Bakan Selçuk, katıldığı televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

31 Ağustos Pazartesi günü uzaktan eğitimin başlayacağına değinen Selçuk, sabah 09.00'da okullarda İstiklal Marşı okunmasıyla zillerin çalacağını, çocukların evlerinde kendilerine eşlik etmelerini beklediklerini söyledi.

Uzaktan eğitim sürecinin nasıl işleyeceğini kademe kademe belirlediklerini aktaran Selçuk, hangi gün hangi saatte hangi dersin hangi konusunun ne şekilde işleneceğinin, bunun TRT televizyonundaki ve EBA internet içeriğindeki karşılığının ne olacağının, canlı derslerle öğretmenlerin hangi branşta hangi dersleri yapacağının belirlendiğini, içeriklerin de bütün okullara ulaştırıldığını dile getirdi.

Öğretmenlerin derslere okuldan mı evden mi bağlanacaklarına ilişkin soru üzerine Selçuk, ilkesel olarak öğrencileri ve öğretmenleri riske sokabilecek bir iş ve işlem yapmayacaklarını belirterek, "Hangi branştaki öğretmenlerimizin hangi gün ne şekilde okulda olacağını, hangi derslerin okuldan yapılabileceğini, zaruri hallerde evlerden nasıl yapılabileceğini, bunlarla ilgili genelgemizi de gönderdik. Bunu okul yöneticilerinin inisiyatifine de bırakıyoruz ki, bazı mahalli ihtiyaçlar değişebilir. Bölgesel bazı tasarruflar söz konusu olabilir. Her okulu aynıymış gibi düşünmek mümkün değil." diye konuştu.

Selçuk, uzaktan eğitim sürecinde çalışan anne ve babalara bir izin uygulaması planlaması olup olmadığına dair, kamu personeli açısından esnek çalışmaya ilişkin zaten belli düzenlemeler olduğunu, özel sektörde de kurum ve kuruluşların kendi iç dinamikleri dikkate alınarak düzenlemeler yapılabileceğini ifade etti.

"Televizyondaki derslerden de okuldaki derslerden de sorumlular"

EBA Destek noktaları kuracaklarından bahseden Selçuk, her ilçede bulunacak bu destek noktalarının toplamda 5 bin 200 tane olacağını aktardı. Bunların bir kısmının gezici olabileceğini belirten Selçuk, "Hiç ulaşılamayan yerlere içinde bilgisayar olan araçlar vasıtasıyla da gidilebilir. Taşımalı eğitim altyapımız var. Bu çocuklarımızın belli gün ve saatlerde o merkezlerde bazı çalışmalarda bulunması için ortamımız hazır." dedi.

Ziya Selçuk, uzaktan eğitim müfredatını kısmen seyrelttiklerini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yüz yüze eğitimin başlayacağı 21 Eylül'de haftanın 5 günü tüm öğrencileri alamayacağımız için müfredatın yetişmesiyle ilgili bazı sıkıntılar olabilir. Ancak müfredattan da çocuklarımızın sorumlu olmasını bekliyoruz ki bu dönem öyle olacak. Bundan dolayı da yetişmesi muhtemel olan temel kavramları dikkate alarak bir çalışma yaptık. Bu çalışmanın televizyonda da eklemlenerek desteklenmesini sağladık. Bu çalışmanın canlı dersle bağlantısını sağladık. Bu çalışmanın EBA internetle bağlantısını sağladık. Yani bir çocuk aynı konuyu birkaç yerden alabilir."

Gelecek süreçte yıl içerisinde yüz yüze sınav yapmakla ilgili bir takım çalışmaları olduğunu dile getiren Selçuk, "Şu anda net değil. Nasıl, ne şekilde yapılacağına ilişkin birkaç alternatifimiz var. Ama şundan emin olabilirler, televizyondaki derslerden de okuldaki derslerden de sorumlular. Bunun ölçme ve değerlendirmesi yapılacak ve notlandırma da bu şekilde hayata geçecek. Bunun ayrıntılarını da önümüzdeki haftadan itibaren netleştiririz." şeklinde konuştu.

