhatap olmanız gerekir.

Çünkü,  yakın geçmişte Trabzon’da yaşanan bu tür olaylarda, ancak bu kişiler yer alabilmiştir.

Umarım yaşanan bu hadise, taraftarlar arasında yeni polemiklerin başlamasına neden olmaz. Çünkü Türk futbolu yeterince yorgun.

***

Son olarak; Fenerbahçe kafilesine düzenlenen bu saldırıda yaralı olduğu halde otobüsü durdurmayı başarabilen ve olası bir faciayı önleyen otobüs şoförü Ufuk KIRAN’a acil şifalar diliyor, otobüste bulunan Fenerbahçeli futbolcular ve diğer teknik heyete geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.