Gümüşhane'nin Kürtün ilçesi Özkürtün Beldesi sınırları içerisinde kalan ve başta Kadırga olmak üzere çok sayıda yaylanın merkezi noktası olan 700 yıllık tarihi geçmişe sahip Erikbeli yaylasında Güner ailesi 100 yıldır lokanta işletiyor.

Denizden bin 600 metre yüksekte ve 1991 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca turizm merkezi ilan edilen Erikbeli Yaylası'nda yaz mevsimiyle birlikte yoğunluk yaşanıyor. Başta Kadırga olmak üzere çok sayıda yaylanın geçiş yolu üzerinde merkezi konumdaki yayladan çok sayıda araç geçiyor.

Yaylada 100'ü yılı aşkın süredir lokanta sektöründe hizmet veren Güner ailesi, "Rıza'nın yeri" adlı işletmede işkembe, paça, kuru fasulye ve pilav başta olmak üzere yöresel yemeklerle vatandaşlara hizmet veriyor.

Babasına ait tesisi işleten Ömür Güner, "60 yıldır babam işletiyordu. O 5 yıl önce vefat edince aynı mesleği devam ettiriyoruz. Kuru fasulyesi, kelle, paça, işkembe ile geleneksel şekilde yapmaya çalışıyoruz. Sabahsaat 05'te açıp akşam 18-19 gibi kapatıyoruz. Yaz kış açığız" dedi.

Tesiste 60 yıl önce babası tarafından aldığı dev sobada yemekleri pişirdiğini anlatan Güner, "Babam 60 sene önce Trabzon'dan aldı bu sobayı. O zamandan beri hizmet veriyor. Kesinlikle ocak kullanmıyoruz, tüm yemeklerimiz bu sobanın fırınında pişiyor. Yemeklerimizi yiyenler de beğeniyor. Her yerden müşterimiz var" diye konuştu.

2,5 metrekarelik dev soba hiç sönmüyor

Boyu 2 metre 20 santimetre, genişliği de 1 metre 10 santimetre olan sobanın hiç sönmediğini kaydeden Güner, dev sobada pişen yemeğin ve çayın lezzetinin gelenler tarafından da fark edildiğini söyledi.

Ömür Güner'in 79 yaşındaki annesi Ayşe Güner ise 1957 yılında eşinin askerden geldikten sonra açtığı tesisi 2006 yılında yaylada meydana gelen kavgayı ayırmak istediği sırada tüfekle ağır yaralanmasına kadar birlikte işlettiklerini, 2012 yılında eşinin vefatının ardından yükü oğlunun sırtlandığını kaydetti.

Aile olarak 100 yılı aşkın süredir Erikbeli Yaylası'nda yaşadıklarını ifade eden anne Güner, "Babam 112 yaşına kadar yayladaydı. Buranın meşhur yemekleri işkembe, paça, kuru fasulye, pilavdır. Benim babam buranın ağasıydı. Hanı vardı yaylada. Çocuklarımın okulu olduğu dönemde onları okutmak için Trabzon'un Beşikdüzüilçesine gittik ve 6 yıl gelmedim buraya. Ondan sonra döndük tekrar geldik buraya" diye konuştu.

Hayatının büyük bir bölümünü Almanya'da geçiren yayla sakinlerinden Osman Çalık ise yaylanın 700'ü yılı aşkın bir tarihinin olduğunu belirterek "Yayladaki mezar taşlarından da bu anlaşılabiliyor. Burası güzel bir yer. Ben Avrupa'da birçok ülkeyi gezdiğim için buranın doğal güzelliği, havası İsviçre'den sonra emsali olmayacak bir yer. Burası oksijen deposu. Buradan günde en az bin civarında araba dünyada emsali olmayan çatısız camisiyle ünlü Kadırga yaylasına geçiyor. Merkezi ama gariban bir yer. Doğa aşığı olan insanlar için harika bir mekan" ifadelerini kullandı