Özgür ÖZDEMİR / TRABZON SABAH

“Öleceğim, biliyorum… Ölünce beni okulumun bahçesine gömün”

Beyaz gelincik!

Trabzon’da yaşayan Tuğçe Topal’ın en büyük hayali hemşire olmaktı. Sınavı kazandı, sağlık meslek lisesine girdi. Ancak ikinci sınıfta lenf kanserine yakalandı. Mecburen okulunu bıraktı. Üç yıldır kanseri yenmek için mücadele ediyor. Ona en büyük morali ise hayalini kurduğu hemşireler veriyor. Her gün yanına gelen hemşireler, hemşire kıyafetini giydiriyor… Beyaz bir gelincik gibi hemşire üniformasıyla odasında günlerini geçiren Topal, “Okuluma doyamadım, hemşire olamadım. Hastalığım ciddiyetini koruyor. Öleceğim, biliyorum. Tek isteğim ölünce beni okulun bahçesine gömün” dedi.

KANSERİ FARK EDEMEDİLER!

Tuğçe Topal, Trabzon’da yaşıyor… 17 yaşında… Daha ilkokul sıralarında hayali vardı; büyüyünce hemşire olmak… Sınavı kazandı, Çarşıbaşı Sağlık Meslek Lisesi’ne girdi. İkinci sınıfa geçti. Vücudunda kaşıntılar başlamıştı. Doktora gitti, ilaç tedavisi verildi. Geçmeyince yeniden doktorların kapısını çaldı. Tahliller yapıldı. Hastalık ciğerlerine sıçramış, okulun başladığı ilk gün, 14 yaşında Lenf Kanseri olduğunu öğrendi. Bütün dünyası yıkılmıştı. Yoğun bir tedavi süreci başladı. Önce Hacettepe Tıp Fakültesi’nde 2 yıl, ardından KTÜ Tıp Fakültesi’nde tedavisine devam etti. Maddi imkânsızlıklar da ailenin belini büküyordu. Kız kardeşi 15 yaşındaki Tuğçe ortaokulu bitirdi, liseye gidemedi. Baba işte, annesi sürekli hastanede yanında olduğu için küçük kardeşi 3 yaşındaki Yağız’a bakmak zorundaydı.

“BENİ OKULUN BAHÇESİNE GÖMÜN”

KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’nde tedavisi devam eden Tuğçe’nin en büyük moral kaynağı, hayalini kurduğu hemşirelik mesleğini yapanlar… Tuğçe’ye her gün hemşire kıyafetini giydiren hemşireler, ona bu şekilde destek olmaya çalışıyorlar. Adeta beyaz bir gelinciğe bürünen Tuğçe, “Okuyup bu mesleği yapacaktım. Olmadı… Şimdi hemşireler bana destek veriyorlar” dedi. “Hemşire olup, aileme maddi ve manevi destek sağlayacaktım” diyen Tuğçe, “Çünkü durumumuz belli, zor geçiniyoruz. Onları daha rahat yaşatacaktım. Şimdi hastalığımla onları daha zor bir yola soktum. Babam iki işte birden çalışıyor, beni bile görmeye gelemiyor” diye konuştu. Doktorların kanser olduğunu fark edemediklerini belirten Tuğçe Topal, “Fark ettikleri anda iş işten geçmişti. Hayallerim yıkıldı. Okuluma doyamadım. Hala arkadaşlarım gözümün önünde. Okul bahçesinde koşmak, havayı, doğayı izlemek, zil çalınca sınıfa koşmak. Ama bunlar artık yok. Hastalığım ciddiyetini koruyor. Öleceğim biliyorum. Tek isteğim beni okul bahçesine gömsünler” şeklinde konuştu.




“MADDİ İMKANSIZLIKLAR BELİMİZİ BÜKTÜ”

Anne Neriman Topal, kızının tamamen ihmal kurbanı olduğunu vurgulayarak, “Ne hayallerimiz vardı, ama imkanımız yetmiyordu. Kara gün geldi, bu amansız hastalık onu buldu. Hayatımız alt üst oldu” derken baba baba Faruk Topal (47) “Gündüz bir petrol ofisinde pompacı olarak çalışıyorum. Diğer gün izinli olduğumdan uyumadan dinlenmeden inşaat işlerine gidiyorum. Kızımın hayatı için durmaksızın çalışıyorum. Küçük oğlum Yağız, geçen akşam bir kağıda çizgiler çizdi. Çizgilerin anlamını bana okudu. ‘Baba Tuğçe ablam iyileşecek, annem de onunla evimize gelecek, biz mutlu bir aile olacağız’ dedi. Ben ağlamaktan kendimi tutamadım. Maddi imkansızlıklar da belimizi büktü” ifadelerini kullandı.