Hani, yapan değil yıkan başkan arıyorduk

Son 5 dönem Trabzon belediye başkanlığı seçimlerinde herkesin gönlünü hoş eden bir slogan vardı.

“Bu şehre yapan değil, yıkan belediye başkanı lazım..”

Kabul edelim mi, gelmiş geçmiş en iyi yıkan belediye başkanı; Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu.

Elbette Gümrükçüoğlu’nun eksikleri var.

Ama adam yıkıyor.

Bu şehirde yıkarsanız sıkıntı var.

Yıkmayı, vatandaş ile zıtlaşmadan yaparsanız, iyi yoldasınız. Tersi kötü. Siyaseten de faturası ağır. Orhan Karakullukçu gibi olursunuz. Partinizin il binasına gittiğinizde, sırtınızı duvara yaslarsınız..!

Bakın, Erdoğdu yolu, yıkıldı; havaalanı gibi oldu.

Tanjant üç şerit yapılmadı; sıkıştı.

Kanuni Bulvarı üç şeride çıktı; kıyamet kopuyor.

18C uygulamasına itirazı olanların mutlaka haklı bir payı var. Ciddiye alınmalı ve dinlenmeli.

Pazarkapı yıkımı ise “Bana dokunma da ne yaparsan yap..” mantığı ile yürüsün isteniyor.

Olur mu?

Olmaz?

Bölgede belediyenin mülkü dükkanlar var.

Ecrimisil yolu ile dededen toruna devredilmiş. Kira ödenmemiş. Mülk sahibi Belediye.

Devirden devire belediye mülkünün kiracısı hava parası almış.

Benim senin hakkını gasp ederek.

Şimdi Belediye diyor ki, mülkü yıkıyorum, burayı düzenliyorum.

Pazarkapı bu hali ile güzel mi..? Haşa; çok kötü.

Fareler cirit atıyor sokak ortasında

Pazarkapı, kentsel dönüşümden geçsin görün bakın Trabzon’un en prestijli yeri olacak.

Sabredin.

Sabrederken de Pazarkapılıların mağdur olmaması gerekiyor.

Pazarkapı’ya hiçbir şey yapmayın diyen zihniyetin artık Trabzon’da yeri yok.

……………………………………………………………………………………………………………

Medikal Park’taki bu uygulamayı savunan kafa…!

Medikal Park’ta kadınlar tuvaletinin kapısının üzerinde TV erkanı.

Maç esnasında naklen yayın da izleniyor. Ve kadın bu tuvalete girecek.

Böyle bir mantık olur mu?

Uygulamayı eleştirdik, stadın ilgililerinden biri Spor Müdürümüz Hasan Tuncel’e aramış.

Bu uygulama yeni trend demiş. Artık tuvaletler reklam alanı. Biz de kapının üzerindeki ekrana reklam alıyoruz.

Vay vay vay.

Biz de sanki uzayda yaşıyoruz.

Adamın Medikal Park’da yetkisi ne bilemiyorum ama..

Bre ey, cahil.

Tuvaletler yeni trede göre reklam alanı; ama içi içi..

Klozete oturduğunda karşındaki duvar reklam alanı.

Ayakta işini gördüğünde, göz hizan reklam alanı.

Tuvalet kapısının üstü değil.

Milleti cahil mi sandın.

Tezden kaldırın bu ekranı oradan.

……………………………………………………………………………………………………………..

Aranızda konuştuğunuzu Bakana da söyleyin

Ak Parti’nin ilçe başkanlarının çoğunu tanırım. Gazeteci siyasetçi ilişkimiz var.

Zaman zaman aramazdı kalması kaydı ile derin sohbetler de ederiz.

Bu derin sohbetlerde Trabzon’un ve partinin sorunlarına çok iyi yaklaşıyorlar.

Çözüm önerileri de iyi..

Radikal söylemleri var.

Ama, Bakan ve vekillerin de olduğu, teşkilatın sorunlarının masaya yatırıldığı toplantılarda sus pus oluyorlar.

Şimdi önümüzdeki günlerde Bakan Soylu, ilçe başkanlarına açık çek vererek dedi ki.

Sizinle buluşacağım herkes konuşacak.. Bildiğini anlatacak. Eksikleri söyleyecek.

Bana göre ilçe başkanları yine konuşmayacak.

Derenin derinliğini biz mi ölçeceğiz diyecekler.

Oysa, Reis’e bağlıysalar, konuşmalılar.

Aralarında konuşurken nasıl cesaretliyseler o toplantıda da cesaretli olmalılar.

Ne şiş ne kebap yansın demesinler.

…………………………………………………………………………………………………………

Çöp ve haklı bir serzeniş.

Batı ilçelerinden şöyle bir isyan var.

Trabzon’un çöp depolama yeri hep batı ilçeleri mi olacak?

Niye,

Doğu ilçelerinde bir yer bulunmaz.

Bence de haklı bir tepki.

………………………………………………………………………………

Hrant Dink, Trabzon’a geldiğinde

Hrant Dinik, uzun zaman Fırat adı ile yaşadı. Sonra gerçek adına döndü.

Bu sütunlarda zaman zaman gazetecilikle ilgili ilginç anılarımı sizinle paylaşıyorum. Şimdi ki de Hrant Dink ile ilgili.

Trabzon’da bir dönem Empati Gurubu vardı.

Güzel, hoş arkadaşlarımız tarafından kurulmuş, şehide düzenledikleri toplantılar ile gündem oluşturuyorlardı.

Hrant, Empati grubunun davetlisi olarak Trabzon’a gelmişti. Ben de Dink’i takip ediyordum. Bir ortamda çay içiyorduk. Üç kişi geldi. Hrant’ı göreceğiz dediler. Gördüler. Ikıla sıkıla Hrant’a dediler ki..

“Biz yasal olarak define arıyoruz.. Senin buralarda Ermenilerden kalma hazinelerin yerini bildiğini söylüyorlar. Bize yardımcı olur musun…”

Ortam dün gibi aklımda.

Ben gazetecilik refkelsi ile pür dikkat kesildim. İşte manşet haber çıkıyor dedim.

Dink’i misafir edenler ofladı pofladı.

Haklı olarak.

Hrant Dink hiç istifini bozmadı.

Kızmadı.

Ve şöyle cevap verdi.

“Hazine benim….”

O cevabın engin manasını şimdi daha iyi anlıyorum.

……………………..

ZAYTUNG

Bayramlarda bile dedesini aramayan D.U(24), e-Devlet'te dedesinin dedesini bulmanın sevincini yaşıyor...