Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1,6 büyüdü.

Tarım sektörünün payı ise yüzde 1 oldu. Geçen yıl yüzde 3,6 idi.

Üçüncü çeyrek, tarım sektörü açısından pekte parlak geçmedi.

BU GÜN TARIMI ELE ALMAYA ÇALIŞACAĞIM:

Tarım sektörü gerek istihdam, gerek enflasyon gerekse de büyüme rakamları ile bir yılın karnesini oluşrurur.

Tarım verileri iyi ise halkımızın endişe etmesine gerek yoktur. Yok değilse düşük performanslı bir büyüme bizi tedirgin eder. Açıklanan yüzde 1 lik artış ise pek rahat rakam değildir.

Dolayısıyle dördüncü çeyreğe dair çok iyimser beklentiler görülmüyor.

Bunları düzeltecek çare tabi ki hükümettedir.

Şurası unutulmamalıdır ki şehir halkını tüketen, köylü halkını ise üreten olarak biliriz.

Üretimleimizi ele alacak olursak: Trabzon’da Fındık, çay yetişir. Rize’ye bakalım: Çay. Giresun ve Ordu: Fındık. Gümüşhane: Buğday, şeker pancarı yetişir.

Dolayısıyle biraz geriye bakarsak bitkisel ürünlerde yüzde 4, sebzelerde yüzde 3, meyvelerde ise üretimin yüzde 2 azalacağı tahmin ediliyor.

Bu ürünlere bakarsak fındık ve çayın dışında ki ürünlerimizin pek çoğu da ithalata dayalıdır.

Doğru mu?

O halde; 1 Üretimi arttırmalıyız, 2 çiftçimizi desteklemeliyiz, 3 tohum fiyatlarında iyileştirmeye gitmeliyiz ve 4 tarımda yeni reformlar yapmalıyız. Ondan sonra Türkiye’den, kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olarak bahsedebiliriz.

Unutmayalım Türkiye’nin bir zamanlar ‘lider’di.

HAYVANCILIĞA GELİNCE

Hayvancılık tarafındaki verilerde hayvan sayısından kırmızı et üretimine kadar yaşanan artışların arkasında içerideki yerli üretim kadar ithal hayvan ağırlığı da var.

Bu da aslında bizi, içerideki yerli üretim kadar ithalat odaklı bir büyümeyi gösteriyor.

Girdi maliyetlerinde artışlar yaşanırken, tüketicinin talebi tarafında da ters bir orantı oluyor.

Özetle tarım ve hayvancılıkta çok büyük bedeller ödediğimiz gerçektir. Böyle olunca üretici vatandaşlarımız bir bakmışsınız tüketici olmuşlar. Üretimin düştüğü, üretici sayısının azaldığı bir ortamda sağlıklı ve kalıcı bir büyümeden tam anlamıyla bahsedemeyiz.

Biz tarım ülkesiyiz, hayvancılık ülkesiyiz. Elimizdeki değerlele ortaya çıkan verileri tutturmamız lazım.

55 MİLYAR DESTEK SAĞLANDI

Sektöre dair önemli desteklemeler olmasına karşın bunun büyüme üzerinde net bir etkisini görmek ve ölçmek de pek mümkün olmuyor.

Geçtiğimiz 5 yıllık dönemde tarımsal destek toplamı 53 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. Bu yıl ise 15 milyar lira destek verildiği kaydediliyor.

Rakamlar gayet net ve kabul edilebilir seviyelerde olduğu muhakkak. Ama üreticilerimiz rahatsız. Mazot fiyatları (düşme eğilimde), girdi ve üretim maliyetleri inanın çok yüksek. Tarlası olan bir çok vatandaş artık tarlasını ekmiyor. Gidip marketlerden hazır yiyor. Geçimini tarımdan ziyade hayvancılığa bağlayan köylü vatandaşlarımız geleceği endişe ile izliyor.

Bu durum karşısında köylü ne yapacak, çiftçi ne yapacak, şehirli ne yapacak?

Söylermisiniz lütfen…