"Sağlık birimleriyle ortak çalışıyoruz"

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, seminer döneminde Kovid-19 çıkan bir okul olup olmadığı ve orada nasıl bir prosedür uygulandığına yönelik soruyu şöyle yanıtladı:

"Bizim Sağlık Bakanlığından aldığımız bir protokol var. Diyelim ki böyle bir vaka oldu. Biz okulun içinde asla böyle bir şey olmaz diye bir garanti verecek durumda değiliz. Böyle bir şey olabilir mi, olabilir. Önemli olan burada ne yapıldığıdır. Sürecin nasıl yönetildiğidir. Olduğu anda aşama 1, aşama 2, aşama 3. Bu aşamaların hayata geçirilmesidir. Bu aşamaların ne olduğu da izole oda ne demektir, hangi aşamada sağlık birimlerine iletilir, kim iletir, haberleşme nasıl, ne kadar süre içerisinde yapılır. Bütün bunların hepsi belli. Sürecin de işletilmesiyle ilgili protokol gereği sağlık birimleriyle ortak çalışıyoruz."

Velilerin, Bakanlıktan duymadıkları bilgilere itibar etmemesi gerektiğini aktaran Selçuk, okulların açılmasında vaka sayısının tek başına yeterli olmadığını, birçok faktör daha bulunduğunu söyledi.

Selçuk, okulların açılmasına salgın nedeniyle tek başına Milli Eğitim Bakanlığının karar vermediğini, bu yüzden de ilkesel olarak daha küçük yaşlardan yüz yüze eğitime başlamanın daha doğru olduğunu düşündüklerini kaydetti.

Seyreltilmiş eğitimde öğretenlerin de sağlığını düşünerek karar vermek gerektiğini anlatan Selçuk, 31 Ağustos'tan sonra öğretmenlerin öğrencilerle daha yoğun iletişim kurmalarını temenni ettiğini dile getirdi.

Selçuk, pandemi sürecinde tüm okulların ihtiyaçlarını sınıf sınıf belirleme imkanı bulduklarını vurgulayarak, temizlik maddesi, maske gibi malzemeleri meslek liselerinin üretmeye başladığını, bu nedenle malzeme konusunda sorunları olmadığını belirtti.

Eksiği olan okulların ihtiyaçlarını gidermek için her türlü imkana sahip olduklarının altını çizen Selçuk, "Okulların ihtiyaçları için 2 bin denetmen okulları ziyaret ediyor, bu sayıyı 5 bin, sonra 10 bine çıkaracağız, maske eksiği olan okula yarım saatte maske ulaştırabiliyoruz." dedi.

"Çocuklara maske dağıtılacak"

Selçuk, bütün senaryolara fiziki olarak çalışıldığına işaret ederek, şöyle konuştu:

"Prensip olarak her öğrenciyi zorunlu olarak yüz yüze eğitime davet etmek konusuna çok da sıcak bakmıyoruz. Kendisinde veya ailesinde bir takım sağlık sorunları veya kronik hastalığı olan öğrencileri zorlamayı doğru bulmuyoruz. Hukuksal olarak bu tür bir devamsızlık olduğunda bunun bir müeyyideye karşılık gelmemesi için de gereken çalışamaları sürdürüyoruz. Ailede virüs varsa çocuğun okulunun müdürüne bildirilecek. Virüs tespit edildiğinde yapılacakların hepsi belirlendi. Çok sayıda okulumuzda yüz yüze eğitim başladığında yapılacakların denemesini yaptık. Öğrenciler okula geldiklerinde rehber öğretmen tarafından karşılanacak. Bir hafta ders olmayacak uyuma ayrılacak. Pandemi nedir, bu süreçte nasıl davranılamsı gerektiği anlatılacak. Okullarda bir vaka olduğunda nasıl bir protokolün işleyeceği tek tek belirlendi, tüm protokoller hazırlandı. Çocuklara maske dağıtılacak, dağıtım için hazırlanıyoruz. Yığılma olmasın diye okula girişte ateş ölçülmeyecek. Devamsızlık sorununu aşmak için çalışma yapıyoruz. Gönderilemeyen öğrenciler için uzaktan eğitimimiz olacak."

