Roma 
Bizans 
Osmanlı 
ve 
Cumhuriyetimizin
En önemli şehirlerinden
TRABZON
Ve
Altı bin yıllık tarihiyle
Her döneme adını altın harflerle yazdıran 
Pazarkapı mahallesinin,
Geçmişi bugüne taşıyan
Efsane lezzetlerinin başında,

Peynirli(yanaklı) 
Ve 
Kıymalımız(ay şeklinde)
gelir.

Bir pazarkapılı olarak doğduğumuz büyüdüğümüz,
ticaret yaptığımız mahallemizin
En önemli özelliklerinden bir taneside fırınlarımızdır.

Eskien olduğu gibi Trabzondaki fırınların büyük çoğunluğu bugünde pazarkapıdaydı.

Pazarkapıda usulüne göre yapılan peynirlilerin tadına doyum olmazdı. 
Resmen parmak yeme garantiliydi.

Pazar günlerimizin vazgeçilmezleri olan bu efsane lezzetlerimiz, 
öyle şimdiki gibi haftanın hergünü yapılmazdı.

Bir kere pazar günleri tüm TRABZONUN peynirli ve kıymalı günüydü.

Özenle hazırlanan hamurlar bir gün öncesinden mayalanır
Sabahın sekizine kadar hamurun (şişmesi)gelmesi beklenirdi..

Sabaha kadar üzeri nemli amerikan bezleriyle örtülüp kıvamına gelmesi beklenen hamurlardan sabahın erken saatlerinde yapılan peynirliler ve kıymalılar çok lezzetli olur 
saat 13' de fırınlarda kıymalı peynirli işi biter fırınlar o saatten sonra kıymalı, peynirli yapmazlardı.

Şimdilerde günün her saatinde  dinlendirilmediği ve gelmesinin beklenmediği hamurlarla yapılan peynirli ve kıymalılarla
Bu işin ahengini bile bozdular.

Özellikle bir işi yaptınızmı usulüne kaidesine çok dikkat etmeniz gerekir.

Her şeyini usulüne göre yapsanızda hamuru açan ve fırına veren ustanında elinin ayarının profesyonel olması gerekiyor.

Maydonozlu yapılan malzemesi evden getirilenlerdi.

Pazar günü saat sekiz ve dokuz arası herkesin elinde evlerde özenle hazırlanan iç malzemesiyle dolu bir tepsiyle, fırınların yolunu tutardı.

Maydonozsuz yapılanlar.  genelde fırıncının peyniriyle yapılan hazır peynirlilerdi.

Fırıncının kendi peyniri, ahşap sandıklarda  tuzlanarak yapılan
Rehalanması için rutubetli depolarda bekletilen 
peynirlerdendi.

Pişince çok lezzetli olurlardı.

Bu işin kuralı ve kaidesi iyi ve kaliteli malzeme, köy tereyağı vede  hamurla alakalı desekte yetmez.., 

Pişiren ustanında hamuru iyi açması ve sin ateşte pişirmesi gerekir.

Fırına atılan peynirliler belli kıvama geldikten sonra çevrilmesi için dışarıya kürekçi tarafından çıkarılınca her iki yanağınada yumurtanın sarısı fırçayla sürülür ve nar gibi kızarması için tekrar fırına verilirdi. (Şimdilerde hamur suyu sürülüyor)

Kıymalı ve peynirlinin olmazsa olmazıda köy yumurtasıdır.

Fırından çıkan peynirlilere ve kıymalılara sadece sarısı kırılır, yumurtası pişirilmeden mis gibi kokan tereyağıyla servis edilirdi.

Şimdilerde bu işler çok teferruatlı olmasada bu kültürü yaşayıp bilenler için, pazarkapıda aynı konsepti uygulayan ustalar ve fırınlar hala daha var.

Var desekde kala kala geçmişten kalan bu sektörün duayenleri,
Rüştünün fırınıyla
Erbaş fırınıdır.

Rüştü ağbi mahallemizin çok yönlü ve renkli efsanelerindendir.
Mesleği öğretmediği fırıncı hemen hemen hiç yoktur desem abartmış sayılmam.
Trabzondaki fırınlarda çalışan ustaların bir çoğu onun tezgahında fırınında yetişmiş ustalardır.

Peynirli ve kıymalılar eskiden o kadar büyük hamurlara yapılırdıki hepsini bir defada yiyemez yarısınıda akşama yemek için saklardık.

Günümüzde bile pazar günleri geleneğini 
devam ettirebilmek insana mutluluk veriyor.

O dönemler 
Avni akerde Trabzonsporun maçları gündüz oynanırdı.
fırıncılar bile müşterilerini çok bekletmeden o gün maç varsa bir an önce müşterilerinin peynirlilerini, kıymalılarını pişirip futbol maçına yetişmeleri için gayret sarfederlerdi.

Ne günlerdi o günler 
Pazarkapıyı ve yemek kültürünü sadece bir kaç sayfalık satıra ansiklopedilere sığdıramazsınız.

Hayatınız boyunca aldığınız en önemli hediyeleri bile zaman içinde unutabilirsiniz,
ama pazarkapıdaki yediğiniz, damak çatlatan peynirli ve kıymalıların lezzetini hayatınız boyunca unutamazsınız.