Adanalı Gizem…
Henüz 6 yaşındaydı.
Önce bıçakla işkence ettiler, sonra da boğarak cesedini yaktılar.
***
Manisalı Umut…
9 yaşındaydı.
Hunharca katledip, cesedini su kuyusuna attılar.
***
Karslı Mert.
Cansız bedenini çöplükte buldular.
***
Ağrılı Muhammet ve Enes…
Her ikisi de yengeleri tarafından öldürüldü. 
Muhammet’i sobada yaktılar,
Enes’i ise diri diri toprağa gömdüler.
***
Karabüklü Beratcan…
Annesinin yasak aşkı tarafından katledildi.
Cesedi su kuyusunda bulunan Beratcan’ın annesi, cenaze töreninde timsah gözyaşları döktü.
***
Gaziantepli Kenan…
6 yaşındaydı.
Altını ıslattığı gerekçesiyle, dövülerek öldürüldü.
***
Trabzonlu Çoşkun, Emrullah, Havva, Nurten, Melek ve Hasan…
Cinnet geçiren babaları tarafından silahla vurularak öldürüldü.
***
Manisalı Irmak…
Daha 3,5 yaşındaydı.
Adi bir sapık tarafından önce tecavüze uğradı, sonra da öldürüldü.
***
Ve İzmirli Ceylin…
10 yaşında cinayete kurban gitti.
Cesedi komşularının evinde bulundu.
***
Demem o ki muhterem;
İnsanlığımızın kilosu, bir annenin göğsünden ayrılan yavrunun ağırlığından daha hafif…
Gün geçtikçe eriyor,
Bitiyor,
Ve tükeniyoruz…
Biz rahatımızı bozmazken,
Onlar bir kenarda usulca ölüyor.
***
Şimdi metal yorgunluklarınızı,
Enflasyon tahminlerinizi,
Ve Katar krizinizi bir kenara bırakın.
Toplumun yaşadığı bu cinnet ve paranoyaya karşı bir çözüm öneriniz var mı?
Ne oldu da güzel gözlü çocuklar sütten kesilir gibi hayattan kesiliyor?
Ne oldu da her gün ortalama 4 kişi cinayete kurban gidiyor?
***
Artık şapkayı önümüze koyup düşünme vaktidir.
Geçen yıl 193 çocuğun cinayete kurban gittiği, antidepresan kullanımının ise yüzde 70’lere ulaştığı bir memlekette, birileri artık bu vahşete dur demeli.
Aksi halde çocuklarımızın gülümsemeleri, salıncaklarda asılı kalacak.