Selçuk, özel okulların temsilcileriyle görüştüklerini, servis ile yemek ücretlerinin iade edilmesi için kanaat ortaya koyduklarını ve özel okulların gerekeni yapacağını düşündüklerini ifade etti.

Okulların ihtiyaçlarını gidermeye ve öğretmenlerin haklarının iyileştirilemesine büyük önem verdiklerini belirten Selçuk, "Öğretmenin gülmesi benim için çok önemli, öğretmenin itibarı benim itibarımdır. Öğretmenin değerine paha biçilmez. O yüzden geldiğim günden bu yana 'öğretmen öğreten' diyorum. Kronik hastalığı olan öğretmenlerin okula gitmesini istemeyiz. Bizim amacımız öğretmenin mutluluğu." diye konuştu.

Bakan Selçuk, özel eğitim alan öğrencilere çok hassasiyetle yaklaştıklarını dile getirerek, "Bu evlatlarımızın kullandığı bazı araç gereçler evde yok. Dolayısıyla velimiz bu çocuğa evde yardımcı olamıyor. Bu nedenle özel eğitim alan öğrencilerimizin bir an evvel yüz yüze eğitime başlaması konusunda ilkesel olarak bir bakışımız var. Bunun altyapısını hekimlerimizle beraber değerlendiriyoruz." ifadelerini kullandı.

Selçuk, "Aslında bununun iletimi yıl sonuna doğru yapılıyor ama biz bunu yıl başında yapacağız. Yani biz diyelim ki üniversiteye giriş sınavıyla ilgili hangi konuların söz konusu olduğunu yıl sonunda ÖSYM'ye bildiririz ama bu özel bir durum ve bunu öğretim yılı başında hem kamuoyuyla paylaşacağız hem de ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşacağız. Büyük ihtimalle eylül içinde olur." dedi.

Selçuk, "Salgın döneminde davranış bozukluğu olan çocuklar için bir çalışma var mı?" sorusuna ilişkin, bu konuda 7/24 çalışan psikososyal destek hattı bulunduğunu ve bunun yanı sıra velilere rehberlik hizmeti verildiğini belirtti. Selçuk, bunun yanı sıra tüm kesimler için psikolojik destek kitapları çıkardıklarını kaydetti.

Salgın sonrasında 400 binin üzerinde öğretmenin bilişim becerilerinde ulusal ve uluslarası sertifika aldığını vurgulayan Selçuk, öğretmenlere dijital eğitim ve beceriler konusunda daha çok katkı sağlanması gerektiğinin altını çizdi.

Selçuk, "Öğretmeni destekleyelim, öğretmene katkı sağlayalım dememin temel sebebi şu; öğretmene ne yapsak azdır, ne versek azdır. Çünkü ona verdiğimiz her şey öğrencide yansımasını bulacak." değerlendirmesinde bulundu.

"Öğretmen ve öğrencilere teknolojik destek olacak mı? Bilgisayar ya da laptop alımlarında bir KDV indirimi söz konusu olabilir mi?" şeklinde bir soru üzerine Selçuk, bu konuda vergi indirimi gibi bir paketin konuşulduğunu, öğretmen ve öğrencilerin bu tür imkanlardan faydalanmasını çok önemsediklerini belirtti.

Hizmet içi eğitim içeriğinin tümüyle değiştiğini aktaran Selçuk, şöyle konuştu:

"Biz artık önümüzdeki süreçte tüm öğretmenlerimizin kişisel olarak 'ben şu eğitimi istiyorum' dediği eğitimi vermek üzere bir yola girdik. Yani öyle 1 milyon öğretmenin sadece 20-30 bininin bir yıl içinde eğitim alabildiği konvansiyonel bir yapı yok artık. Her zaman sürdürülebilir, sürekli bir eğitimden bahsediyoruz. Öğretmenlerimize ücretsiz olarak Türkiye'de inanılmaz bir destek var. Ulusal, uluslararası kuruluşlar 'öğretmen eğitimi' deyince gönüllü olarak hiçbir bütçe istemeden yüz binlerce öğretmenimizin eğitimine katkı sağlıyor."

"Çok büyük bir atılımın içerisindeyiz şu anda"

Öğretmenlerin eğitimleri için çok daha büyük bir altyapıyı çok daha hızlı şekilde hayata geçireceklerini aktaran Selçuk, "Yüz binlerden bahsediyorum. Yani böyle dijital eğitim konusunda değil sadece. 'Ben masal anlatıcılığı istiyorum.', 'Ben sistem eğitimi istiyorum.', 'Ben fen bilgisinde uluslararası eğitim istiyorum.', 'Ben oryantiring eğitimi istiyorum.', 'Ben drama eğitimi istiyorum'. Ne derse fark etmez, biz bunların hepsini sağlamak noktasında çok büyük bir atılımın içerisindeyiz şu anda." diye konuştu.

Okul öncesi eğitimle ilgili geçmiş dönemde ihmal edilen bazı hususların olduğuna dikkati çeken Selçuk, bu dönemde okul öncesine yönelik çalışmaları arttıracaklarını ifade etti.

Selçuk, okul öncesi eğitim konusunda akademisyenlerle birkaç toplantı yaptıklarını, söz konusu gruba yönelik kaynaklar ve videolar üretildiğini, hazırlıklar yapıldığını vurgularken, "Orada biraz eksik kaldık haklılar ama önümüzdeki süreçte daha iyi olacak." dedi.

"Risk varsa açar mıyız, kesinlikle açmayız"

Okulları hep birlikte güvenle açacaklarını kaydeden Selçuk, "Ama risk varsa açar mıyız, kesinlikle açmayız. Bunu kim söyleyecek, bilim insanları söyleyecek. Biz süreçte Bilim Kurulunun değerlendirmesini ve tavsiyesini takip ediyoruz. Bu toplantılarda ilgili parametreleri konuşuyoruz. Sonuçta bir tavsiye kararı çıkıyor, bu tavsiye kararı da durup dururken çıkmıyor, büyük bir çalışmanın ve birikimin sonucunda çıkıyor." ifadesini kullandı.

Dünyadaki eğitim sistemlerinin çocuklardan beklediği temel beceriler ile Türkiye'de beklenilen temel beceriler arasında uyumsuzluk olduğuna vurgu yapan Selçuk, şöyle konuştu:

"Öğretmen eğitimi açısından bazı beklentilerimiz var, değişmesi gerekiyor. Onun için öğretmen eğitimine çok önem veriyoruz. Onun için öğretmene her zaman çok değer veriyoruz. Bir ülkenin eğitim sisteminin niteliği ile öğretmenin niteliği çok ilişkili. O yüzden de öğretmenimize daha çok yatırım yapıp, öğretmenimizin imkanlarını daha geliştirip eğitim sisteminin niteliğini arttırma yolunda bir çabamız var. Önümüzdeki süreçte '21. yüzyıl becerileri' diye ifade edilen becerilerin bizim sistemimiz içerisinde daha genişletilerek, sosyal-duygusal becerilerileri de içerecek şekilde, yetenek takibini içerecek şekilde çok daha ileriye gittiğini göreceğiz. Tamam şu anda imkansızlıklar var, salgın var, birtakım sıkıntılarımız var. Bütün dünyanın var, sadece bizim yok. Ama bu imkansızlıklar içerisinde de birçok şey yapabiliriz ve yapmaya da devam edeceğiz. Bu sınavlarda Türkiye'nin ilerlediğini göreceksiniz."

"Çocuklarımız için biz buradayız." diyen Selçuk, velilere ve öğretmenlere tavsiyelerde bulundu, bu süreçte çocukların öğretmenlere, öğretmenlerin kendilerine emanet olduğunu sözlerine ekledi.